20 Nisan 2015 Pazartesi

Konuşmak ya da konuşamamak işte bütün mesele bu!

"Ve bazen duygularımı kendime saklıyorum, çünkü onları anlatabilecek hiçbir dil bulamıyorum." diyor Jane Austen ve ben ekliyorum dünya üzerinde 7000 küsür dil bulunuyor ve bunlardan yalnızca bir tanesini bilerek tam olarak ne hissettiğimi nasıl anlatabilirim? Allahım konuşmak dünyanın en zor şeyi!! Bir şeyler okuyabilmek bir şeyleri dinleyebilmek bir şeyleri hissedebilmek, koklayabilmek, görebilmek tamam da iş konuşmaya gelince ben etrafta Harry Potter'ın görünmezlik pelerinini yana yakıla arıyorum resmen. Bazen dünyada en çok ihtiyacım olan şey  bu pelerinmiş gibi geliyor ne olurdu Harry de bana miras bıraksaydı :D İçerdeki ben baya akıllı ama dışardaki ben üzerinize afiyet pek şapşal bi' şey. Bir keresinde bana bir soru soran arkadaşımın gözüne 10 saniye boyunca baktım ve aklıma söyleyecek hiçbir şey gelmediği için gülümsemek zorunda kaldım ve soru, cevabı gülümsemek olan cinsten değildi aman canım o da tek kelimelik cevabı olan bir soru soraydı o zaman havalı bir şekilde "evet" ya da nazik bir biçimde "hayır" derdim sizi temin ederim bu konuda çok iyiyimdir :D Evet ve hayır benim uzmanlık alanım. Tamam azıcık abarttım çok az, lidıl. Cevap vermek neyse de soru sormak daha zor soru sorulması gerektiğinde ben oratadan kaybolurum o zaman görünmezlik pelerini bile kesmez direkt cisimlenmem lazım, Dumbledor cisimleme sertifika programı falan açsa ya bize ne güzel olurdu. Valla Hogwarts'da cisimlenmeyeceeğğz diye söz falan da verirdik. Jane Austen bütün sorunlarıma ışık tutabilecek sözleri söylemeyi nereden öğrendi yaşasaydı psikolog ücreti bile isteyebilirdi benden büyük ihtimalle. Gerçek dünyaya dönecek olursak görünmezlik pelerini ve cisimlenme gibi bir ihtimalim olmadığına göre olayların genel seyri şöyledir bir şey söylerim akabinde pişman olurum ve evet pişman olmak da benim uzmanlık alanlarımdan birisidir. Düşündüm de ne çok uzmanlık alanım varmış en iyisi onlara odaklanayım ben bu hayat böyle geçmeyecek gibi haydi Allah rahatlık versin.

Nev- Kıyısız Deniz

Merhaba!

Siz de "en sevdiğin renk nedir? Ne tür müziği daha çok seversin? En sevdiğin şarkıcı kimdir?" gibi sorular karşısında gerilip ne diyeceğinizi bilemiyor musunuz? O zaman hep beraber bir ara toplanıp bu soruların hiçbirine cevap bulamayalım. Aşırı kararsız bir insan olarak bu soruların pek çoğuna verecek havalı bir cevabım yok biri hariç... En sevdiğin şarkıcı sorusuna her zaman cevabım Nev'dir. Şimdi yeni çıkan şarkıların derinlikli olmayışından tekno müziklerin duygudan yoksunluğundan bahsetmeyeceğim çünkü bana göre her şarkının bir ruh hali ve zamanı vardır. O zaman bir tarzı dinleyeceğiz diye kendimizi kısıtlamak niye? 
Nev'i ilk olarak Sukut-u Hayal şarkısı ile kendimce fark ettim, Bir Nev'i Alaturka albümü ile hayran oldum ona.


Hemen belirteyim en sevdiğin şarkısı nedir diye sorarsanız ona da verecek bir cevabım yok :D Yakın zamanda Kıyısız Deniz albümünü çıkardı Nev, ilk olarak Gölgeler Mabedi şarkısını kelimesi kelimesine ezberleyinceye kadar dinledim sonradan İkilem şarkısını takıntı haline getirdim ve şu sıralar Anla İşte'ye takmış durumdayım. Baştan uyarayım eğer çok mutluysanız bu şarkıyı dinlemeyin, seviyor ve seviliyorsanız, etrafınız dostlarla arkadaşlarla doluysa, kötü geçen sınavınızdan iyi bir not almışsanız, kafanıza takılan sorun çözüme ulaşmışsa, perşembe zannederken aslında cumaysa bu şarkıyı dinlemeyin. Mutluluğun şarkısı değil bu şarkı. Sanki mutluyken dinlenirse cümleler anlamını yitirecekmiş gibi. Gece başınızı yastığınıza koyduğunuz anda dinlemelisiniz, düşünceler zihninize hücum ettiğinde, tüm mutsuzluklar yüreğinize çöreklendiğinde dinlemelisiniz öteki türlü olmaz anlayın işte :D


