27 Ağustos 2016 Cumartesi

Erkekler Regl Olsaydı

    Geçen gün Onedio'da bir video gördüm. Videonun ana fikri "erkekler regl olsa ne olurdu"ydu. Merek edenler şuradan bakabilirler. Sonra ben de düşündüm gerçekten kadınlar değil de erkekler regl olsaydı ne olurdu?

1- Memlekette hijyen kelimesinin anlamı Google'da en çok araştırılan şey olurdu kesin.

2- Umumi tuvaletler dış güçlerin eline geçerdi büyük ihtimal onları elimizde tutamazdık. Az sayıda  bulundurduğumuz kendi çapında temiz erkekler gizlice kadınlar tuvaletini ele geçirmeye çalışırlardı. Sonrası bireysel hijyenik ped stoklanması ve iç savaş.

3- Erkeklerin ilk regl oldukları hafta içinde bir "adet dönemi düğünü" yapılırdı kesin. Davetliler çeyrek altınların yanında birer paket de hijyenik ped alırlardı. Regl olan çocuğun kirvesi ona adet döneminde yapılması gerekenleri anlatırdı ama o da tam bilmediğinden herkes serbest stil takılırdı.

4- Mevzu bahis erkekler olduğundan milyonlarca bilimsel çalışmayla karın ağrısı problemine çoktan çözüm bulunurdu.

5- Yüksek sesle ped, regl, adet dönemi vs. demek güç göstergesi olurdu.

6- Ped reklamlarında kaplanlar, aslanlar falan rol alırdı kesin. Manşetleri görür gibiyim "My name is Polat Alemdar and i use Orkid hığaaaaa"

7- Ped paketleri siyah olurdu, marketlerde özel bölmelerde satılırdı ve oradan alışveriş yapmak ayrıcalık olurdu hatta kasada fazladan indirim alırlardı. Durun ya zaten devlet tarafından falan karşılanırdı ya da belediye her ay eve gönderirdi.

8- Erkeklere her ay bir hafta istirahat izni verilirdi özel sektörde 3 gün olurdu belki bu sayı. Okulda da bu izin geçerli olurdu söylememe gerek yok sanırım.

9- Adet döneminde olan bir erkeğe hizmet etmek boynumuzun borcu olurdu kesin. Aksi takdirde para cezası olması muhtemel.

10- Liselerde sağlık derslerinde bir dönem bu konuya ayrılırdı. Üniversitelerde Regl Araştırmaları bölümü olurdu.

11- Adet Dönemi halk arasında "hastalandım, kirlendim" vs sözcüklerle bilinmezdi. Güçlendim, ateş ediyorum vb. tabirler falan kullanılırdı herhalde o kadar uzağım ki kelimeleri bulmakta zorlandım yemnediyorum.

12- Regl vücuttan kirli kanın atılması olarak yanlış bilinmezdi de gücün dışa vurumu, aşırı zeka baskısından dolayı vücuttan atılan kan ne bileyim babadan oğula aktarıldığına inanılan iktisadi ve ekonomik güç falan olurdu ya da.

13- Erkekler adet dönemlerinin uzunluğunu da yarıştırırlardı mutlaka. -Abiğ zaten önemli olan ayda kaç gün sürdüğü değil düzenli olması ya.

14- Hastane acilleri karın ağrısı şikayetiyle gelen erkeklerle dolardı herhalde 112'yi de rahatsız ederlerdi ben eminim.

15- Regl olmuş erkeklere adam, daha regl olmamış erkeklere de oğlan diyerek o ayrımı çok ciddi belirtirlerdi kesin.

16- Kahvehanelerde ped satılırdı herhalde ya da özel ped dükkanları olurdu kesin (ben de ne kadar küçük düşünüyorum). Dükkanların tabelalarını okuyor gibiyim "Namık Abi'nin Binbir Çeşit Pedleri" "Erkeksen Gir" "Erkekler Diyarı" "Just For REAL Men" vs vs

17- Halay şarkılarını duyar gibiyim "Abim adet oluyor sıra da bana geliyor"

18- Askerlik anılarının uzay boşluğunda süzülmesi gibi regl olma anıları da hiç bitmezdi kesin. Hatta mix bile yaparlardı - Abiğ komutan bana tokadı bi koydu reglim bi de yanaklar da hassas.

