18 Temmuz 2017 Salı

200. Yıl Dönümü

Merhaba!
Bugün Jane Austen'in ölümünün 200. yıl dönümü. Kafamın içinde onlarca cümle var ama sanki hiçbirisi bu yazıyı etkileyici kılamayacak. Bu sebeple bilgilendirmeye çalışan, ahkam kesen, aslında tanıma şerefine nail olmadığım ve asla olamayacağım bir yazarı çok iyi bilirmiş gibi tavır takınan bir yazı yazmak istemiyorum. 22 yıllık ömrümde kalbime en çok dokunan zekice cümlelerin sahibine yazı yazma cürretini gösterme fikri bile saçma gelmiyor değil. Ama bugün gerçekten önemli bir gün ve ben de asla yerine ulaşmayacak ve muhatabının asla okuyamayacağı bir mektup kaleme almaya karar verdim ya da klavyeye almaya. Jane Austen tarafından okunmayacağını bilmenin rahatlığıyla mektubum huzurlarınızda;

   "Sevgili Bayan Austen,
  Bir 21. yy. kadını olarak Hayat Bilgisi dersinde mektup yazımını öğrendiğimiz zaman sıra arkadaşıma yazdığım mektubu da sayarsak bu tüm hayatım boyunca yazdığım ikinci mektup. Üzerinde bulunduğumuz dünyada 200 yıldır tanınıyor ve her geçen gün daha çok seviliyorsunuz ama asla sizi her geçen gün daha iyi anlıyor olduğum sonucunu çıkartmadığımı bilmenizi isterim. Bilakis her geçen gün bir muamma olmaya devam ediyorsunuz. 
   Bize son cümlenizi yazdığınızdan bu yana pek çok şeyin değiştiğini söylemenin gururunu yaşamak isterdim fakat hala erkeklerin daha önemsiz olan büyük bir kısmının gözünde kadınların ahmaklığı şahsi cazibelerini fevkalade arttırıyor ve ne yazık ki hala bir kadın eğer bir şeyler bilme talihsizliğine sahipse takma isimlerin gölgesinde bildiklerini elinden geldiğince saklamaya çalışıyor. Bu arada hali vakti yerinde olan her erkeğin kendine bir eş seçmesinin kaçınılmaz olduğu 21. yy.'da da herkesçe bilinen bir gerçek. Evlenmek hala moda. Ama artık kadınlar ekonomik sebepleri gözardı ederek şahsi istekleri doğrultusunda evlenebiliyorlar. Evlilikte mutluluk hala şansa bağlı ama evleneceğimiz erkeğin kusurlarını önceden istemesek de öğrenebildiğimiz çeşitli uygulamalar mevcut. Bunlara günümüzde Instagram (bir çeşit resim albümü), Twitter (bir çeşit günlük) ve Facebook (bir çeşit pek çok akrabanın bulunduğu hayali toplantı salonu) diyoruz. Bu arada sizi sevindireceğini düşündüğüm bir değişiklik var artık kıyafetleri hazır bir şekilde alabiliyoruz. Ve sanırım bu yüzyılda kimin ne giydiği kimsenin pek de umurunda değil. Ama hala dünyanın bir yarısı öbür yarısının zevk ve eğlencelerini anlayamıyor. 
  Roman türü sevimsiz bazı kesimlerce hor görülmeye devam etse de iyi yazılmış bir romanın fotoğrafının İnstagram'a konma sayısını hep az buluyoruz. Ve eğer bir insan ister erkek olsun ister kadın, iyi yazılmış bir romanın İnstagram'a konulmuş fotoğrafından zevk almıyorsa onun dayanılmaz ölçüde aptal olduğunu düşünüyoruz. Ama asıl önemli olan zevk almayı öğrenme çabası değil midir durmadan? 
   Sevgili Bayan Austen, burada yolunda gitmeyen şeyler de var başka kalemler suç ve ızdırap üzerine yazmaya devam ediyor ve biz bu can sıkıcı konulardan biraz olsun kaçınabilmek için satırlarınıza sığınıyoruz. Düşüncelerinizi ve gözlemlerinizi mizahın gücüyle bizlere bırakma yolunu seçtiğiniz ve kendinize saklamadığınız için minnettarız.
   Ve şunu çok iyi bildiğimizi bilmenizi isterim sözcüklerinizi öğrenebiliriz ama kalbiniz için böyle bir ayrıcalığımız yok.
                                                                                      Bundan tam 200 yıl önceye, sevgi ve minnetle..
Austenzede"




