20 Ekim 2017 Cuma

Evlilik Teklifleri ve Jane Austen

Merhaba,

Evlilik teklifinizi nasıl alırdınız; alevli, kemancılı, vejeteryan, ortaya karışık, vegan?

Başlıktan da anlaşılacağı üzere bu yazıda biraz evlilik tekliflerinden bahsedelim istedim siz de nişanında damat halayı oynadığınız çiftin aylar sonra Facebook'ta evlilik teklifi organizasyonunu görünce şaşıranlardan mısınız? O zaman sizleri şöyle alalım.. 
Bizim evlilik teklifleriyle mazimiz öyle çok eski değil. Dizi izlerken televizyonda esas kızla esas oğlanın mum ışığı, kırmızı gül ve kemancı şeytan üçgeninde geçen evlilik teklifleri arz-ı endam ettiğinde annelerimizin babalarımıza dönüp "bi şöyle teklif alamadık" demesi ile oluşan anılar şimdilerde yazının başında söz ettiğim şekle büründüler. Ülkece evlilik teklifi konusunda adolesan dönemini henüz atlatamadık. Bir de bi şey soracağım size de mumla isim yazma olayı çok maceraperestlik gibi gelmiyor mu hatta asilik ve biraz da anarşiklik bence. Ne bileyim gidin yamaç paraşütü falan yapın vallahi ateşe verivericeksiniz bizi o olacak.


Kapitalist, umarsız ve biraz da hodperest modern dünyamız evlilik teklifini de bir sektör haline getirdi. Austenzede hiçbir masraftan kaçınmadı ve sizler için araştırdı benim evde kesinlikle denememenizi önerdiğim ama toplumun ısrarla arzuladığı mumlu güllü evlilik teklifi paketi Gittigidiyor'da yalnızca 49.90 durun durun hemen yazıyı kapatmayın bu bir reklam değildir zaten ben de ünlü bir blogger değilim. Zaten bu evlilik teklifi olayını erkeklere nasıl emanet ediyoruz hiç anlamış değilim onların da bu mühim görevi Google'a bıraktıklarından olacak arama çubuğuna evli.. yazınca direkt mumlara yönlendiriliyorsunuz. Yepelek ruhlarımız daha kaç mumu kırmızı gülü kalpli balonu kaldırır bilmem ama Google aramalarında ilk çıkan siteye girince size 9 ayrı kategoride seçenek sunuyor. Teknik, komik, gurme vs vs seçenekleri arasından ille de alevli alevli diyorsanız bana fark etmez ama dikkat edin elinizi yakmayın, bi de o balonlar uçsun diye içine ne koyuyolar belli değil siz yine de ciğerlere kuvvet kendiniz şişirin, gül yaprakları ve mumları ayırın yangın çıkmasın, bi de sırta atlet koydunuz mu ben okeyim. 
Zamanda Aşk filmini izlediniz mi hayatımda gördüğüm en iyi evlilik teklifi o filmde. Şimdi teklifi anlatacağım ben daha izlemedim üff derseniz hemen diğer paragrafa atlayın ama yazının bütünlüğü bozulmasın diyorsanız filmle ilgili çok kritik bir şey değil anlatacaklarım devam edebilirsiniz. Filmde esas kızımız uyurken esas oğlan kızın yanına geliyor evlilik teklif ediyor bu sırada içerden hafif bir müzik sesi geliyor kız evet diyor sonra da herkesin içinde çok dramatik bir teklif yapmadığı için adama teşekkür ediyor sonra da esas oğlan içeri gidip müzisyenleri alelacele dışarı çıkarıyor. Yani tam olarak böyle değilse de bunun gibi bir şeydi. (Hala bu filmi izlemediyseniz hiç vakit kaybetmeyin.)


Bir de üniversite mezuniyet töreninde yapılan evlilik teklifleri var ki taktire şayandır kendileri benim gözümde. Hayatımızın en belirsiz döneminde ben ölsem mi yaşamaya devam mı etsem acaba diye düşünürken nasıl böyle büyük bir karar verebiliyorsunuz sizi tanımak istiyorum yiğidim. 
Yazının Jane Austen'la ilgili kısmına geçmeden önce Asmalı Konak'taki unutulmaz evlilik teklifine değinmezsem beni ayıplamanızdan korkuyorum. Bence çok marjinal ve dokunaklıydı hele Seymen Ağa'nın Bahar'a çiçek götürecek patenci gençle işaret yoluyla derdini anlatması yok mu bana hep çok dokunmuştur elin Amerikalısı da ömründe hiç ağa görmemiş olacak hemen anlayıvermişti, fayansların üzerinde duvarlara çarpa çarpa ölüm riskini hiçe sayarak teklife destek verdi koçyiğit. 
Evlilik teklifleri gerçek hayatta böyle cereyan ederlerken Jane Austen'ın romanlarında işler nasıldı diye düşünmeye başladım. İşte Austen'ın evlenme teklifleri;

(Uyarı: Yazının devamı Jane Austen romanları ile ilgili spoiler içerir.)