19- Kot pantolonlarda ped cebi olurdu yüzde yüz. Cüzdanlarda ped bölmesine kadar giderdi bu iş.

20- Arkamı kontrol et olayı olmazdı zannetmiyorum. "Yiğidin kanı meydanda olur" falan derler bir şey bulurlardı.

      Hasılı zannetmiyorum tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkamaya bile üşenen erkeklerin regl ile baş edebileceklerini ama neys.

Not: Onedio'daki video olaya biraz cinsiyetçi yaklaşmış bence ama oraya girersem çok sinirlenirim diye fazla şeyapmadım.

Bu arada sinirlenenler olur belki diye şu videoyu da ekliyorum insanı pamuk gibi yapıyor tavsiye ederim.


Alternatif atasözleri

1- Atta alın yiğitte adet
2- Erken kalkan yol alır erken regl olan döl alır
3- Damlaya damlaya regl olur
4- Sakla pedi gelir zamanı
5- Ped yiğidin kamçısıdır
6- Reglsiz adam balkonsuz eve benzer
7- At, avrat, ped






16 Ağustos 2016 Salı

Austen Diyarı

Merhaba!

   Kısa bir süre önce Austen Diyarı isimli kitabı bitirdim. Kitap kısaca Mr. Darcy takıntılı bir kadın olan Jane'in, Austen Diyarı isimli bir tatil programına katılmasını ve orada geçen olayları anlatıyor. Ama bu tatil öyle bildiklerimizden değil 19. yy'da bir Jane Austen dünyası sunuyor ve tabii ki bir aşk da vaat ediyor. Kitapta Jane karakteri Jane Austen takıntısından utanıyor ve bunu kimseye belli etmemeye çalışıyor. Hayır anlamadığım erkekler bir futbol takımını delicesine tutarken sevincini üzüntüsünü onunla yaşarken onuna yatıp onunla kalkarken takımın mağazalarından çıkmazken her şey yolunda ama bir kadın bir kitabı takıntı haline getirince neden bu utanç verici bir durum oluyor aklım almıyor.




                                           


   Açıkçası kitabı okumaya başlarken içimden geçen cümleler şöyleydi: Hadi Albay Brandon takıntından kurtuldun diyelim Kaptan Wenthwort hele hele Bay Tilney ne olacak varsayalım Bay Knightley'i sildin yoo dostum yoğğğ Bay Darcy'yi silmek için önce Jane Austen koleksiyonumu çiğnemelisin! Kitabın yarısına geldiğimde ise düşüncelerim "ben takıntılı değilim ki bu kadar abartmıyorum da zaten ben her şeyin farkındayım mizansen yapıyorum çoğunlukla da haha" şekline evrildi. Kitabın sonuna doğruysa "aman be içkim yok sigaram yok bir Jane Austen bu kadar çok mu görülür insana yazıklar olsun" şeklindeydi. Şu an ise kızgın kumlardan serin sulara doğru bir heves koşup suyun soğukluğunu görünce olduğun yerde kalakalma durumunu yaşıyorum. Teşekkürler.

                                                   


