12 Nisan 2017 Çarşamba

Aşk Tasması (Unleashing Mr. Darcy)

Merhaba!

                                               

Yeni bir Gurur ve Önyargı uyarlaması filmle karşınızdayım. Ve yine filmi izlerken aklımda tek bir soru vardı Neden? Kız vallahi neden? Aşkım paranıza yazık! Bir filmi beğenmediği zaman filmi yarıda bırakabilecek kadar asi olsam inanın bırakırdım ama sonuna kadar izledim. Darcy ve Lizzy arasındaki o atışmalar yalnızca Jane Austen'in yazdığı Gurur ve Önyargı'da beni büyülüyor çoğu uyarlamada kulaklarımı kapamak zorunda kalıyorum. Başkası adına utanmak, kötü Jane Austen uyarlaması seyretmekten sonra en kötü hissettiren şey herhalde. Bir de sanırım yan karakterlerin hikayeleri olmadan salt baş rollerin aşkına maruz bırakılmak da sıkıcı oluyor. Sanki hayat sadece iki kişinin aşkından ibaretmiş de diğer karakterler ve izleyiciler değersizmiş gibi hissediyorum.

                                                                                                     

Bir de Caroline meselesi var ki bu filmde ona bile üzüldüm. Tamam Caroline dayanılmaz bir karakter ama kendinizi onun yerine koyunca hak veriyorsunuz. Allah aşkına ilkokulda 3 gün "çıktığı" çocuk başka sınıftan kızla koridorda bakıştı diye kendine faça atan arkadaşım vardı benim Caroline'ın önünde Bay Darcy gibi bir seçenek var kadın tabi onun için dağları delip su getirecek saçmalamayalım. Ufak bir hak verme seansından sonra Caroline'dan nefret etmeye devam edebiliriz o kadar da iyi değiliz sonuçta. Filmde Lizzy anladığım kadarıyla köpek eğitmeni gibi bi şey filmde taşıyıcı diyordu ama konuyla alakam Yetenek Sizsiniz Türkiye'de gördüğüm köpek gösterileri ile kuruluyor beni bağışlayın. Darcy'de köpek gösterilerinde jüri. İkisi bu sebeple tanışıyorlar falan. Konu o kadar beklenmedik ki bu sahnelerde de neden diye haykırmaktan kendimi alamadım özür diliyorum. Film kitaptan uyarlanmış bu sebeple filmdeki karakterlerin birbirleriyle ilişkilerinin ne olduğu bile anlaşılmıyor. Bu filme harcanan parayı bir kenarda biriktirseydiniz ev alırdınız ev! 

                                                       

Son olarak değinmek istediğim bir konu var her uyarlamada Darcy Lizzy'den tiksiniyor. Aşk ilanı da tükürür gibi oluyor. Halbuki Jane Austen Darcy'yi direkt aşık ediyor ve Darcy'nin Lizzy'yi ezmek gibi bir tavrı hiç olmuyor, Darcy'nin hakaretleri direkt sosyal çevreyi makineli tüfekle taramak şeklinde. Neden bütün uyarlamalar Mr Darcy'yi sevgisiz gösteriyor şaşırıyorum. Filmde Bay Darcy'yi oynayan oyuncu o kadar kaslıydı ki kaslarından kalbini görememiş de olabilirim gerçi. Açıkçası bir insanın ırgat değilse kas yapmasını manasız buluyorum. Burada amacım hiç bir mesleği yermek değil elbette. Sadece daha ağır dambılları kaldırabilmek için sürekli kas yapmak sizce de anlamsız değil mi? Neyse özetle izlemeyin ben sizin yerinize de zamanımı buruşturup çöpe attım.

Unutmadan: ben bu filmde olsaydım eğer Elizabeth'in tüm film boyunca asla bozulmayan maşalı saçı olurdum. 

Jane Austen ve Adab-ı Muaşeret

Merhaba!

Bu yazıyı yazmayı bilerek biraz geciktirdim sanırım. Kitabı bitirdiğim anda yazsaydım 32 sayfalık bir yazı sizi bekleyebilirdi. Ama bu yazının da kısa olacağı garantisini veremiyorum şimdiden söyleyeyim.
Her kitap yazısında buluş, alış, okuyuş öyküsünü yazıyorum geleneği bozmayayım. Haftasonu İnstagram'da gezinirken Kitapyurdu'nun bu kitabı paylaştığını gördüm. 3 sn'lik bir şokun ardından Austenzede de durur mu yapıştırdı Kitapyurdu'na kredi kartı numarasını. Kitabı alan 2. kişiyim 1. kişi bul beni! Başlangıçta bir çeviri satın aldığımı sanıyordum ama öyle olmadığını görünce daha bir heyecanlandım. Kitapta kültürümüzden parçalar görmek mükemmeldi. Yazarlar 2013'te Açık Radyo'da Gurur ve Önyargı'nın 200. yıl dönümünü kutlarken Jane Austen konuşmaya başlamışlar ben de bu blogu 2013'te açmıştım o radyo programlarını nasıl kaçırdım diye hayıflandım durdum tüm kitap boyunca iyi ki yazıya dökmüşler diyorum şimdi de. Okuma süreci boyunca yavaş oku yavaşla bak bitince boşlukta süzüleceksin dediysem de dinletemedim kendime -bir yanım da böyle  delidoludur benim-. 



                                                     


Jane Austen'e Woolf'un yaptığı eleştiriden bahsetmek istiyorum biraz. Jane Austen'i kendi dünyasına başkaldırmadığı için eleşiriyor Woolf. Kolay olan, cesurca olan dünyana başkaldırmak mı yoksa dünyanı tüm yönleriyle kabul edip kendini o düzen içinde var edebilmek mi kafam karışık bu konuda. İsyan etmek, kendi bildiğini okumak, başına buyruk davranmak kolaya kaçmak gibi geliyor bana Jane Austen içinde bulunduğu ortamı öyle bir yöntemle eleştiriyor ki eleştirdiği insanlar bunu anlamayıp eserleri seviyor nükteleri anlayanlar eserleri daha da çok seviyor. Ya da ne bileyim cesur olmak cinsellikten bahsetmek midir yoksa cinsellikten konuşmayı cesur bir hareket olarak görmek bile cinselliği tabulaştırmak değil midir? 

                                                      


Jane Austen sıkça hanım hanımcık olduğu için de eleştiriliyor hem de bu kişilerin içinde kadınlar da var. Erkek gibi olmak ve bir kadını kadınsı olduğu için suçlamak nasıl bir düşünce aklım hafsalam almıyor. Şimdi diyeceksiniz ki o kadınsı dediğin şeyler toplumun kadına dayattığı erkeklerin kadınlardan beklediği şeyler. Filmlerde dizilerde erkek gibi davranan, giyinen, konuşan kadınların yüceltildiğini görünce içim sızlıyor. Hanım hanımcık olmak neden bu kadar korkutucu? Nesi bu kadar rahatsız edici? Jane Austen hanım hanımcık biri miydi onu bilmiyorum kendisiyle böyle bir yargıda bulunacak kadar sohbet etmişliğimiz yok zira ama hanım hanımcık olma özgürlüğünün bizzat kadınlar tarafından kadınların elinden alınıyor oluşu beni üzüyor.
Şu cesaret konusuna geri dönmek istiyorum sınıf ayrımının bu kadar keskin olduğu bir dünyada Darcy'yi Lizzy'ye aşık etmek cesaret değil midir? Yahu 21. yy'da eşler arası maaş farkı birkaç bini geçince bile tüm akrabalar cıkcıklamaya başlıyor. Duygulardan bahsedebilmek başlı başına cesarettir bence.
Hasılı kadınların erkeklerle eşit olduğunu anlatma savaşında doğasını yadsıması çok canımı sıkıyor.
Kitapta yazan ve dikkatimi çeken diğer bir noktaysa Austen'in anne figürünü yansıtma biçimiydi. Ama çok çocuklu ailelerdeki "anne"yi de düşünmek lazım. Bazen bir insan 12 çocuğa nasıl bakabilir diye anneanneme sorduğumda "kardeşler birbirini büyütür ne olacak" derdi. Austen romanlarındaki kardeş dayanışması da ondan sebep olabilir diye düşünüyorum bilemiyorum pozitifliğim mi çok üstümde acaba. Jane Austen'in çocukluğunda acı çekmesi fikrinden de kaçıyor olabilirim.
Duygu ve Duyarlılık romanında Marianne'in tutkuyla aşık olduğu kişiyle kavuşamamasının Selvi Boylum Al Yazmalım'daki "Sevgi emektir." 'e bağlanmasına bayıldım. 
Kitapta Austen'in mektuplarına sıkça yer veriliyor bildiğim kadarıyla mektupların Türkçe çevirisi yok ve bu benim canımı hayli sıkıyor.. Austen bir mektubunda bekarlığın hor görülme sebebinin yoksullukla ilişkilendirilmesi olduğunu söylüyormuş şimdinin evlemeyip dünyayı dolaşan kadınlarını düşününce zenginlik de bekarlığı tolore ettirmiyor günümüzde Jane'ciğim diyesim geliyor.
"Kendine Ait Bir Oda'sı bile olmayan Austen'in yazma eylemi ile kendine ait bir alan yaratması" ne harika bir düşüncedir önünde saygıyla eğiliyorum reverans yapıyor da olabilirim gerçi.
Neyse daha devam edersem tüm kitabı yazacağım iyisi mi siz alın okuyun ben başka bir meseleye daha değineceğim çünkü.

                                                               

Kitabı mest olur bir şekilde okurken içinde Austenzede geçen bir cümle görünce 1.5 sn kadar kendine Austenzede diyen bir başkası mı varmış diye düşündüm bahsedilen şahsın ben olduğumu anlayınca da cool bir şekilde koltuğuma yerleştim bir şey olmadı demeyi ben de isterdim elbette. "Hayatımda ilk defa mutluluğu bu kadar yoğun hissettiğim için ne yapacağımı şaşırdım" demek tam olarak halimi tanımlar herhalde. Bir iki balkonu açıp bağırma girişimi oldu tabi şindi birbirimizi kandırmayalım. 
Hani kitap/film/dizi yazılarında ben bu kitapta olsaydım...lı cümlelerim var ya ben bu kitapta 87. sayfadayım arkadaşlar. Teşekkürler, sevgiler...

Not   : Bana kitaplarında yer verdikleri için Özgür Çiçek ve Irmak Ertuna Howison'a sonsuz sevgiler.
Not 2: İsterseniz kitapta birkaç cümlesi geçen yazımın tamamını şuradan okuyabilirsiniz. 
Not 3: Gerçek kimliğimi bilen az kişi olduğu için kimseyle paylaşamadım mutluluğumu, herhangi bir yazının herhangi bir yerinde bir gece ansızın bu olaya yer verebilirim sıkılmaca, sinirlenmece yok!

5 Nisan 2017 Çarşamba

STAJ İNSANLARI

Merhaba!

Size biraz staj hayatımdan bahsetmek istiyorum. Ben mi zorluyorum yoksa gerçekten staj yerimdeki insanlar adeta birer Gurur ve Önyargı karakteri mi siz karar verin.

Müdür ya da Lady Catherine De Bourgh

Sevgili Lady Catherine'in replikası Müdire Hanım Hazretleri kendisine Müdürüm denilmesinden hoşlanıyor. 42 yaşında. Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu var ve bununla gurur duyuyor. Odaya girdiğinde herkesten ayağa kalkmalarını bekliyor bu konuda hassas. Karşısındakine asla saygı duymuyor ama sonsuz saygı bekliyor. Egolu ve öfkeli. Kendisinin mezun olduğu bölüm yaptığı meslekle taban tabana zıt ama bu işi çok iyi bildiğini iddia ediyor. Piyano çalmayı bilmeyen ama çalabilse bu işin en iyisi olacağını iddia eden Lady Catherine değil de ne yahu vallahi ben uydurmuyorum. 

Personel Memuru ya da Mr. Collins

Personel memuru 31 yaşında Lady Catherine/MÜDÜRÜM'den sürekli azar işitiyor ama bu durum onu asla üzmüyor. Genelde yaptığı işlerin büyük bir kısmını yanlış yapıyor ve tekrar yapmak zorunda kalıyor. Pek az sinirlenen yazının ilerleyen kısımlarında yazacağım Mr. Bennet'ı bile çileden çıkarmayı başardı Lady Catherine/MÜDÜRÜM'ün evinin pencere sayısını övmüyor pek tabi ama ofiste ona Müdürüm diyen yegane kişi de kendisi :D

Müdür Yardımcısı ya da Mrs. Bennet

Kendisi aynı Austen dönemindeki gibi Lady Catherine/MÜDÜRÜM'ün sosyal olarak alt sınıfında. 25 yaşında ama arada onu personelleri neden evlenmiyorsun, neden kilo vermiyorsun, neden güzel giyinmiyorsun diye darlarken buluyorum. Kurumda olduğu zaman kesinlikle haberimiz oluyor çünkü kocaman kurumda sesini dört bir yana yayabiliyor. Elinde telefon olmasına rağmen teknolojik yenilikleri sevmediğinden olacak birini çağıracağı zaman bağırmayı tercih ediyor. Dumanla haberleşmeyi tercih etmediği için şükran duyuyoruz tabi. Yaptığı işin okulunu okuduğu için ve bana da iş bulma konusunda yol gösterdiği için o tam bir Mrs. Bennet.

2. Müdür Yardımcısı ya da Mr. Bennet

Mrs. Bennet'la duygusal olarak bir bağları olmasa da ikisi de meslektaş. Kendisi doktora yapıyor ve genelde odasında takılıyor. 1. müdür yardımcısının bağırmalarına katlanabildiği için sanırım o tam bir Mr. Bennet ve Mrs. Bennet'ın zavallı siniri onu bir an olsun yalnız bırakmıyor. Staja başladığım bir buçuk ayda bir kere Personel Memuru/Mr. Collins onu sinirlendirebildi.

1. Memur ya da Caroline

Kendisi 28 yaşında iyi bir eğitim almış fakat mesleği yaptığı işle uyuşmuyor. Ona Caroline diyorum çünkü yüksek eğitim/yüksek sosyal sınıf, eğitimini almadığı işi yapması/Mr. Darcy'yi elde etmeye çalışması sizce de tıpkısı değil mi. Tamam bana koluna girip ofis içinde yürüyüş yapmayı teklif etmiyor şimdi Sezar'ın hakkı Sezar'a ama yardımcı oluyorum maskesi altında ALES, YDS, KPSS puanıyla diğerlerini küçümseyerek bu mesleği en çok hak ettiğini iddia ediyor yılaağn.

2. Memur ya da Mrs. Louisa Hurts

2. memur yeni boşanmış ve sürekli içine içine konuşan ve herkesten nefret eden (Başta Lady Catherie/MÜDÜRÜM) birisi. 1. memur/Caroline ile iyi anlaşıyor diye ona Louisa diyorum onun da yaptığı iş eğitimini aldığı meslekten farklı. Bu nasıl iş yeri böyle diyorsanız burası Sörvayvııaağr!

5 stajyer ya da Bennet Kardeşler

Elbette bu hikayenin Bennet Kardeşleri de var. Stajyerleri Bennet Kızlarına benzetmemin sebebi sanrıım 5 kız olmamız(!) Latife yapıyorum yazıyı bırakıp kaçmayacaksınız değil mi? Stajyerleden 2'si evli (belirtmem gerekirse yaşıtız ne var yani ne ne) bu sebeple biri Lydia diğeri de Jane. 
Jane dediğim aramızdaki en mutlu stajyer diğerleri hayattan bezmişken kitap okuyor, izlediği filmlerden bahsediyor, çocukluktan beri platonik aşık olduğu adamla evli vs vs. 
Lydia güleç bir kız ve eğitim almasına rağmen meslekten bir haber tam Lydia'lık değil mi evlilik dışındaki şeylere vakit ayırmıyor ne de olsa evli kadınların mektup yazmaya bile vakitlerinin olmadığını Lydia'dan öğrendik! 
Sadece pazartesileri gelen ve en nefret ettiğim stajyere içimden Mary diyorum. Bir sürü sertifikası olsun istiyor ama ilgi alanı yok, boş zamanlarında internetten kitap araştırıyor ve kesinlikle almıyor. Diğer stajyer tam bir Kitty kötü durumlarda bile gülmeyi başarabiliyor.
Eee şimdi sen de Lizzy mi oldun başımıza demeyin çünkü hemen belirteyim bu hikayenin bir Lizzy'si yok malesef olsaydı ne güzel sohbet ederdik.

Evrak Kayıt Elemanı ya da Wickham

Wickham diyorum çünkü kendini çok beğeniyor (kendini Burak Özçivite benzetiyor diyeyim siz anlayın), konuşurken argo kelimeler kullanıyor ve sevgilisiyle ortak instagram hesapları varken stajyerlerden birine dm atmış kıs kıs kıs size ufaktan staj dedikodusu bile veriyorum dev hizmet. Ama şimdi eğri oturalım doğru konuşalım memur bey Wickham değil de ne allasen.

Sağlık Servisi ya da Lucas'lar

Sağlık Servisi tam bir Lucas Lodge dedikodu ağının önemli bir unsuru. Bizim ofise gelip tatlı tatlı sohbetini yapıp geri işine dönen çalışan kesinlikle bir Charlotte. Sağlık Servisi'nin tek erkek çalışanı diğer çalışanlara gelecek atamalarda açılan kadroları haber falan veriyor. Darcy'lerin geleceğini haber veren Sör William Lucas sana da selam olsun! Sonuçta ha kadro ha Darcy ikisinde de ölene kadar geçim garantisi vaad ediyor!

