25 Ekim 2019 Cuma

Ruh Adam- Atsız

İnsan düşünebilen ve düşünebilmeyi engelleyemeyen bir varlıktır. Bir şeyin varlığını ortadan kaldırma gücünden yoksunsanız ona sahip olmak bir meziyet olmasa gerek. O sebeple çoğu zaman düşüncelerimle gurur duymam. 

Yahu bu kız ne diyor diyorsanız Jane Austen'le çevrili Mr. Darcy'den bulutlarla örtülü blogumda bir Atsız kitabı inceleme cürretimi mazur göstermeye çalışıyorum. Tabii ki bu blog gayriciddi olduğu için bu yazıda da ciddiyetten bir hayli uzak olacağız. Muhtemelen kurduğum her cümleden sonra içimden 'ben Atsız mı yorumluyorum ya' diyerek kendime yabancılaşacağım ama olsun. 

Eğer klişe esprileri ısrarla yapmaktan imtina etmeyen biri olsam kitabın fotoğrafını İnstagram'da paylaşınca bir sürü kişiden görüşlerini merak ediyorum mesajı aldım aslında 3 kişi meheh falan derdim ama Allah'tan değilim.

(Burada ceviz bir masa üstünde Ruh Adam kitabıyla yanında şekersiz bir Türk Kahvesi hayal etmenizi rica edeceğim.)

Ruh Adam benim Atsız'la ilk tanışmam değil. Atsız okumaya Bozkurtlar'la başlamıştım. Ve o zaman beni en çok etkileyen şey yazarın akıcı dili olmuştu. İlgimi çok da çekmeyen bir konu olmasına rağmen birkaç günde okumuştum kitabı. Ruh Adam da manevi yükü ağır bir kitap olmasına rağmen duru Türkçesi sayesinde elinizden bırakamayacağınız bir esere dönüşüyor. 

Selim Pusat'a gelecek olursak; inandığı şey ne olursa olsun onu savunmaktan çekinmeyen ve ona karşı herhangi bir görüşü savuşturmakta bir saniye bile gecikmeyen her insana olunacağı gibi ona da hayran olmamak elde değil. Ve o insanın şerefini gözünü kırpmadan öldürüp kendi kendini zihnindeki mahkemede yargıladığını görmek karakterin alelade olarak tanımlanamayacağının kanıtı niteliğinde. Ama 153. sayfada Selim Pusat gibi birinin bile kendinden yorulabileceğini okumak hoşuma gitmedi desem yalan olur. Evet hayran oldum ama Selim Pusat'ın her cümlesini okurken gerilmekten bin parçaya bölünmekten kendimi alamadım. 

Ben kitabı okumadan önce bir arkadaşım Anadolu coğrafyasında yaşayan ve Ruh Adam'ı okuyan çoğu erkek tarafından Ayşe Pusat'ın ideal kadın olarak görüldüğünden bahsetmişti. Bu konudaki duygularımı en kısa biçimde nasıl açıklayabilirim diye düşünüyordum da Derbyshire'ın sefil yarısının sahibini bulma ihtimali bile Ayşe Pusat'ın bulunma ihtimalinden yüksek göründü gözüme. Ayşe Pusat'ı okurken kendi edebiyat öğretmenlerim film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Sınıf arkadaşlarıma asılan edebiyat öğretmenim, derste dondurma yiyen edebiyat öğretmenim, bir an evvel dersten çıkabilmek için çantası omzunda ders anlatan edebiyat öğretmenim, derste lingo lingo şişeler'i söyleyen edebiyat öğretmenim ve kapanış. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim taş olsa çatlardı be Ayşe Pusat. Neyse boş verelim gönlü rahat olanlar ah u zar ile dolan bir gönlü ne anlar!

Ama az biraz çocuk psikolojisi eğitimi almış biri olarak bu hikayede en çok Tosun'a üzüldüğümü en çok onu düşündüğümü söyleyebilirim. 

Herkes gibi ben de Selim Pusat'ın mahkemesini okurken kanı donanlardanım. Bu yazı gayriciddi olduğu için bu sahifelerin üzerinde durmuyor ve yeni sekmede düşünmeye devam etmeye kendimi davet ediyorum.

Kitabı okurken toplamda altını çizmediğim 8 satırın kaldığını tahmin edersiniz ama buraya hiçbirini yazmayacağım çünkü ben de artık başkasının altını çizdiği satırları okumayı bıraktım. O satır ne anlatırsa anlatsın altını çizen ne düşünerek çizdiyse anlam ona büründüğü için altı çizilmiş alelade bir cümleyi okumak hiçbir anlam ifade etmiyor benim için. Baya havalı bir düşünce inşallah caymam.

Benden bu kadar. Daha birkaç gün zihnimde bu kitabı taşıyacağıma emin olarak sözlerime son veriyorum.