    Yazarımız diyor ki karşınızda güzelim gerçeklik duruyorken hayallere kapılıp boşuna üzülmeyin ben de ona diyorum ki gerçek dünya daha çok acıtıyor canım sağ ol ben diyetteyim hiç yemiyim.
   Düşüncelerim hala karışık en iyisi biraz daha kitaptan bahsedeyim. Kitabı okurken 19. yy görgü kurallarını da öğreniyorsunuz. Benim ev sevdiğim ise önceden tanıştırılmadan birisiyle konuşmanın yasak olması. Allahım ütopya gibi bir şey. Kısaca düşünecek olursak hiç tanıdığın olmazsa kimse seni başka biriyle tanıştıramaz ve kimseyle konuşmadığında seni saygıdeğer bir insan olarak tanımlarlar. The düz mantık..
      Kitap başından sonuna kadar kafamızda idealize edilmiş bir dünya olmamasını hayatı olduğu gibi tüm gerçekliğiyle yaşamamızı öğütlüyor ama kitabın sonu masallarda bile olamayacak bir şekilde bitiyor. Kitabın son cümlesini okuduğumda düşüncelerim: "Bir dakika tüm hayalleri ölümle tehdit etmiyor muyduk ya ben kimim? burada ne işim var? biz ne yapıyoruz?" oldu. Kitabın bir bölümündeyse hayalimizdeki unsurların gerçekleşmesini hayal etmektense başka birinin hayallerinde gerçekleşmeyi bekleyen hayal olabilme ihtimali fikri ortaya atılıyor ki benim o kısımda beyin ölümüm gerçekleşti. 

                                    


       Özetle kitap her sayfasında kendi hayallerinizi sorgulatıyor. İtiraf etmek gerekirse Jane karakteriyle ortak pek çok özelliğimiz var. Bunun gereksiz düşünmekten ileri geldiği kanaatindeyim. Eminim aranızda her küçük ayrıntı üzerinde hak etmeyeceği kadar zaman harcayıp düşünen ve hayatı hafife alamayan çok kişi vardır bence gelin bir sarılalım. Bilemiyorum hangisi doğru. Şimdilik akışına bırakmanın en iyisi olduğunu düşünüyorum. Bu biraz şey gibi "fala inanma falsız da kalma.".

                                    



Son olarak: Sevgili yazar başka birinin hayallerindeki olabilme konusunda ciddi miydin yoksa okurlarının Bay Darcy hayalini silebilmesi ihtimalinde biraz gülümseyebilmeleri için yapılmış koca bir şaka mıydı? Naçizane görüş bildirme cüretini göstererek şunu belirtmek isterim ki o dediğiniz şey Bay Darcy'nin gerçekten olması ihtimalinin birkaç milyon altında. Teşekkürler. Muhteşem bir kitaptı. 


Bu sefer gerçekten son: Jane Austen'e inanmayın Jane Austen'siz de kalmayın.

En en en son: Ben bu kitapta olsaydım Jane'e verilen bir sürü kıyafet arasındaki gülünç akşam yemeği elbisesi olurdum. Sağ olun sağ olun.

Son değilmiş: Kitabın aynı isimli bir filmi de var eğer izlemediyseniz mutlaka izleyin. Kitap çok akıcı ve kısa sürede okunuyor. Eğer Gurur ve Önyargı'yı izleyip Bay Darcy'ye azıcık gönül düşürdüyseniz okumalısınız!!   
   
   

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Evlilik

Merhaba!

   Bugün yüksek müsaadenizle affınıza sığınarak evlilik hakkında atıp tutmak istiyorum. Gerçi evli insanlar, evlenmemiş insanların evlilik konusunda konuşmasından pek hoşlanmıyorlar.

                                      

   Lydia ne demişti "Evli kadınların mektup yazmaya vakitleri olmaz." evli kadınların belki blog okumaya da vakitleri yoktur diye rahat rahat konuşayım diyorum.
   Sanırım hiç evlenmeyen insanlarla neden dalga geçildiğini ya da filmlerde, dizilerde evlenmemiş insanların hep neden deli, saf ya da çatlak vs. gibi gösterildiğini anladığım zaman hayatın büyük bir bölümünü kavramış olacağım. Kocan Kadar Konuş filmini ilk izlediğimde yok canım o kadar da değil, evlilik baskısını abartmışlar falan demiştim. Filmi izledikten sonra çevremde olanları gözlemlediğimde filmin hafif kaldığını acı bir biçimde anlamış oldum. Ama fark ettiğim daha ilginç şeyse tüm filmin evlilik baskısını eleştirmesi ve filmdeki Üresin ve Türesin karakterlerinin hiç evlenmemiş ve tuhaf insanlar olarak yansıtılması. Ben mi yanlış anladım? Ay inşallah yanlış anlamışımdır.

