14 Şubat 2021 Pazar

Jane Austen Kitap Kulübü 13. Toplantı Bilgileri

Yok ya güzel olmaz dedim... bir araya gelemedikten sonra ne anlamı var ki dedim... virüs yakında biter zaten yine eskisi gibi toplanırız dedim... açık hava kitap kulübü yaparız n'olacak dedim... az kişiyle maskeli buluşuruz dedim ama kısıtlamalar benimle aynı fikirde değilmiş :( Pes ediyor ve ilk zoom toplantımızı duyurmak üzere bu yazıyı yazıyorum. 

Bu akşam Clubhouse'da da bir kulüp toplantısı deneme yayını da yaptık, kitap kulübü için kullanışlı bir uygulama fakat henüz uygulamaya herkes erişemediği için o seçeneği şimdilik rafa kaldırdık.



Gelelim Zoom toplantımızın ayrıntılarına. Bu toplantıda Sanditon dizisinden ve Jane Austen'in yarım kalmış romanı Watson Ailesi'nden konuşacağız. Dizi 1 sezon ve 8 bölüm bir solukta izleniyor. Kitap ise 72 sayfa. Bu karantina günlerinde buluşup Mr. Darcy öv... pardon Jane Austen eserlerinden ve bu eserlerin günümüze uyarlanış biçiminden, politik doğruculuk ışığında Regency döneminin özelliklerinin revize edilişinden ve yarım kalmış romanların okuyucuda bıraktığı etkilerden konuşmak isterseniz kitap kulübüne bekleniyorsunuz. Zoom linki için bana Instagram ya da Twitter hesabımdan ulaşabilirsiniz.

Instagram: austenzedee

Twitter: austenzede

 21 Şubat 2021 Pazar 19.30'da

Görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!

13 Şubat 2021 Cumartesi

Tartışma Sanatının İncelikleri - Schopenhauer

Bir önceki iş yerimde müdürümüz zannediyorum bu dünyaya sadece tartışma çıkartmak için gelmişti. Girdiği tartışmalar o kadar saçma konularda olurdu ki içimden değer mi ulan değer mi diye yumruklarımı sıkar dışarıdan anlıyormuş gibi kafa sallardım. Bazen bu tartışmalar o kadar uzardı ki zihnimde 2005 yapımı Aşk ve Gurur'u baştan sona oynatırdım. Müdür ise haklı çıkana kadar değil karşısındaki kişi delirip "tamam bundan sonra seninle gireceğimiz bütün tartışmalarda da haklı sensin" kıvamına gelene kadar devam ederdi. Ben hep uzaktan gözlemleyen taraf olduğum için iki kere yıpranırdım. Nadiren benimle de tartışmaya girişmeye çalışır ilk dakikadan savını kabul ettiğim için morali bozulurdu. Sonra işten çıktı da yeni çalışma arkadaşlarının sinir sistemlerine baş sağlığı dileyerek uğurladık kendisini. Velhasılıkelam yazar burada tartışmaktan zevk alan insanları asla anlayamadığını anlatmaya çalışıyor.



Hal böyleyken kendisiyle girdiği tartışmaları bile kaybeden biri olarak bu kitabı görünce mutlaka okumalıyım dedim. Çeviriden kaynaklı olduğunu düşündüğüm birtakım anlama güçlükleri yaşasam da kitabı kısa sürede okudum. Ve anladım ki cidden girdiğiniz en ufak bir tartışmayı bile kazanmanızda haklı olmanızın hiçbir payı bulunmuyor. Sadece bu işin kurallarını bilmek gerekiyor. Kitapta birçok teknikten bahsediliyor ama anladığım kadarıyla bir tartışmayı kazanmak istiyorsanız konuya değil karşınızdaki insana yönelerek onun açıklarını bulmak zorundasınız. Muhtemelen üç gün sonra hatırlamayacağım bu teknikleri öğrendiğim için yine de mutluyum. En azından artık sadece kaybetmeyeceğim neden kaybettiğimi anlamlandırabileceğim de :D

Kimler okumasın: her duruma karşı "aman tatsızlık çıkmasın" tavrında olanlar

Kimler okusun: kendisiyle girdiği tartışmaları bile kaybetmekten yorulanlar.