Bay Collins'ten Elizabeth'e (Gurur ve Önyargı)

Mekan: Longbourn'da bir oda Malzemeler: Bir adet çiçek ve sarsılmaz irade Sponsor: Lady Catherine De Bourge 
Jane Austen Bay Collins'in teklifini şöyle tanımlıyor "Çekingenlik ve sıkılma gibi duyguları da olmadığından açık açık eyleme girişti." Elizabeth odada yalnız kalmamak için çabalarken Bay Collins onun çekingenliğindeki erdemlilikten dem vurarak söze başlıyor, Elizabeth'i neden SEÇTİĞİNİ ve evlenme kararının sebebini maddeler halinde açıklıyor, Bay Bennet'ın ölümünün ardından doğacak miras meselesine değinerek sözlerine devam ederken işte öyle konuşmasında bir yerlere sevgiyi de sıkıştırıyor sonra da 3 sayfa boyunca reddedildiğini kabul etmiyor. (Mumlu-balonlu teklifi haksız yere mi kötüledik acaba ya.)


Bay Bingley'den Jane'e (Gurur ve Önyargı)

Mekan: Longbour'da bir oda Malzemeler: Heyecanlı bir yürek ve yılmaz teşvik edici Mrs. Bennet
Jane Austen'ın gülünç olmayan ayrıntılara yer vermeyi sevmediğinden olacak bu teklifle ilgili etraflıca bilgi edinemiyoruz ama Jane şöyle açıklıyor: "Ah, herkes niçin benim kadar mutlu değil?" (Ah Jane bil bakalım ne eksik?)




(Evlilik teklifini Google'a değil Bay Darcy'ye danışın dostlarım)

Bay Darcy'den Elizabeth'e (Gurur ve Önyargı)

Kitaptaki;
Mekan: papaz evi Malzemeler: Bay Darcy (yetmez mi bence yeter)
Jane Austen şöyle diyor bu teklif için: "Güzel konuşuyordu. Ne var ki sözlerinin hepsi sevgi üstüne değildi... Elizabeth böyle bir erkeğin sevgisine kazandığı için onurunun okşanmasından kendini alamadı."(Lizzy nasıl alacaksın allasen beni okuduktan sonra acile kaldırdılar.) Eğer bu altı sayfa bir resim olsaydı Louvre'da en çok ziyaret edilen resim olurdu Mona Lisa kimmiş allasen. Gerçi Bay Darcy teklifi "Şimdi artık bana düşen şey kendi duygularımdan utanmaktır." sözleriyle bitiriyor ama ciğerimizi de soylu bir şekilde deşiyor.

2005 yapımı filmdeki;
Mekan: Temple of Apollo-Stourhead Gardens, Wiltshire Malzemeler: Yağmur, ıslak saçlar
Filmde kitaptaki pek çok ayrıntıya sadık kalmışlar ama evlilik teklifi sahnesine neden yeni bir yorum getirmişler anlamadım mükemmel olmamış mı olmuş ama orijinalindeki sıcaklığı verememiş mi verememiş. (Yine yorumlarımla sinema dünyasını altüst ettim mi edemedim) Neyse yağmurlu bir öğleden sonrası Lizzy bir tenhada yağmurdan korunmaya çalışıyor o sırada binlerce yağmur damlasının arasından Bay Darcy çıkageliyor diyor ki "I love you, most ardently." öyle herkesler gibi kuru kuru bir 'I love you' değil efendim most diyor ardently diyor Austenzede ölüyor. Sonra da Lizzy  tokat gibi reddediyor Bay Darcy'yi. Ohh yağmurdan sonra gelen Bay Darcy'nin evlilik teklifi kokusu mis. 