                                      

      Geçen gün pazarda yürürken iki kadının konuşmasına kulak misafiri oldum -aslında kulak misafirliği sayılmaz yüksek sesli konuştukları için dinlemek zorunda kaldım- kadın yanındakine "Ağmaan üçe beşe bakma al birini hepsi aynı. Evlen gitsin." dedi. İnanın ikinci cümle başlayana kadar önünden geçtikleri tezgahtaki sebzelerden bahsediyorlar sanmıştım meğerse erkeklerden bahsediyorlarmış. Ülkemizde çoğu evliliğin "evlen gitsin" mantığıyla yapıldığı gerçeği önümde duvar gibi duruyorken bu çaba niye?
      İnsanların evlenince sanki önemli bir buluşa imza atmışlar gibi "evli olsan anlardın" tavırlarına hiç girmiyorum. Sanki bir bilim insanına son teorinizi anlatır mısınız demişiz de o da zekan yetmez dermiş gibi. Akşam oturup birlikte meyve yiyorsunuz işte evli olup bunu anlayacaksam sağ ol canım hiç öpmiim.

                                     
     Siz her geçen gün Facebook'ta yaptığınız paylaşımlarla evlilik müessesesinin zeka seviyesini düşürürken bizim gözlerimizden kan geliyor, ben yıpranma payı istiyorum yalan yok. Hem hayallerim arasında her parçası kırmızı kalp temalı kahvaltı takımında kocamla kahvaltı etmek yok diye ben niye dışlanıyorum da eltisinin görümcesine sosyal medyada atarlı sözler paylaşan şahıslar baş tacı yapılıyor bunun cevabını istiyorum.
     19. yaşıma kadar evlenmeyi ben de destekliyordum ama beni sen soğuttun İnstagram'dan balayı fotoğrafı paylaşıp "canımın dibi ciğerimin köşesi can özüm bir tanem hayatımın anlamı" yazan Mücella, gelecek hedeflerim arasından evlilik maddesini sen çıkardın Facebook'da kocanın uyurken fotoğrafını paylaşıp altına "aşk senden ibaret" yazan Şukufe (Hem Allah aşkına uğruna sayfa sayfa yazı yazdıran dize dize şiir dizdiren aşk niye senin kocandan ibaret), evlilik konusunun konuşulduğu her ortamdan beni sen uzaklaştırdın kocasına zorla Facebook'dan doğum gününü kutlatan Şeyma vs.
                                                                        
     Ay sinirlendim! Önümde kocasıyla gittiği bir haftalık balayından 8344 fotoğraf atan sen ve evlenmeyip 7 roman yazan ve romanları 200 yıl sonra bile hala hatırlanan bir Jane Austen duruyor hanginiz hayatı "anlamış" tartışmayalım istersen.

Not 1: Evliliğinde aşk ve mantık ayarını fevkalade tutturan evli kimseler lütfen üzerinize alınmayınız.

Not 2: Yazıyı anneme okudum şimdi böyle konuş bakalım evlenince anlarsın dedi.

Not 3: Ömrü boyunca hayat, ölüm, varoluş üzerine düşünüp sonuca varamayan filozoflara çok üzülüyorum belki evlenselerdi anlarlardı.

Not 4: Sırf evlenmedim diye evlilik ile ilgili neden atıp tutamıyormuşum siz de Türkiye'nin siyaseti üzerine atıp tutuyorsunuz ama hiç cumhurbaşkanı olmadınız.

Not 5: İnşallah evlenip anladığımda bu yazımı okuyup ne kadar da anlamamışım demem.

Not 6: Sakin kafa düşününce gelecek hedeflerimin arasına önümüzdeki 5 yıl içinde Bay Darcy'yi bulup "anlama"yı ekledim sen canını sıkma Şukufe hadi bir pazar kahvaltısı fotoğrafı patlat da neşemizi bulalım.