Subaylağr ya da Teknik Servis

Teknik Servis odasına subaylağr diyorum çünkü oda erkekten geçilmiyor tam bir ordu kıvamında.

Teknisyen ya da Bingley

Teknisyenlerden biri tam bir Bingley. Sürekli neşeli, konuşkan bir tip. Zannediyorum dışarda olmayı kitap okumaya da tercih ederdi. Ve anlayamadığım bir şekilde 2 buçuktan 97'ye kuruluştaki herkes tarafından seviliyor oklar Bingley'i gösteriyor el mahkum :D

Ve Mr. Darcy

Yahu geç bunları Bay Darcy yok mu ondan haber ver diyorsanız haklısınız. Ama kanlı canlı bir Darcy bekliyorsanız hayal kırıklığına kendinizi hazırlayabilirsiniz. Bu hikayenin Bay Darcy'si eğitimini almakta olduğum meslek bence. Lady Catherine/MÜDÜRÜM  bu mesleğe sahip insanları kuruluşta çalıştırmıyor (Bay Darcy'ye bir tek kendi kızını layık gördüğünden olacak) Mrs. Bennet/1. Müdür Yard. bu mesleğe sahip olabilmemiz için bize yol gösteriyor (adeta Jane'i Netherfield'daki yemeğe yağmur başlayacakken atla gönderen bir Mrs. Bennet :D) Caroline bu mesleği yapabileceğini iddia ediyor ama başka bir bölüm okumuş (Mesleğe/Darcy'ye aşık değil derdi safi para). Yani anlayacağınız kuruluşta geçimini sağlamak için bu mesleği isteyen çok insan var bir de biz varız işte bu mesleğe bir miktar aşık olanlar. 

Ne edebiyat yaptım ama! Kendimi karakterlerin gerçeği öğrenmesini sürekli engelleyen her defasında ters köşe yaptığını sanan dizisini bir sezon daha uzatmaya çalışan Türk dizi senaristi gibi hissediyorum. E hoşça kalın o vakit.


E peki sen bu hikayede kimsin diye sorarsanız -sormasanız da zaten söyleyecektim- ben bu hikayenin gözlemci bakış açısıyım göz yaşları ve kapanış.

2 Nisan 2017 Pazar

Gözde Bekar (Eligible)

Merhaba!

Geçen temmuz ayında Austen Projesi isimli bir yazı yazmıştım. Yazıyı yazdığımdan beri avını ürkütmeden takip eden bir aslan gibi internette kitabın Türkçe çevirisinin izini sürüyordum. Tam YDS çalışmaktan bezmiş ve biraz da mola vereyim canım hem kafam dağılır ne olmuş 10 dk önce bir saat ara vermişsem demişken şu Gurur ve Önyargı uyarlamasından bir haber var mı diye kitabı arattım. Kitapyurdu'ndan Gözde Bekar ismiyle bana çakmak çakmak bakmasın mı Austenzede de durur mu yapıştırdı kredi kartı numarasını ve yavruya rafında bir yer açtı.

                                               

Fekat o da ne! Sayfalar ilerledikçe Austenzede'nin yüzü düşüyordu, Elizabeth ne gıcıktı öyle aman Austenzede'ye uzak Curtis Sittenfeld'e yakın olsundu. Bu nebçim uyarlamaydı! Bıkmıştı Austenzede böyle uyarlayacaksanız yazmayın yeter diyordu, bu son olsundu. 
Biz bu kızı böyle bilmezdik bu ne saçmalıyor diyorsanız hoş görün. Beni bu çirkin uyarlamalar mahvetti! 
Kısa kes okuyalım mı okumayalım mı ondan haber ver diyorsanız ben okumasanız da bir şey kaybetmezsiniz diyorum.