Not: Güntülü'den bahsetmediğimi fark etmemle bahsetmek istemediğimi fark etmem bir oldu.



20 Ekim 2019 Pazar

Jane Austen Kitap Kulübü #6 Lady Susan

Bir şeyi gururla söyleyebilirim ki Jane Austen Kitap Kulübü'nün Lady Susan buluşmasında -şaşırtıcı olacak belki ama- ilk 1 saat yalnızca Lady Susan konuştuk. Evet doğru. Ve bir şeyi daha gururla söyleyebilirim ki en az Bay Darcy konuştuğumuz toplantıydı. Bu demek oluyor ki diğer toplantıda telafi etmek için daha çok konuşmak zorundayız meheh.


Yazıya giriş yapma kaygısını bir sonraki yazıya kadar atlattığımıza göre direkt konuya giriyorum.

Öncelikle İngiltere'nin en şöhretli fettan kadınına dönemin sosyo-ekonomik gerçeklikleri ışığında hak vermekten geri duramadık. "Başkasının gözündeki yerinin önemine" takılıp kalmaktansa kendini sağlama alacak planlar yapmayı gurur verici buluyor Lady Susan. Bence bu durumda bize Bay Darcy'yi övüp göklere çıkarmak düşer. Ay bi dk Bay Darcy övücülüğü beni hazırlıksız yakaladı yoksa cümlenin sonunu şahane bağlayacağıma neredeyse emin gibiyim.

Kitabın mektuplar şeklinde yazılmış olması çoğunluk tarafından hoş karşılanmazken Jane Austen'le ilk kez tanışanlar birbirinden farklı renk ve desende isim/unvan karşısında şoke olduklarını dile getirdiler.

Lady Susan kitabının biraz gölgede kalmış olmasının sebebini karakterlerin geçmişlerini çok bilemememize ve dolayısıyla kitaba bağlanamamamıza yorduk.




Kitapta altını çizdiğimiz yerlerden hareketle günümüz kadın erkek ilişkilerini inceledik. Hatta üyelerimizden duygu yönetimine dair taktikler aldık. Bu arada biliyor muydunuz Elif'in DİŞ HEKİMLİĞİ OKUYAN ARKADAŞI mükemmel birisidir. (Yalnızca kulübe gelenlerin anlayacağı bir espri yaptım umarım bu gelmeyenlere iyi bir ders olmuştur.)

Duygu ve Duyarlılık'taki Fanny ve Lady Susan benzerliği üzerine konuşurken Reginald'ın fikirlerinin uçan kuştan etkilenmesine değinmeden edemedik. Bi' dur bi' şüphe et be adam!

Ve Lady Susan'ın oyunlarının Bay Darcy üzerine etkisi ne olurdu diye konuştuk. Sonuç olarak Bay Darcy'nin asla böyle oyunlara kanmayacağına ve onun fevkalade, mükemmel, harika, şahane birisi olduğuna karar verdik.


(Diğer toplantıya hazırlık.)

Bir ara veganlıktan ve coğrafyanın kader olmasından da bahsetmiş olabiliriz. Konu oralara nasıl geldi biz de çok anlamadık zaten boş verin.

Son olarak teşekkür etmek istediğim özel birisi var. Sueda'ya Adana'dan sırf kulüp için kalkıp geldiğinden dolayı çok çok teşekkür ederim. Cvme yazmamak için kendimi zor tutuyorum. Diğer üyelere de teşekkür ediyorum teşrifleriyle kulübümüzü şereflendirdikleri için. Sonuçta Beylikdüzü'nün Adana'dan uzak olduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

O zaman şey yaparız görüşürüz.
Görüşür müyüz?
Görüşelim.

Bu arada bu toplantı için kulüp üyelerine aşağıdaki stickerları yaptırdım. Siz nereye yapıştırırsınız bilmem ama ben galiba şeye yapıştıracağım alnıma.


(Siyah beyaz olanın içinde "Jane Austen Kitap Kulübü Üyesi" yazıyor.)

13 Ekim 2019 Pazar

Jane Austen Kitap Kulübü 6. Toplantı Bilgileri

Merhaba!

Jane Austen Kitap Kulübü 6. toplantı ayrıntıları netleşti.

19 Ekim Cumartesi 19.30'da GalataPerform'da Lady Susan konuşacağız. Lady Susan Jane Austen'in pek bilinin eserlerinden biri olmadığı için okuyanlar neler düşünüyor çok merak ediyorum. Jane Austen'in diğer karakterlerine hiç benzemeyen Lady Susan'ı enine boyuna tartışmak için toplantıya bekleniyorsunuz. Bu toplantıda küçük bir sürpriz de olabilir benden söylemesi.

Ben kaçırmazdım.

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Bence görüşelim.

Aklınızda kulüple ilgili herhangi bir soru olursa bana aşağıdaki hesaplardan ulaşabilirsiniz.

Twitter: austenzede
İnstagram: austenzedee