                                         
   

   

11 Ağustos 2016 Perşembe

Bay Darcy Üzerine Saçmalamalar

   Merhaba, aslında bu yazıyı birkaç saat önce yazacaktım ama annem 2-3 ton fasulye aldığı için onları ayıklayıp öyle geldim. Tam yazar olacağım kışa hazırlık münasebetiyle bi' gülme geliyo. Neyse, artık kışın yiyebileceğimiz fasulyeler dolapta olduğu için istikbalim güvende.

                                            

   Bugün aldığım kitabın kapağında şöyle yazıyor; "Neden mi yalnızım çünkü şahane erkekler kitaplarda yaşıyor." Açıkça ifade etmem gerekirse çok küçük yaşlardan beri hem yaşadıklarım hem gözlemlediklerim beni iflah olmaz bir feminist yaptı. (Gerçi son 2 aydır kadına uygulanan negatif ayrımcılık konularında konuşurken öfkeme yenik düştüğüm, ağzımdan köpükler saça saça konuştuğum ve sonu hakarete varan sözler sarf ettiğim için bu konuda konuşmama kararı aldım o ayrı.) Haliyle kadının her alanda etkin bir şekilde bulunması taraftarıyım. Cam tavanın canı cehenneme ama ne olur artık roman-senaryo vs.de erkek karakter oluştururken standart bir erkeği gözlemleyelim ya da bir erkeğe danışarak bu işi yapalım. Hayal gücümüze karşı bir miktar sert çıkalım ve cümlelerimizi mantığımızın şefkatli ellerine bırakalım. Biz bu işi beceremedik yani olmadı kabul edelim. Futbol ve politika üzerine üç beş yorumcunun sözlerini aralarında tartışmaktan başka konuşmayı bilmeyen erkekleri gözümüzde büyüttük bu su götürmez bir gerçek.

                                            


    Son zamanlarda maruz kaldığım her şeyi göz önünde bulundurursam ideal erkek kriterlerim yemeğini kendi başına yiyebilmesi, tuvalet eğitiminin önceden verilmiş olması, öz bakım becerileri gelişmiş olması ve tüy dökmemesi. Tamam kimi kandırıyorum birinci madde harici diğer tüm maddeler benim hayal gücümün nadiden mahsülleri.

                                               

      Bir ara çok kısa bir süre -ama çok kısa- Bay Darcy'nin gerçekten olabileceğine inandım yalan yok. Hani diyordum hiç olmazsa uzaktan falan görürüm. Ama şu an ben ve Bay Darcy meselesi Nasa ve uzaylıların varlığı kanıtlama arasındaki ilişkiyle aynı. Hatta geçenlerde Nasa uzaylılardan sinyal aldıklarını açıkladı kahretsin şu an skor 1-0 moraller bozuk. 

                                              

      Acaba tezimi bunun üzerine mi yazsam. Bay Darcy nedir? Nerelerde bulunur? başlıklı muazzam bir nitel çalışma. Deneklerin açıklamalarını görür gibiyim. 
       Denek 1: "Ben çok küçüktüm ve o zaman bizim yan binada onu sanki görür gibi oldum sonra bir toz bulutunun içinde puf diye kayboldu."
        Denek 2: "Aynısı benim eltimde var geçen yıl ameliyatla aldırdık biz onu."
        Denek 3: " Evvelki gece rüyama beyazlar içinde girdi mübarek bir zat zahir." 

vb. vb.

                                          .

          Hasılı Bay Darcy'ye dair ümitlerim şu an maki seviyesinde yazlar sıcak ve kurak kışlar ılık ve yağışlı. 

Not: Bu yazıya hangi görselleri eklesem diye düşündüm. En sevdiğim filmlerdeki erkek karakterlerin fotoğraflarına baktım sonra bi' sinir geldi ve içimiz açılsın diye çiçek resimleri eklemeye karar verdim. Gerçi sanmıyorum üç beş çiçeğin içimizi açabileceğini de neys.
           


6 Ağustos 2016 Cumartesi

Jane Austen Temalı Çanta: Uğraşlar 4

Merhaba!

