9 Aralık 2020 Çarşamba

Sadece Jane Austen Kitap Kulübü'ne Gitmiyorum #3 Büyükada Turu

Hiç kimse kusura bakmasın ama Büyükada deyince benim aklıma direkt Hatırla Sevgili dizisi geldiğinden arka planda Hatırla Sevgili Dizi Müzikleri çalma listesi açık. Bu arada sizce de Necdet'e çok haksızlık edilmedi mi? Var mısınız önümüzdeki iki saat boyunca Necdet mi yoksa Ahmet mi diye konuşmaya? Ben yokum. Çünkü bugün burada bir gezi yazısı yazacağız. Hadi başlayalım.



Boğaziçi Okumaları'nda Boğaziçi'nin şair ve yazarlarını Büyükada yolunda konuştuk. Bir besin kaynağı olarak kaosu tercih eden moderatörümüz her ne kadar şairlerin ve yazarların hayatlarının magazinsel yönlerine parmak basmaya çalışsa da ben aklıma "Sait Faik Abasıyanık öykülerini adalar vapurunda yazarmış" gibi romantik bilgiler getirerek yersiz duygusallaşmalara gark olmanın yollarını buldum dostlarım.

Geziye katılanlar da şair ve yazarlar hakkında bildiklerinden bahsettiler ve böylece vapurda Boğaziçi denince akla gelen en meşhur yazar ve şairlere imece usulüyle değinmiş olduk. 

Mina Urgan'ın kitabındaki tanınmış şair ve yazarlarla ilgili anılarını da konuştuk. Yahya Kemal'in öz bakım becerilerinde asgari koşulları sağlayamayışı en üzücü gibi olanıydı.

Sevgililerine olağanüstü şiir dizeleri yazarken bir yandan da sadakatsiz davranışlar sergilemekten geri durmayan şairlerden konu açıldığında Gurur ve Önyargı'daki şiir üzerine yapılan konuşmaları söyleyecek gibi oldumsa da kendimi tuttum. Ufak bir kutlamayı hak ediyor gibiyim ha ne dersiniz.

Vapur yolculuğumuz bitince gezimize Büyükada'da yürüyüşle devam ettik.

Geçtiğimiz her güzel eve methiyeler düzmekten kendimizi alamadık. Yüzümüzde maskelerle Aya Yorgi Tepesi'ne çıkarken bir ara bilincimizi kaybeder gibi olduksa da soğuk olmasını beklerken açtıkça açan hava ve manzara da övgülerimizden nasibini aldı. 

Aya Yorgi Tepesi'nde Hatırla Sevgili'de Işık karakterini canlandıran oyuncuyla karşılaşma sevincimi de elitlikten(!) ödün vermeyeceğiz diye içimde yaşayıverdim dostlarım. Ama gidip bi' "Yaşar bunları hiç hak etmedi be" demek isterdim yüzüne karşı da hadi neyse.

Güneş batarken "golden hour" tabir ettiğimiz anda Rum Yetimhanesi'ne vardık ve yapının tarihini dinledik.

Dear Golden Hour,

Her şeyi olduğundan daha şiirsel göstermek huyundan ne zaman vazgeçeceksin merak ediyorum.

Akrabalara selam.

Always yours

Austenzede

Yetimhaneden sonra dönüş yolculuğumuza başladık. Bitiriş konuşmasına başlamadan önce tam 8 (sekiz) kilometre yürüdüğümüzü bilmenizi isterim. Bakın 8, eyt.



Sokağa çıkma yasağı nedeniyle akşam 8'den önce evde olabilecek miyiz heyecanıyla vapur yolculuğumuza başladık. Ve bir ara neredeyse kartpostal olduğuna emin gibi olduğum manzaralar eşliğinde yolculuğumuzu tamamladık.

Ve bu dışarıda geçirdiğimiz son cumartesimizmiş bilmiyorduk :(



4 yorum:

  1. O kadar hevesleniyorum ki sizin bu kitap klübü toplantılarınıza. Keşke İstanbul'da olsaydım diyorum her defasında. Ki ben orada yaşamayı hiç düşünmeyen biriyim. Fotoğraflara bayıldım. Gerçekten kartpostallık olmuşlar. Ellerinize sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim beğenmenize sevindim :) kulüp toplantılarımıza başka illerden günübirlik gelenler oluyor sizi de bekleriz

      Sil
  2. Tabii ki Necdet'e haksızlık yapıldı. Hâlâ Necdet varken Ahmet'i seven Yasemin'e inanamıyorum. Neyse ki Necdet için yazılan aşk hikâyesi hoşuma gitmişti. Güzide'yi çok sevmiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzide hikayesiyle Necdet'e hak ettiği değeri geri verir gibi oldular ama az ağlamamıştım :D

      Sil