                                                 

Yazar sanki 21. yy'da olan popüler kültür öğelerini madde madde yazmış sonra da karakterlerin kişiliğine hiç bakmadan serpme kahvaltı gibi kitaba dağıtırvermiş gibi hissettim. Kitabı sevmememin birinci sebebi Elizabeth'in gıcıklığı oldu Bay Bennet bile Lizzy'yi sevmiyor gibiydi. Wickham olayı sadece Darcy ve Lizzy ile bağlantılıydı Lydia ve Georgiana ayağına hiç değinmemiş yazar. Mary'nin uyarlaması okuduğum en korkunç uyarlamaydı. Gurur ve Önyargı hiç cinsellik barındırmıyor diye 21. yy uyarlamasında cinselliğin sürekli gözümüze sokulması beni rahatsız etti açıkçası. Ne yani içinde bulunduğumuz yy'da sorunlar sadece cinsellikten mi ibaret? Sanırım beni en çok iten şey kitabın üslubunun kabalığıydı. Jane Austen'in zarafetine ve keskin zekasına alışınca beğeni eşiği de yükseliyor haliyle. Bay Darcy'nin aşk ilanından bahsetmek bile istemiyorum. İçinde çirkin ve dedikoducu kelimeleri bile geçiyordu. Belki 23. yy'da bu uyarlamayı okuyan biri eski dönemler ne güzelmiş bi de bizim yaşadığımız döneme bak diyebilir ama ben katlanamadım. 
Yine kitap özeti şeyapacakken sadece yorumlardan oluşan bir yazı oldu siz spoiler vermeden kitap özetlerini nasıl yazıyorsunuz ya hep karışıyo bende.

Beğendiği satırların altını çizerek okuma yapan biri olarak bu kitapta altı çizilesi bir diyalog bulabildim hemen takdim ediyorum, günlük hayatta da kullanacağımı bildiriyor hayırlı günler diliyorum, sağ olun sağ olun...

-Bay Bennet'la hiç tanışmamış olmasına rağmen "Fred!" dedi hemşire "Bugün nasılsın?"
"Bernard!" dedi "Adab-ı muaşeret kurallarının ölümü ve laubaliliğin doğuşu için yas tutuyoruz. Sen nasılsın?"

Colin Firth Gerçek Bay Darcy'ye Benziyor mu?

Merhabalar!

                                       



Bu konu üzerine yaklaşık bir aydır bir şeyler yazmak istiyordum ama bahaneler bahaneleri kovaladı derken bir ay geçti. Geçen ay internette Bay Darcy ile ilgili bir haber dolaşıyordu ben de durur muyum tüm cahilliğim ve safi duyguyla yorumumu yapayım dedim. 

                                                         

Habere göre Queen Mary University of Londan'dan bir grup akademisyen Jane Austen'in Gurur ve Önyargı'yı yazdığı dönemdeki insanların yakışıklılık anlayışlarındaki özellikleri birleştirerek bir Bay Darcy portresi ortaya çıkarmışlar ve bu portre Bay Darcy ile özdeşleşen Colin Firth'e pek benzemiyormuş. Portredeki Bay Darcy peruklu, sivri çeneli ve pudralıymış. Haberi okuduktan sonra bir saniye düşünüp -çağımızın hastalığı- bilgi sahibi olmadan yorum yapma cüretini kendimde gördüm.

                                         

Hatırladığım kadarıyla Jane Austen Gurur ve Önyargı'da Bay Darcy'nin dış görünüşüyle iligli ayrıntılı bir betimleme yapmıyor. Bu o zamanın bir sanat anlayışı mı bilmiyorum ama bence eserin günümüzde bile hala çok okunmasında etkisi büyük. Jane Austen'in Bay Darcy'yi istediğimiz gibi hayal edebilme konforunu bize tanıması mükemmel. Twitter'da Austenzede hesabını ilk açtığımda "Herkesin Bay Darcy'si kendine!" diye bir tweet atmıştım sanırım buraya da cuk oturdu :D Her dönemin yakışıklılık anlayışı farklı yakın zamanda çekilen filmlerdeki jönler bile yeni neslin beğenisine hitap etmiyor. Colin Firth Bay Darcy'ye iyi ki de benzemiyor bence. 1995 yapımı mini dizide peruklu, pudralı bir Bay Darcy görseydik karakter aklımızda bu kadar iz bırakır mıydı bilemiyorum. 

                                                   


Hem zaten ilk görüşte birbirlerinden nefret eden karakterlerimiz birbirlerinin kişiliğini tanıyınca aşık olmadılar mı o zaman dış görünüşlerinin de bir önemi yok bence. Kitapta vurgulanan 'bir insanı iyice tanımadan karakteri hakkında hüküm vermenin yanlış olduğu' 21. yy'da da hoş karşılanmıyor. Akademisyenler buna da bir şey demezler herhalde. 

                                            

Haberin tamamını okumak isteyenler buraya tıklayarak habere ulaşabilirler. 

                                                                                                                                            Hoşça kalın..