Bu sefer tek bir satırın altını çizmişim

- Söz denilen şeyin itibarı öylesine tükendi ki artık insanlar boşa da doluya da "benim karnım tok!" deyip boş geçiyorlar. 9

2 Şubat 2021 Salı

Simyacı - Paulo Coelho

 Merhaba!

Geçen yıl düzenli olarak okuduğum kitapların incelemelerini yazıyordum ama yıl sonuna doğru birtakım teknik aksaklıklardan (mental breakdown) ötürü bunu devam ettirememiştim. Bu sene yeniden başlama kararı aldım. Bu yıl "Sadece Jane Austen Okumuyorum" yazı dizisiyle blogumda online olmayı düşlüyor sizlerin de benimle blogumda online olmanızı temenni ediyor ve yazıya geçiş yapıyorum.



Yine geçen yıl son aylardaki teknik aksaklıklardan (mental breakdown) ötürü kitap okuma işini de biraz savsaklamıştım. Tekrardan kitap okumaya dönüşüm için yaptığım kitap seçimi yerli yerindeymiş kitabı bitirdikten sonra daha iyi anladım.

Bazı klişe cümlelerin aslında ne anlam ifade ettiğini ilk fark ettiğiniz anı hatırlıyor musunuz? Ben özellikle birkaç yıldır bazı cümlelerin kilitlerinin çıt diye açılma seslerini duyuyor gibi hissediyorum. Mesela "Hayat zordur"un kilidi 23 yaşımda açıldı bende. Bilmiyorum siz de yaşadınız mı hiç benzer bir şey. Ergenlik dönemi IMDB puanı ortalama 6 olan romantik komedi filmleri izleyerek geçen biri olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki "Yüreğinin sesini dinle"yi duymaktan tüm varlığımla tiksinmiştim artık. Cümle bende göz devirme isteğinden başka bir his uyandırmıyordu. Bu cümlenin kilit açılma sesini duymam ise 25 yaşımın başlarına tekabül ediyor. Simyacı'da da yüreğinin sesini dinlemek önemli bir yere sahip olduğu için iyi ki bu yaşa kadar beklemişim bu kitabı okumak için demekten kendimi alamadım.

Kitap özetle hayatı nasıl yaşayacağımızı bulabilmek için yüreğimizi rehber edinmemizin önemini anlatıyor. Kitap incelemelerinde yazarlar karakterleri ve olayları sadece araç olarak kullandıkları zaman bunlardan bahsetmek içimden gelmiyor. Bir durdum şu an. Kitap incelemesi yazıp kitaptan bahsetmememe alınmıyorsunuzdur inşallah bu da böyle bir tarz :D

Kitabı okurken ne için yaşıyoruz, hayatımızın kontrolü kimde, ne zaman gitmeli, ne zaman durmalıyız gibi bir sürü soruyla mücadele ettim ve etmeye de devam ediyorum. Kitap bir süre daha zihnimde misafir olacak anladığım kadarıyla. Hala kitaptan bahsetmememe ne diyorsunuz? 

Peki bu kitabı

Kimler okumasın: hayat üzerine düşünmeye üşenirim ben şimdi yormasanız mı beni acaba diyenler.

Kimler okusun: bu zorlu hayat yolculuğunda elimden bir kitap tutuversin yalnız hissetmeyeyim diyenler.

Altı çizili satırlar:

- Basit şeyler en olağanüstü şeylerdir ve yalnızca bilginler anlayabilir bunları. 31

- Belki de Tanrı çölü, insanlar hurma ağaçlarını görünce sevinsinler diye yarattı. 109

- Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Peki neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar. 157

- Umutsuzluğa teslim olma... Yoksa yüreğinle konuşmana engel olur. 163