 Boş zamanlarda elimde bulunan ve Jane Austen'den yoksun ürünleri Jane Austen suyuna batırmayı uğraş edindim kendime malumunuz. Yıllar yıllar önce ablamın boya takımı olarak aldığı, birkaç sene sonra boyalar bozulunca benim içindekileri atıp kendimce önemli olan biletleri/broşürleri vs. sakladığım bir tahta çanta vardı. Baktım çok renksiz bir şeyler yapayım da vakit geçireyim dedim ve çantanın üst kısmına Jane Austen'in gölge resminin bir tasvirini çizip altına Aşk ve Gurur filminde Charlotte Lucas'ın söylediği "I am not romantic. I never was." sözünü yazdım. Çok havalı bir giriş yapmıştım fakat dayanamayıp etrafına çiçekler çizdim. Sonra baktım ve Jane Austen tamam da Bay Darcy nerede diye düşünüp çantanın alt kısmına Pemberley'in bir tasvirini çizip etrafına Bay Darcy'nin evlilik teklifini yazdım. Bu sefer film değil romandan alıntı yaptım. Ve sonra gerçek hayatta romantiklik adı altında yapılan her şey midemi bulandırırken iş Jane Austen'e gelince neden bu kadar romantik olduğumu düşünüp bir fotoğraf çektim. Başlangıçta bloga yazmayı planlamadığım için bir before-after fotoğrafı yok malesef. Ama zemini boyamadığım için önceki hali tahmin edilebilir. Ve ta daaa

  
                                         


Yukarıda görmüş olduğunuz fotoğraf birkaç konser, tiyatro, müze bileti içeriyor. Aslında sinema biletlerini de saklamak isterdim fakat şu an için sinema biletlerinin market fişlerinden farkı yok bu durum beni biraz üzüyor açıkçası. Ve bir de yukarıdaki fotoğraf yalnızca mutlu anıları içermiyor. Bazen mutsuz anıları hatırlamakta da fayda var bence.




                                        

Yukarıda görmüş olduğunuz fotoğrafta bulunan kağıtların hikayesiyse şöyle; yeni aldığım dolma kalemin nasıl yazdığına bakmak için bir şeyler karalarken bir de baktım ki tamamen tesadüf eseri olarak Bay Darcy'nin mektubunun en sevdiğim kısımlarını yazmışım ama tamamen tesadüf.



                                          

Şimdilik bu kadar bir sonraki Jane Austen'den yoksun olan nesneleri Jane Austen suyuna batırma projemde görüşmek dileğiyle hoşça kalın.

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Jane Austen Uyarlamaları 2

Merhaba!

Daha önce Jane Austen eserlerinden ilham alınarak çekilmiş filmler/dizilerle ilgili bir yazı yazmıştım (Yazıya şuradan ulaşabilirsiniz). Bu yazıda doğrudan Jane Austen eserlerini konu alan filmlere ve dizilere yer vereceğim. İyi seyirler.


Aşk ve Gurur İle İlgili Yapımlar

1940 yapımı film:

                                    

- Film güzel güzel olması ama 2005 yapımı ile karşılaştırılınca izlemeseydim de olurmuş dedirtti bana. Bir de buradaki Bay Darcy'yi sevemedim ben. Açıkçası bir ara Bay Darcy'yi omuzlarından tutup sarsmak istedim ama Jane Austen'e saygımdan ses etmedim (!).  Filmi sevemememin en önemli nedeni de bu sanırım. 

- 1980 ve 1990 yapımı mini diziler de var fakat onları alt yazılı olarak bulmak mümkün değil en azından şimdilik.

1995 yapımı mini dizi:

                                    

- Şöyle söyleyeyim bu mini diziyi izleyince kitabı okumuş kadar oluyorsunuz. Zaten herkes tarafından en çok beğenilen yapım bu. Bay Darcy karakterini canlandıran Colin Firth'ün de etkisi olabilir tabii bu. Bence mutlaka izlemelisiniz.