Nev'in en sevdiğim yanı bir şarkısını tekrar tekrar dinlesem bile arada gözden kaçırdığım harika cümlelere rastlayabilmek. Aslında çok iyi bildiğini sandığın bir şehrin sokaklarında dolaşmak gibi içinde kaybolduğunda şehir sırlarını bir bir döküyor önüne. Hani derler ya bir kitabı her yaşta farklı okursun diye işte bu şarkılar tam da öyle. Nev şarkılarını en sevdiğim sanatçı olmasına rağmen onunla hiç tanışmak istemiyorum onun hayatının ayrıntılarını öğrenmek istemiyorum bu bir matematik problemini çözmeye çalışırken cevabı sınıftaki en gıcık arkadaşının söylemesi gibi.             -Matematik problemlerini de hiç sevmem zaten bu ayrı bir hikaye gerçi :D- Şarkılarda onun kişiliğinden izler aramak iki kat zevk veriyor. Şarkıların nasıl biri tarafından yazıldığını öğrenirsem tüm büyü bozulacak gibi hissediyorum iyisi mi böyle kalsın hiç dokunmayalım.   Lafı uzattım eğer yeni tatlar arıyorsanız bir kulak verin derim ben haydi hoşça kalın.

16 Nisan 2015 Perşembe

Bay Darcy Meselesi.

Merhaba!
   Bu yazıyı aslında çok önce yazmayı planlıyordum ama elim bir türlü varmadı ve artık zamanı geldi işte başlıyorum.

Twitterımı okuyanlar bilir Bay Darcy tweetlerimin %90'ının baş rolüdür. Peki kimdir bu Bay Darcy kimlerdendir? Bay Darcy'yle tanışmamız Aşk ve Gurur filmini ilk izlediğim gün gerçekleşti. Ve evet benimkisi ilk izleyişte aşktı... :D Ardından Gurur ve Önyargı romanını okudum, kitapta Bay Darcy'nin düşünceleri de yer alıyordu cümleler beni adeta büyüledi ve evet benimkisi ilk okuyuşta aşktı işte. Sonrası malumunuz Bay Darcy benim için Alex'ti artık ya da hayır hayır Alex bile bi Bay Darcy değildi! Normalde duygusuz bir insanımdır ve kolay kolay birilerine hayran olmam ama Bay Darcy'nin soğuk duruşu, asaleti, duygularını ifade ediş biçimi, nezaketi ve Lizzy'yi sevme biçimi beni  etkiledi.


Siz de öyle misiniz bilmem ama çok ciddi insanların ya da çok sinirli insanların aşık olduklarında aldıkları hafif aptal hal beni romanlarda çok etkiler. 
Kitaplarda hep okurdum birine aşık olduğunuzda sizin sevdiğiniz kişilik özelliklerinin onda da var olduğuna kendinizi inandırıp daha çok aşık olurmuşsunuz, işte Bay Darcy'yle tam olarak yaşadığım şey bu. Temelde Jane Austen'in yazdığı birkaç özellik ve benim sevdiğim özellikler aşık olduğum Bay Darcy'yi oluşturuyor. 
Bu kadar Bay Darcy diyorsun diyorsun da sen de bir Lizzy misin dediğinizi duyar gibiyim. Cevap veriyorum koca bi hayır! Bu sorunun cevabını bulmam çok zor olmadı tahmin edersiniz. 
Günümüz teknoloji çağı haliyle yağmur altında evlilik teklifi olsun, yürüyüş yolunun ezberlenmesi olsun, duygularını konuşarak ifade edebilmek olsun, yeri geldiğinde mektup yazabilmek olsun bunlar ancak hayal edebileceğimiz şeyler. Jane Austen okuduktan sonra da facebookta tanışıp konuşmak dm'den yürüyen erkekler whatsapp'dan çıkma teklifleri falan sakil geliyor. Ama yapacak bir şey yok o Darcy buraya gelecek! Bunlar işin şakası esasen, bir tür kendimle eğlenme biçimim. Güne ayak uydurmak mutlu olabilmek için elimizden gelen yegane şey. Aman Bay Darcy de olmayıversin canım bize Jane Austen satırları yeter. 


Hoşça kalın, uzun bir aradan sonra içinde bolca Bay Darcy geçen bir yazı beni biraz idare eder diye düşünüyorum. Neyse neyse fazla da şey yapmamak lazım Bay Darcy de uydurma sözcüklerden giydirme bir insan sonuçta :D