Bay Knigtley'den Emma'ya (Emma)

Mekan: Hartfield
Aslında bu tam bir evlilik teklifi değil ama o dönemde aşk itirafı da evlilik teklifi dışında bir anlama geldiğini savunamayız. Bay Knightley sözlerine şöyle başlıyor: "Ben şairane sözler söylemesini beceremem, Emma. Seni daha az sevseydim sevgimden daha çok söz ederdim." Jane Austen ekliyor 'son derece derin, güçlü bir sevgi sesinde apaçık okunuyordu.' Bay Knightley devam ediyor "..Tanrı bilir, başka aşıklar gibi çevrende dönmeyi beceremedim." (ya sen otur dünya yıllık hareketini senin çevrende tamamlasın lafı mı olur aramızda) Peki Emma ne dese beğenirsiniz ben burada Jane Austen'a biraz kırgınım ne dediğini tam olarak söylemiyor diyor ki: "Emma bu yalvarışa ne yanıt verdi? Gereken yanıtı verdi elbette. Gerçek bir hanımefendi her zaman en uygun yanıtı vermesini bilir." (Sevgili Bayan Austen, biznen alay mı geçiyorsunuz acaba, sizi anlama zevkine erişemiyorum. Yoksa "hanımefendilere" mi tatlı tatlı takılıyorsunuz?)


Kaptan Wentworth'den Anne'e (İkna)

Aslında kitap değeri bilinememiş bir teklif üzerine kurulu ve bu tekliften 7 yıl sonrasını anlatıyor. Teklif hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte ailede "şaşkınlık, çok soğuk bir tavır, katı bir sessizlik" ile karşılandığını söylüyor Jane Austen. Herhalde Wentworth kalpli balonlu mumlu bir teklif yapmış olacak ki böyle karşılanmış diye düşünüyorum ama Jane Austen sosyo-ekonomik nedenleri işaret etmiş neyse önemsiz ayrıntılar bunlar.
Kitabın sonunda baş karakterlerimizin birbirlerini affettiği yer Anne tarafından şöyle görülüyor: "..Bu mutluluğun devam edemeyecek kadar harika olduğunu düşünerek endişeye kapıldı." Üff Anne Elliot seviliyosun gerçekten mutluluktan bile endişe çıkarabilmek! bu sadece profesyonellerin erişebileceği bir mertebedir ve seni o kadar iyi anlıyorum ki!!




Bay Tilney'den Catherine'e (Northanger Manastırı)

Northanger Manastırı'nda evlilik teklifi direkt Catherine'in ailesine sunuluyor Bay Tilney o dönemde evlilik teklifini evlenmek istediği kadına yapmayı saçma bulmuş olmalı ki araya Catherine gibi bir aracı koymadan direkt aile ile konuşuyor bizim yüzyılımızda yazılsan toplum bilimci olurdun üstad! Bu şaşırtıcı evlilik teklifi aileye "..hiçbir şey Catherine'in sevilmesinden daha doğal olamayacağı için kısa sürede bunu sadece okşanmış bir gururun mutlu heyecanı içinde değerlendirmeyi öğrendiler." şeklinde yansıyor. Jane Austen ise "..okuyucular önlerindeki sayfaların masalsı acelesinde hep beraber kusursuz bir mutluluğa doğru koşturduğumuzu görecektir." diyerek olayı özetliyor. Kendimi hep beraber el ele tutuşmuş düzlük bir çim alanda üzerinde 'kusursuz mutluluk' yazan büyük beyaz bir pankarta doğru koşup yüzümüzde manasız bir gülümsemeyle pankartı göğüslediğimizi hayal etmekten alıkoyamıyorum.





Edmund'tan Fanny'ye (Mansfield Park)

İtirafımdır; bu kitaptaki aşk beni pek ikna edemiyor hatta içten içe Edmund'a biraz öfke duyuyorum. Jane Austen da zaten bir aşkı bıçak gibi kesip olanca sevgisini Fanny'ye yönlendiren Edmund için bir süre biçmiyor ve süre ayarlamasını bize bırakıyor. Ama Austen bizden Edmund'un bir kadını unutup diğeri ile evlenmek istemesi arasında geçen sürenin uygun olduğuna hatta ne bir hafta eksik ne bir hafta fazla olduğuna inanmamızı rica ediyor e biz de kabul ediyoruz tabi ki öteki türlüsü küstahlık olur.


(Jonny Lee Miller da tüm Jane Austen karakterlerine mi cuk oturur yahu Bay Darcy ol hayran kalalım!)


Edward'dan Elinor'a (Duygu ve Duyarlılık)

Jane Austen Edward'ın evlilik teklifini şöyle anlatıyor: "Şu var ki onun yollarda ne kadar zaman yürüyerek kendini gerekli havaya soktuğunu, kararını uygulama fırsatını ne zaman bulduğunu ve bunu ne yolda belirttiğini etraflıca anlatmayı biz gerekli bulmuyoruz." (Sevgili Bayan Austen, biz de çoğu zaman bu gibi durumların ayrıntılarını bilmeyi gerekli bulmuyoruz, malesef çeşitli kanallar aracılığıyla öğrenmek mecburiyetinde bırakılıyoruz, sizin bunların hiçbirini görmeyecek olmanız ise romanlarınızın akıbeti açısından bana sevinçlerden sevinç beğendiriyor. )