2005 yapımı film:

                                    

- Jane Austen seven/sevmeyen, romantik film seven/sevmeyen çoğu kişinin beğenisini kazanan bir film mutlaka ama mutlaka izlemelisiniz. Kitabın konsantre edilmiş hali gibi adeta. Filmi izledikten sonra o döneme ait bir insanmışsınız gibi hissetmeniz muhtemel. (Yani bana öyle hissettirdi ama bence siz de hissedeceksiniz, buna çok emin gibiyim baya)

Emma İle İlgili Yapımlar

1996 yapımı film:

                                     

- Ben bu filmi çok sevdim. Romanı okuyup etkilenmemiş olsanız bile izlemekten zevk alabilirsiniz. Buradaki Bay Knightley de bence izlenmesi için sebeplerin en güzeli olabilir ya da olmaz neyse.


2009 yapımı mini dizi:

                                     

- Bay Knightley diyor susuyor susuyor susuğyorum. Neyse fazla da şeyapmiyim. Bu dizide en çok beğendiğim şey Emma'nın kıyafetleriydi :D Yine aynı olacak ama kitabı okumuş kadar oluyorsunuz.

2020 Yapımı Film:



Filmle ilgili düşüncelerime şuradan ulaşabilirsiniz.

Duygu ve Duyarlılık İle İlgili Yapımlar

1995 yapımı film:

                                     

- Bu filmi beğenme sebebim Albay Brandon'ı Alan Rickman'ın canlandırması. Benden de iyi film eleştirmeni oldu he. Şu filmleri sevip sevmeme sebeplerime bakın sanattan anlıyoruz vesselam (!) Alan Rickman'ın göz yaşlarına boğduran sevgisini bir kenara koyarsak (yani siz koyabilirseniz açıkçası ben gözardı edemiyorum :D) dizi gayet güzel. Kendime aynı diziyi 3 kereden fazla izlememe cezası vermemiş olsaydım yeniden izlerdim.

2008 yapımı mini dizi:

                                    

- Bu dizi de güzeldi ama Sense and Sensibility bende filmle özdeşleştiği için diziyi çok benimseyemedim.

Mansfield Park İle İlgili Yapımlar

1999 yapımı film:

                                    

- Eğer Mansfield Park romanını seviyorsanız bu filmi de seversiniz. Film biraz sessiz ve ağır ilerliyor buna rağmen güzel.

2007 yapımı film:

                               
                                   

- Dünya üzerinde izlemeye başlayıp bitiremediğim sayılı filmlerden. Bunun en önemli sebebi Fanny rolünü oynayan oyuncuya tahammül edememem. Onu gözardı edebilseydim belki filmi bitirebilirdim.

İkna İle İlgili Yapımlar

1995 yapımı film: 




- İkna'nın güzel bir uyarlaması ama ben yine de 2007 yapımını tercih ederdim.

2007 yapımı film:

                                   

- Bu filmi gerçekten beğendim. Bence Jane Austen seviyorsanız izlemelisiniz. Tabii ki Yüzbaşı Wentworth ile alakası yok saçmalamayın. Hiç Jane Austen okumadıysanız ve sadece romantik film seviyorsanız bile izleyin bence. (Bu filmle ilgili beni tek rahatsız eden başrol hanım kızımız Anne'i canlandıran oyuncunun saç modeli oldu.)

Northanger Manastırı İle İlgili Yapımlar

2007 yapımı film:

                                   

-Bu film de tekrar tekrar izlemek istediklerim ama kendime verdiğim söz nedeniyle izleyemediklerim arasında. Bu filmin ve romanın yeri gerçekten ayrı bende. Tilney karakteri en eğlenceli Jane Austen karakterlerinden biri bence. Tabii ki roman okumayı ve üzerine konuşmayı eğlenceli buluyorsanız. Bence mutlaka izlemelisiniz.


Aşk ve Arkadaşlık (Lady Susan)

2016 yapımı film:




-Filmle ilgili yazıya şuradan ulaşabilirsiniz. Lady Susan alışılmış Jane Austen karakterlerine hiç benzemiyor. Filmi izlemekten zevk aldım ben siz de "sevgili listenize" (Lady Susan'ın ifadesiyle) bir yararı olsun istiyorsanız taktiklere bir bakın derim ben(!)