9 Temmuz 2017 Pazar

Her şey nasıl bu kadar yolunda?

Merhaba!
Öncelikle bir soru sormak istiyorum.
Her şey nasıl bu kadar yolunda gidiyor?
Çevrem mezun olup akabinde mutlu olan insanlarla dolu. Yüksek lisansa başlayanlar, işe başlayanlar, yeni bir ilişkiye başlayanlar, 'i said yes'çiler, sözlenenler, nişanlananlar, iş bulanlar, iş arkadaşlarıyla çılgınlar gibi eğlenenler, içmediği sigara paralarını bi kenarda biriktirmiş olacaklar ki hemen dünyayı gezmeye başlayanlar.. örnekler çoğaltılabilir.
Bu planları nasıl yaptınız yahu gelecek planınızın içine sevginizi mi kattınız nedir anlayamıyorum ki.
Mezuniyetimin üstünden 1 ay geçti hala arada kendime mezun muyum şindi hakketen diye sormaktan öteye gidemiyorum.
Madem ufukta isaidyes yok bari bir diziye başlayayım dedim konusu: sayısız iş bulma girişimi sonuçsuz kalınca intihar eden ve bu girişimi de hastanede ölümcül bir hastalığı olduğu bilgisini öğrenerek sonuçlanan kızın sözleşmeli bir işe girmeye karar vermesi. the end. 
Yani bu kadar acıtmanıza gerek yoktu size zahmet oldu ben kendi başıma yardım almadan da depresyona girebiliyorum kuşkunuz olmasın.
Dizi izleme çabam da depresyon kalkanına çarpınca animasyon filmi izleyeme karar veren ben Moana filminde ufak çaplı sinir krizinin eşiğinden dönüverdim. Yani baban sana hazır kendinden insanlı bi adanın yöneticiliğini teklif etsin sen de okyanusu geçcem ben diye tuttur bak hala elim ayağım titriyo. Zaten bu animasyon prenseslerinin tribini de hiç anlamamışımdır ananız babanız size hazır gelecek planı vaadediyo yok ben uçucam, yok efendim şo dağların ötesine varıcam, aman efendim gerçek aşkı bulucam da mutlu olucam minvalinde çeşitli asilikler. Yahu kadrolu prenseslik diyolar duyuyo musunuz? Hem de Twitter'da #piremsesleratanamıyor #piremseslere50binkadro #hemenşindi gibi tweetler atmak zorunda kalmadan! Bakın gözyaşlarımı içime akıtıyorum. (Taze mezun ve iş bulma ihtimali düşük bir depresyona meyleden kızın yazdığı bu satırlarını ciddiye almıyorsunuz değil mi, ben de öyle tahmin etmiştim zaten)
Neyse, ileriki yılları için ne yapacağı konusunda en ufak fikri olmayan kızın zihin döküntülerine şahit oldunuz annem balkonda oturmaya davet ediyor. #i #said #yes #hayat #her #şeye #rağmen #balkonda #oturup #gelip #geçene #bakınca #güzel
Taklaya gelse de gelecek planlarımız hayatımızdan eksik olmaz balkonda oturmalarımız.
Söyle Jane, şimdi fırsatlarla dolu(!) 21. yüzyılda hayal gücü fonksiyonu hasar görmüş bu kız ne yapsın?