Albay Brandon'dan Marianne'e (Duygu ve Duyarlılık)

Jane Austen bu sefer evlilik teklifi ile ilgili hiçbir ayrıntı vermemenin yanında evlilik kelimesini kullanmadan süreci şöyle anlatıyor: " ...Marianne on dokuz yaşına geldiği zaman yeni bir sevgiye ve ilişkiye boyun eğerek üzerine yepyeni görevler almış ve kendini büyük bir konağın, bir ailenin ve bütün bir köyün hanımı olarak bulmuştu." (Gerçekçiliğinin çarpıcılığı gözlerimi yaşartıyor. Zaten evlilik teklifinin amacı yepyeni görevler ve sorumluluklar edindirmek değil de nedir)



Jane Austen romanlarındaki evlenme tekliflerini incelerken zorlu bir süreçten geçtiğime sizi temin ederim çünkü gerekli alıntıları bulayım derken her seferinde (6 kere) kendimi romanı okumaya devam edip yazıyı unutuverirken buldum. Jane Austen'ın çoğu evlilik teklifinin ayrıntılarını neden vermediğini düşünürken bir şeyi fark ettim ki gülünç olan mumlar, güller, kalpli balonlar değil 2 kişi arasında kalması gereken şeylerin 2000 kişinin gözleri önünde cereyan etmesi. Kurgu karakterlerin özel anlarını bilmeye yönelik yapılan girişimleri küstahlık sayan Jane Austen kendi özeline saygı duymayan insanları görse ne düşünürdü acaba?
Son olarak mum-gül-kalpli balonla evlenme teklif etmek de ayıp değil bu teklife evet cevabını vermek de bütün iş bunu herkeslerle paylaşmamayı normal görebilmekte. 




İyi geceler diliyorum ve ardından tatlı rüyalar.


















6 Ekim 2017 Cuma

11. Beyoğlu Sahaf Festivali'nde Jane Austen İzleri

Merhaba!

   Burda hiç Sahaf Festivali'nden bahsetmediğimi fark etmemle soluğu bilgisayar başında aldım. Sahaf Festivali benim için ilk Jane Austen kitaplarımı almam münasebetiyle son derece önemli. Hatırlıyorum da kardeşlerim aheste aheste gezip gördükleri kitapları alırken her sahafa "Jane Austen 'ın kitapları var mı?" diye sora sora bitap düşmüştüm. (Hatta bir kitapçıya Jane Austen Emma var mı? dediğimde bana "elma mı?" demişti hey gidi günler.) Söz konusu Jane Austen olunca tam bir avcı-toplayıcı oluyorum :D Bu macerada 4 kitabını bulabilmiştim Jane Austen'ın diğerlerini başka zamanlarda almıştım ama o zamanın alışkanlığından Sahaf Festivali'ne kiminle gitsem gördüğü herhangi bir Jane Austen kitabını bana gösterir oldu. Tabi Austenzede mest! 
   Bu seferki festivale kardeşlerimle gittim, Jane Austen'la ilgili gördüğümüz her şeyi fotoğrafladım bakmak bile heyecanlandırıyor bu aşk değil de nedir? İki sene önceye kadar Sahaf Festivali meydanda olmuyordu eskiden biraz karmaşıktı ama sahaf havasına yakışıyordu şimdi daha muntazam olsa da insan eski düzeni özlüyor. Bu sene diğer festivallerden farklı olarak daha kaliteli kitaplar vardı ve daha ucuzdu bu durum işsiz ve öfkeli beni bir hayli mutlu etti anlayacağınız. Bizim kitaplığımızın çoğunluğu ikinci el kitaplardan oluşuyor; biz burada yenileri sevmeyiz dostum! Böylece yıl içinde pek kitap almıyoruz yeni çıkanlar haricinde. Bu yazı da böyle garip bi şey oldu kısa sohbet havasında, sizin Sahaf Festivali ganimetleriniz neler? Eğer İstanbul'da yaşıyorsanız ve hiç Sahaf Festivali'ne gitmediyseniz çıkın çıkın gelin! Bu seneki geçti ama her sene eylül-ekim gibi oluyor festival kaçırmayın! Bu arada insanlar ikiye ayrılır TÜYAP Kitap Fuarı sevicileri ve Sahaf Festivali övücüleri. Tarafınızı seçiniz ve hemen fotoğraflara bakmaya başlayınız rica ederim!























(Bu fotoğraf da iki yıl önceki festival sanırım o kitabı almadığıma köpekler gibi pişmanım!!!!)

Son olarak bunu da bir kitabevinde gördüm. Uzun zamandır aklımda bir gün avlayacağım!






Bu da böyle bi anımdı.