-Yukarıda olan filmler ve diziler yalnızca izleyebildiklerim. Gördüğüm ama Türkçe alt yazısı olmayan bir sürü yapım var. Şimdilik bu kadar yazıyı sık sık güncellemek umuduyla hoşça kalın.

Not: Filmler roman uyarlaması oldukları için sanki konuları siz de biliyormuşsunuz gibi bir yazı yazmışım. Konuları da kısaca özetlemek iyi olurdu fakat ben özetleme işinde pek başarılı değilim. Bağışlayın rica ederim :D

Jane Austen İle İlgili Kitaplar

Merhaba! 

Bu yazıda bugüne kadar Jane Austen'in yazdığı kitapları ve kitaplarıyla ilgili çıkarılan uyarlama kitapları kısa kısa yazmaya karar verdim. Okuduğum her kitabı uzun uzun yazdığım linkleri de yazıya ekleyeceğim böylelikle okumak istediklerinizi daha kolay seçebilirsiniz. Daha önce yazdığım Jane Austen'le ilgili film ve dizilere de buradan ulaşabilirsiniz.

1- Gurur ve Önyargı (Aşk ve Gurur)




İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.



2- Emma


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.



3- Duygu ve Duyarlılık (Akıl ve Tutku/ Kül ve Ateş/ Sağduyu ve Duyarlılık/ Aşk ve Yaşam çevirileri mevcut)



İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.




4- Mansfield Park (Umut Parkı)


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.



5- İkna


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.



6- Northanger Manastırı (Manastırda Aşk)




İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


7- Leydi Susan


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


8- Gençlik Eserleri


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


9- Aşk ve Arkadaşlık


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


10- Hayata Geç Kalma


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


11- Watson Ailesi


İlgili yazıya şuradan ulaşabilirsiniz.


12- Malikane


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


13- Aşık ve Gururlu


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


14- Jane Austen Hayatımı Mahvetti


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


15- Pemberley'den Mektuplar


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


16- Aşk ve Gurur ve Zombiler


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


17- Jane Austen'in Kayıp Anıları


Kitap çoğunlukla gerçeklere dayanan bir kurgu roman. Konusuna şuradan ulaşabilirsiniz.


18- Jane Austen Kitap Kulübü


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


19- Jane Austen- Biyografi


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


20- Jane Austen ve Adab-ı Muaşeret


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


21- Gözde Bekar


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


22- Austen Diyarı 1


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


23- Austen Diyarı 2 (Austen Diyarında Gece Yarısı)


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


24- Jane Austen'la Çay Saati


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


25- Aşk-ı Gurur


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


26- Udolf Hisarı



Jane Austen'in Northanger Manastırı romanında sıkça geçen kitap. Çevirinin dili çok ağır anlaşılması oldukça güç. 


27- Alıngan Aşk



İlgili yazıya şuradan ulaşabilirsiniz.


28- Jane Austen (Biyografı)


İlgili yazıya şuradan ulaşabilirsiniz.






Direkt Jane Austen ile ilgili olmayıp içinde Jane Austen geçen kitaplar


1- Kendine Ait Bir Oda


İlgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.


2- Edebiyattan Pek Anlamam



Konusuna şuradan ulaşabilirsiniz.


3- Roman Diliyle İktisat


Kitabın çok kısa bir bölümünde Jane Austen kitaplarında paranın yeri tartışılıyor.


4- Kadınlar Dile Düşünce


İlgili yazıya şuradan ulaşabilirsiniz.


Alınmayı bekleyenler, henüz okumadıklarım;

Evlilik - Jane Austen (Can Yayınları/ Derleme)
Tavan Arasındaki Deli Kadın - Sandra M. Gilbert ve Susan Gubar
Edebiyat Derleri - Vladimir Nabokov




Şimdilik bu kadar. Eğer sizin bildiğiniz farklı kitaplar varsa lütfen yorum olarak yazın.