Biraz sessiz olur musunuz 11 yaşındaki Austenzede ağlıyo şu an!
Evet... doğru... Jane Austen Center'a gittim!
Bir anda oluyor kuzum hiç anlamıyosun ve çok farklı bir his İlknurum.... Keşke herkese nasip olsa...
Aslında gerçekten hiç aklımda olmayan bir geziydi ama ilkokuldan en yakın arkadaşımın beni gaza getirmesiyle İngiltere vizesine başvurdum. Vize alacağıma ihtimal vermediğim için herhangi bir plan da yapmamıştım. Niyet mektubumu Jane Austen dönemindeki gibi katladım ve dua etmeye başladım.
Vizenin neye göre kabul alıp neye göre reddedildiği hiç belli olmuyor çünkü. Eskiden ilkokul öğretmenim anlattığı bir anı vardı ve muhtemelen her öğretmenin :D Fakültesindeki bir öğretim görevlisinin sınav kağıtlarını okumak yerine havaya attığını, yere düşen kağıtların sahiplerinin dersten kaldığını, masaya düşenlerin geçtiğini anlatmıştı. Vize işlemleri için de benim zihnimde öyle bir şey canlanıyor. Neyse ki benim vize başvurum masanın üstünde kalmış olacak ki sonra hediye gibi geldi hoş geldi İngiltere vizesi...
Ne uzatıyorsun bize Bath'ı anlat dediğinizi duyar gibiyim. Vurmayın rica ederim. Durun anlatıyorum.
Öncelikle Bath güneşli havasıyla misafirperverliğini gösterdi. Tur rehberinin şehrin tarihini anlattığını, önemli yerlerini gösterdiğini falan hayal meyal hatırlıyorum. Circus'a da yalandan bi' baktım. İlk boşlukta kendimi attım Jane Austen Center'a.
Girişte hediye dükkanı kısmından bilet alıyorsunuz ve sizi üst katta bir bekleme salonuna alıyorlar. İçerideki tüm çalışanlar Jane Austen dönemindeki gibi giyinmişler ve öyle de konuşuyorlar. Herkes çok nazik ve tatlıydı. Yabancı olduğumu anlayınca epey yardımcı oldular. Hatta farklı dillerde çeviri yapan kulaklık verilen yerde Türkçe olmadığı için üzüldüler :( Jane ile ilgili her detayı ezbere biliyorum Çince bile olsa anlarım bacım sen korkma diyemediğim için It's ok, no problem, thank you dedim.
Üst katta ahşap sıraların olduğu salonda beklerken bir anda odalardan birinin kapısı açıldı ve içeri kim girse beğenirsiniz Isabella Thorpe! Jane Austen Center'da çalışanların hepsi birer Jane Austen roman karakterini canlandırıyor. Aslında payımıza Willoughby düşer diye ümit ediyordum ama hey hat! (Willoughby'yi canlandıran çalışanı görmek için Jane Austen Center'ın Instagram sayfasına bakmanızı öneririm :')) Isabella tüm arkadaş canlılığıyla(!) bizi bir salona buyur etti ve başladı Janeciğimizin hayatını esprili bir dille anlatmaya.
20 dk süren bu biyografinin ardından bizi sergi alanına yönlendirdiler. Burada Jane'e dair pek çok eşya vardı. Jane'in meşhur balmumu heykeli, yazı masası, dönemde kullanılan eşyalar, kıyafetler, adaptasyon dizi ve filmlerle ilgili detaylar...
Ve serginin sonunda bir kostüm deneme kısmı vardı. Zamanım kısıtlı olduğu için elime geçirdiğim ilk kıyafetleri giydim. Pek iyi seçimler yapamadım ama unutulmaz bir fotoğrafım oldu. Burada Bay Darcy'nin de bir heykeli vardı. Heykelin biraz korkunç olduğunu itiraf etmeliyim ve fotoğraf çekme alanındaki ışık da bir o kadar kötü :(
Bunun dışında her şey rüya gibiydi. Filmlerde hep gördüğüm o kıyafetlerin içinde olmayı deneyimlemek bile çok özeldi. Öğretmenin tuvalete gidebilir miyiz Austenzede baya kötü oldu şuvan...
Sergi sonunda da sizi başlangıçta girdiğiniz hediye dükkanı uğurluyor. Burada ne kadar zaman geçirdim hatırlamıyorum. O kadar çok ürün vardı ki fakat pound yaklaşık 51 liraydı (kırık kalp emojisi). Jane Austen'e en ufak ilgi duyan birinin başını döndürecek bir deneyimdi.
Hediye dükkanından canımı yaka paça kurtardıktan sonra kendimi Bath'ın merkezine zor attım. Arkadaşımla birer kahve aldık ve manzaranın tadını çıkardık. Hayatımın en özel ve anlamlı günüydü. Sanırım her şeyi anlattım. Merak ettiklerinizi çekinmeden sorabilirsiniz. Ben şimdi gidip çektiğim videoları bir tur daha izleyeceğim.
Hadi görüşürüz.
Görüşür müyüz?
Görüşelimm!
Son olarak şunu da söylemeden edemeyeceğim. Jane Austen Center'da geçirdiğim vakit boyunca acaba Jane bu nümayişi görse ne düşünürdü diye içimden geçirmeden edemedim. Zaten kendisinin Bath ile ilgili pek olumlu hisler beslemediğini biliyoruz. Çalışanların tiyatral konuşmaları, kostümleri, roman karakterlerine bürünmeleri, Jane'in eserlerinin bardaklara, çantalara basılmış olması... Bilemiyorum. Sanki pek hoşnut olmazdı ya da alay ederdi gibi geliyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi benimle paylaşmaktan kendinizi alıkoymayın rica ederim.
En güzel fotoğrafı sona sakladım...
Vee işte o poz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder