31 Aralık 2018 Pazartesi

2018 Nasıl Geçti?

Benim neyim eksik dedim ve ben de bir 2018 nasıl geçti yazısı yazmaya karar verdim. Hayatım eksikmiş! Bunu öğrendiğim iyi oldu ama yine de izlediğim filmlerden okuduğum kitaplardan bahsetmek istedim. Ajandamı aldım önüme başlıyorum.


Öncelikle 2018 benim için çöp bir yıldı. Bunu ben tercih ettim çünkü KPSS'ye kendimi adamak istiyordum. Eline ne geçti derseniz.. demeyin çünkü kırılırım :D

Yıla yeni kararlarla başladım Barış Özcan'ın zinciri kırma videosundan ilham alarak her gün 100 soru hedefi koydum kendime ve bunu sınava kadar hiç aksatmadım. Kendimi tebrik ediyor gözlerimden öpüyorum.

Defalarca iş başvurusu yaptım ama bununla ilgili ayrıca bir yazı yazacağımdan göz yaşlarımı şimdilik içime akıtıyorum.

2018'de yüksek lisansa başladım. Bu çok farklı bir deneyimdi. Bu zamana kadar herkes yüksek yaptım diye geçiştiriyordu ama kimse bu kadar zor olduğunu söylememişti! Beni bir miktar yıprattı bu kararım. Hayatımda ilk defa stresten kilo verdim. Ama bu sene yazdığım 2 makale bilimsel dergilerde yayınlandı yey! Roman yazarı olmak isterken hayat beni nerelere sürükledi, üzücü.

2018'de 2. defa teyze oldum. 

KPSS'ye 2. defa girdim. Dünyanın en kötü psikolojisi! Allah bir daha bu Austenzede'ye KPSS çalıştırtmasın :( 

Mösyö Taha'nın Büyücü Kitap Kulübünün son toplantısına katıldım. Çok iyiydi! Mösyö Taha ile ilgili ayrı bir yazı yazacağım en kısa zamanda.

2018'de gözlerimin 3'e 3.25 derece miyop olduğunu öğrendim ve gözlük kullanmaya başladım. Hayatı bu kadar net görmeye gerek var mıydı hiç bilmiyorum.

Hayatımdaki gelişmeler bu kadar. Aşağıdaki yaşam belirtileriyse sınav sonrası günlerde yaptıklarım yanlış anlaşılmasın :D

İzlediğim Filmler

Coco 10/10
Mamma Mia 6/10
Edebiyat ve Patates Turtası Derneği 9/10
Roman Holiday 8/10
Sevdiğim Tüm Erkeklere 5/5
Aşk Rehberi 10/10
Katip 10/10
Beklenen Şarkı 10/10
Hindistan Cevizi 8/10
Sex And The City 1-2-3  2/10
Hep O Şarkı 10/10
Perfect Stranger 10/10
Söz ve Müzik 3/10
When We First Met 3/10
Aşk Tutkunu 6/10
Sierra Burgess is a Loser 7/10
Kabakçığın Hayatı 10/10
İnanılmaz Aile 2  8/10
Kaptan Fantastik 10/10
Fantastik Canavarlar Grindelwald'un Suçları 7/10
Neredesin Firuze 10/10
Ernest Olmanın Önemi 6/10
Wonder 10/10
A Star İs Born 1/10
Ahlat Ağacı 10/10
Sweet Home Alabama 3/10
Ölümlü Dünya 10/10
Bisikletli Çocuk 6/10
Kefaret 8/10
Ladybird Ladybird 8/10
Sib 7/10
Hedefim Sensin 8/10
Müslüm 9/10
Holiday Calendar 6/10
Croodlar 10/10
Kevin Hakkında Konuşmalıyız 7/10
Deadpool 2 9/10

İzlediğim Diziler

The Big Bang Theory 10/10
Young Sheldon 10/10
Six Feet Under 10/10
Sex And The City 9/10
Rediant Office 9/10
Black Mirror 10/10

Gittiğim Konserler

Mabel Matiz Bostancı Konseri (Mabel'e laf yok fakat Bostancı'ya bir daha gideceğimi sanmıyorum)
Harry Potter In Concert Sırlar Odası (Muazzamdı tek kelimeyle)
Edis Harbiye Konseri (En yakın arkadaşımla gittiğim için kötü olması söz konusu olamayacak bir konderdi)
Harry Potter In Concert Azkaban Tutsağı (3 film içinde en iyisiydi!)

Okuduğum Kitaplar

Mücella-Nazan Bekiroğlu 10/10 (Mücella beni tarumar etmişti hatta bir yazı yazmayı da düşündüm ama o sıralar yoğun olduğumdan yazamamıştım ama ahh hala kalbim acıyor.)
Yol Ayrımı -Kemal Tahir 10/10
Anlat Anneanne- İpek Ongun 10/10
Nar Ağacı-Nazan Bekiroğlu 8/10
Sapiens- Yuval Noah Harari 10/10
Kılıç Yarası Gibi-Ahmet Altan 10/10
İsyan Günlerinde Aşk-Ahmet Altan 10/10
Ferrarisini Satan Bilge- Robin Sharma 7/10
Aldatmak-Ahmet Altan 8/10
Puslu Kıtalar Atlasa (Henüz bitmedi)
Ve Jane Austen'in tüm kitaplarını bu yıl yeniden okudum. Bu sene çok kitap okuyamamamın nedeni yüksek lisans ve KPSS :( Sad but true.

Ben şimdi bunları niye yazdım dedim bi an ama siz okumazsanız ben okurum :D Ne yapalım iş başa düştü :D

Sizin yılınız nasıl geçti?
A) Sadece ölmedim
B) Geçti mi
C)  Bay Darcy'yi bulmuşum gibi
D) Dizisini çekseler izlemem
E) Yazsam roman olmaz belki hikaye 
F) Deneyim oldu

30 Aralık 2018 Pazar

Jane Austen Kitaplarının İsimleri Sorunsalı

En sevdiğim yazı çeşidiyle karşınızdayım. İstek yazı! Vallahi ikiletmiyor ilk fırsatta yazıyorum. Sizin de aklınızda bir şeyler varsa istek parçalar peçeteye lütfen!


Bugünkü konumuz Jane Austen kitaplarının mütemadiyen değişen isimleri (Sanırsın Hogwarts'ın merdivenleri). Çevirmenden çevirmene yayın evinden yayın evine bir sürü farklı isim görüyoruz ve kafamız çorba oluyor. Başlarda ben de bocalıyordum ama sanırım (hala tam emin değilim :D) artık öğrendim ve sizlerle de paylaşmak istedim.

Öncelikle şu konuda bir anlaşalım. Jane Austen'in Türkçeye çevrilen 6 romanı, 1 mektuplar şeklinde yazılmış romanı, gençlik eserlerinin toplandığı kitabı var. Bir de Jane Austen'in sözlerinin toplandığı aforizmalar kitabı mevcut onun adı da Hayata Geç Kalma (neden bu isim seçilmiş hiçbir fikrim yok). Şimdi sırayla kitapları ve farklı çevirilerini yazacağım. Eksik yahut hatalı bir şey görürseniz yorumlarda bildirmekten kendinizi alıkoymayın rica ederim.

Sense and Sensibility-1811

Duygu ve Duyarlılık
Kül ve Ateş
Akıl ve Tutku
Aşk ve Yaşam
Sağduyu ve Duyarlılık
Aşk ve Mantık
Aşk ve Duygu (Bu kitapla ilgili net bilgi yok ama sanırım Duygu ve Duyarlılık. Sayfa sayılarından bir çıkarım yaptım. Ama çevirinin vasat olduğu ile ilgili yorumlar vardı. Alacaksanız aklınızda bulunsun.)

İlk düşünülen isim: Elinor and Marianne

Benim okuduğum: Kül ve Ateş-Altın Klasikler
Önerilen: Akıl ve Tutku- YKY 



Pride and Prejudice-1813

Gurur ve Önyargı
Aşk ve Gurur
Aşk ve Tutku
Gurur ve Ön Yargı (Aslında doğru yazım ön yargı TDK'ya göre fakat ben yerleşmiş olduğu için önyargı'yı kullanıyorum. Ama böyle bir çeviriye de tesadüf ettim.)

İlk düşünülen isim: İlk İzlenimler

Benim okuduklarım: Aşk ve Gurur-Altın Klasikler ve Gurur ve Önyargı-YKY
Önerilen: Gurur ve Önyargı: YKY

Mansfield Park-1814

Mansfield Parkı
Umut Parkı

Benim okuduğum: Umut Parkı-Görsel Yayınlar

Emma-1815

Emma (Şükürler olsun sadece bu :D)

Benim okuduğum: Emma-Altın Klasikler

Persuasion-1817

İkna
İkinci Şans
Aşk; Her Şeye Rağmen
İnanç

Benim okuduğum: İkna-Turkuaz Yayınları

Northanger Abbey-1817

Northanger Manastırı
Manastırda Aşk

Benim okuduğum: Northanger Manastırı- YKY

Lady Susan-1871

Lady Susan
Aşk ve Arkadaşlık (Film adı)

Benim okuduğum: Lady Susan-Altınbilek Yayınları

Gençlik Eserleri

Gençlik Eserleri
Aşk ve Arkadaşlık (Love and Friendship)

Benim okuduklarım: Aşk ve Arkadaşlık-Alakarga Yayınları ve Gençlik Eserleri-İletişim Yayınları

Önerilen:Gençlik Eserleri-İletişim Yayınları (Aşk ve Arkadaşlık dahil tüm gençlik eserleri yer alıyor daha kapsamlı olduğu için bunu önerdim.)

Hatırlayabildiklerim bu kadar. Farklı bir isimde Jane Austen kitabı gördüyseniz lütfen yorumlarda belirtin yazıya ekleyeyim. 


29 Aralık 2018 Cumartesi

Şahin Tepesi'nin Kanalı Değişsin Sendromu

Dünyada kadın ve erkek nüfusu hep birbirine denk ilerler ama benim çevremde kadın sayısı hep daha fazlaydı. Bu kadınlar genelde vakitlerinin çoğunu evlerinde geçiren evlerinin civarından biraz uzaklaşınca kendilerini kötü hisseden ya da resmi tabiriyle ev hanımlarıydı. Geçen gün okuduğum bir makalede birinin mesleğine "ev kadın" yazdıklarına tesadüf ettim :D Muhtemelen bir yazım hatası da olmuş (ev kadını gibi bir şey yazmaya çalışmışlar muhakkak ama bu gerçeği hasır altı edelim rica ederim)  fakat tabiri toplumsal cinsiyet kalıplarından uzaklaştırmaya çalışırken ortaya çıkan acı gerçek beni üzdü. Gerçi sonrasında "okumayınca insan olunmuyor fakat ev olmak da biraz şov bence" diye tweet atmıştım ama şimdi düşünüyorum da tanıdığım çoğu kadın "ev" olmuştu artık. 

Geçenlerde sosyal medyada bir dedikodu ortaya atıldı. Kısa bir süre önce yayına başlayan Şahin Tepesi adlı dizinin final yapacağıyla ilgiliydi bu haber. Başta fan sayfaları olmak üzere dizinin etki alanına giren herkes bir şeyler söyledi. Twitter'da bir milyona yakın tweet atıldı sırf dizi yayından kaldırılmasın diye, bir milyon! Dün dizinin final sahnesi yayınlandı ve dizi -en basmakalıp tabirle- ekranlara veda etti. Diziyi ben de izliyordum daha önce de söz etmiştim deliye her gün bayram olduğu gibi işsize de her günün tatil olmasından mütevellit üç buçuk saatimi bir dizinin emrine düşünmeden amade edebiliyorum. Bu imtiyaz bende mevcut. 

Bu canhıraş mücadeleyle alay edenler de oldu hiç mi derdiniz yok diyenler de. Bence asıl bunları diyenlerin hiç derdi yok hayatı "yaşıyorlar" yaşamaya devam edebilecek gücü doğal yollardan bulabiliyorlar. Televizyon dizilerinin çekimine girenler ise derdi olup hayatı "seyretmeyi" tercih edenler, yaşama devam etme gücünü dizilerden alanlar. (İstisnaları ayrı tutuyorum tabii ki. Yazının başında da söylediğim gibi kendi çevremden gözlemlediklerim bunlar.) 



Genelde tarzı ne olursa olsun her dizinin içine biraz aşk hikayesi yama yapılıyor izleyicisi artsın diye. Belki yapımcılar para, oyuncular iş olarak görüyordur dizileri ama onların aşkı yama yapması gibi hayatına dizileri yama yapan çok insan tanıyorum. Dizideki bir karaktere kendini benzetmenin, oradaki bir karaktere davranıldığı gibi kendine davranılmasını istemenin, oradaki karakterin sevildiği gibi sevilmeyi istemenin, oradaki bir karakterin sevdiği gibi sevebilmeyi istemenin, oradaki bir karakterin mutlu olduğu gibi mutlu olmayı istemenin, oradaki bir karakterin hüznünü paylaşabilmenin, yalnız olmadığını hissetmenin büyüsüne kapılmanın nasıl hissettirdiğini bir diziyi para, iş ya da saçmalık olarak görenler anlayabilir mi bilemiyorum. 

Böyle düşünen insanlarla dalga geçmeyi onları cahillikle itham etmeyi ben yüzeysellikten başka bir şekilde tanımlayamıyorum. Şahin Tepesi dizisinin devamı için yapılan bunca şey bu sebeple beni üzdü. Sen de üzülmek için sebep arıyormuşsun diyecek olursanız çok haklısınız şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Ben şimdi biraz da eğri oturmamıza üzüleyim.

Harry Potter'ı ilk okuduğumda kendime ne yani Voldemort her şeyi bir aşk iksirinin etkisiyle dünyaya gelmesi ve sırf hiç sevgi görmediği gibi alelade bir sebepten ötürü mü yapmış dediğimi hatırlıyorum. İnsan büyüdükçe o alelade sebebin çok da alelade olmadığını anlıyor. (Alelade kelimesine çok üzülüyorum söylenişi o kadar alelade ki. Sanki o da bu duruma içerliyor öyle hissediyorum ya da deliriyorum.) Harry Potter'daki amortentia yani aşk iksiri gerçek hayatta olsa nasıl olurdu diye düşünüyorsanız romantik dizileri sevenlere bakabilirsiniz. Bence J. K. Rowling iksirin etkilerini yazarken buradan esinlenmiş. Diziyi izlediğinizde iksiri içmiş gibi oluyor aşk duygusuna benzer ama suni bir şeyler hissediyorsunuz. Dizi devam etmezse iksirin etkisi geçiyor. Unutmayın diziyi izleyeni/iksiri içeni aşıkmış gibi hissettirebilirsiniz ama bu hissin gerçek olmadığını unutmamanız gerekiyor. Bir yalanı yaşamak istemiyorsanız tabii.

Sen şimdi lafı ne demeye getiriyorsun sevgili Austenzede derseniz. Hayatın kolayken bile zor oluşu insanların bu çok kolaymış gibi görünen yaşama işinin üstesinden gelebilmek için başvurdukları görünüşte basit ama gerçekte can yakıcı olan toplumsal gerçekliklerden hareketle gözlemlediklerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Bir de... amortentia'nın etkisi bende geçiyor yazıyı elden ele Boran Kuzum'a ulaştıralım. Şaka şaka.

Blogda uzun süre ciddi kalamıyorum. Benim de hayatıma yaptığım yama bu blog sanırım. 

24 Aralık 2018 Pazartesi

Evlenmeyen Kadınlar Mutsuz Mudur?

En ufak meselelerde bile bir fikir birliğine varamayan koca koca ülkelerin hemfikir olduğu tek bir konu var. Bu kalıp yargı IMDB'den 4.5 almış alelade bir Amerikan gençlik filminde de karşımıza çıkıyor dört başı mamur sanat filmlerinde de. Evlenmemiş kadınlar mutsuzdur ve hayatı da diğerlerine zehrederler!


Şunu belirtmeliyim ki bu ülkenin kuralcı insana asla tahammülü yok. Kendini kuraldan çok kuralcı şeklinde tanımlayan biri olarak söylüyorum bunu. İş yaşamında kuralcı, titiz, işini hayatının merkezine koyan birini gördüklerinde yapıştırıyorlar evlenemediği için kafayı işle bozmuş damgasını. Nasıl hayatının merkezine eşini ve çocuklarını koyan çoğunluğa diyecek bir şeyimiz olamayacağı gibi hayatında işini önceleyen birine de tek söz söyleyemeyiz. Topluluk içinde esprili imajı çizmek adına insan harcayanlardan da hazzetmediğimi hemen belirteyim de içim soğusun. Ben şimdi bunu niye dedim neden dedim nereye varmak istiyorum. 

Yanlış hatırlamıyorsam üniversitenin 2. yahut 3. yılıydı bir derste hocalardan biri de ciddi ciddi biyolojik gerekçeler sunarak bu fikri savundu. Kendisi de 50'li yaşlara gelen bekar bir erkek olmasına rağmen yer yer kahkahalar attı. O zaman bir durup düşünmüştüm ya acaba haklı olabilir mi diye. Kolay ikna olduğumu belirtmeme gerek yok sanırım :( O zamandan beri bu konu kafamı meşgul ediyor. Zaten yazının başında da söz ettiğim gibi filmler diziler müsaade etmiyorlar unutmama. Ta ki bu yaz Sapiens kitabını okuyana kadar.

Öncelikle kitap bazı psikolojik ve sosyolojik bulgulardan bahsediyor. Bu araştırmaların hepsi de evlilerin bekarlardan daha mutlu olduğuna işaret ediyorlar. (Chicago Üniversitesi Profesörü Richard Thaler'ın Nobel Ödülü'nü aldığı insan irrasyoneldir görüşü ortada duruyorken insanı rasyonel ifadelerle tanımlamaya çalışan bu insanlar ne yapmak nereye varmak istemektedirler ben de bilmiyorum. Zaten bu da akademik bir tartışma. Burası da ciddiyetten uzak bir blog. Ben de konunun uzmanı değilim. Ne duruyorum helva yapayım.)

Ardından yazar bazı görüşlerini ifade ediyor bunları direkt alıntılayacak ve üzerine biraz öfkeleneceğim müsaadenizle. "Evli insanların bekarlardan veya boşananlardan daha mutlu olduğu doğrudur, ama evliliğin mutluluk getirdiği anlamına gelmez bu. Belki de mutluluk evliliği getiriyordur. Ya da daha doğrusu, serotonin, dopamin ve oksitosin bir evliliğin oluşmasını ve iyi gitmesini sağlıyordur. Neşeli bir biyokimya sistemiyle doğan insanlar genellikle mutlu ve hallerinden memnundurlar, dolayısıyla daha çekici partnerler olurlar ve evlenme ihtimalleri de daha yüksektir. Bu insanların evliliklerinin bitme olasılığı da daha düşüktür, çünkü depresif ve memnuniyetsiz bir eştense mutlu ve memnun bir eşle yaşamak çok daha kolaydır. Sonuç olarak, evli insanların ortalama bekarlardan daha mutlu olduğu doğrudur ama bekar ve biyokimyası gereği daha durgun olan bir genç kadın, sırf evlendiği için daha mutlu olmayabilir."

Bu ülkenin kuralcı insanlara tahammülü olmadığı gibi durgun insana da sabrı yok. Kişiliğin bu olamaz, kesin hayatında bir şeyler ters gidiyordur, sakın başına bir şey gelmiş olmasındır!

Değişimden nefret eden çoğunluk insanların hala doğ-büyü-oku-evlen-çocuk yap-çocuklarının mürüvvetini gör-öl döngüsünde yaşamasını istiyor. Artık insanın önünde o kadar seçenek var ki insanlar yaşamanın daha nev-i şahsına münhasır yollarını arıyor ve buluyorlar da.  Ömrünü hayatının aşkını bulmaya adamalı hedefler sadece bir önceki yazımda bahsettiğim filmlerde kaldı kabul edelim. (Üff nasıl size ASLA hissettirmeden kendi reklamımı yaptım ama hadi bu yazıdan sonra onu da okuyun hadi hadi)  Sözlerimden ömrünü hayatının aşkını bulmaya adamışları hor gördüğüm anlaşılmasın rica ederim. Zira ömrünü şu an için iş bulmaya adamış bir insan olarak arada keskin farklar göremiyorum ben :D

Eğer bir diyeceğiniz yoksa -yine aynı kitapta- yazarın mutlulukla ilgili bir teorisine de yer vermek isterim. Artık iki makalesi bilimsel dergilerde yayınlanmış biri olarak bu düşünceleri direkt alıntılamayacağım kısaca anlatacağım. Roman yazmak isteyen bir insanken ne ara bu noktaya geldim ben de bilmiyorum. Neyse. (Bir buçuk saniye kadar kendime acıdım ama geçti şimdi)

İnsanların mutluluk sistemlerini 1 ile 10 arasında bir ölçekte düşünürsek, bazı insanlar daha mutlu doğmuşlardır. 6 ile 10 arasından değişir mutlulukları ve zaman geçtikçe 8'e sabitlenir. Kitapta farklı örnekler kullanıyor ama ben yazının konusuna uyarlayacağım. Bu insanlar, Bay Darcy ile tanışmış ve onu Lizzy'ye kaptırmış, Bay Wickham ile evlenmiş ve onun da huysuz, aksi ve "n"alet bir insan olduğu ortaya çıkmış olsa bile yine de mutlu olacaktır. Ama bir kısım insan da vardır ki mutluluğu 3 ile 7 arasında değişir ve zamanla 5'e sabitlenmektedir. Bu insanlar Bay Darcy'nin kendine aşık olduğunu da öğrense, en sevdikleri kız kardeşleri şanslı bir evlilik de yapsa, anne babasının ve kız kardeşlerinin hayatı da kurtulsa, ömür boyu geçim sıkıntısı olmaksızın yaşamayı da garantilese 7 seviyesinden yukarıda bir mutluluk hissedemeyecektir. Bir şekilde beyni buna müsaade etmemektedir (Harari, 2012:378 şaka şaka).

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Şeytan bu yazının linkini yazının başında bahsettiğin hocana at diye fıslıyor kulağıma, inşallah dinlemem :(

Bu arada siz hangi aralıktasınız 6-10 mu 3-7 mi? Ben galiba 3-7. Ve bu konuda ne hissedeceğimi bilmiyorum ama üzüntüdür herhalde :D

Bu teori de ileriye dönük tüm umutları uçurumdan aşağı ittirmek suretiyle yok ediyor. Ben şu an bir iş bulsam dünyanın en mutlu insanı olacağımı falan sanıyorum da bunu okumak haliyle pek açmadı beni :(






16 Aralık 2018 Pazar

Romantik Komedi Filmler Dosyası

Merhaba!
Kış aylarının ve tatillerin vazgeçilmez etkinliği film izlemek üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Biliyorsunuz ki deliye her gün bayram olduğu kadar işsize de her gün tatildir. Ölmemeye çalışmak ve kitap okumak dışında seçenekleriniz arasında bir de film izlemek var. Bu kadar.. listenin sonu!

Ben genelde ruh halime göre her film türünü izlerim. Tür ırkçılığı yapmam. Gerçi korku filmleri hariç. Halet-i ruhiyem hiç korkmak istemedi bu güne kadar. Korkusuz olduğumdan değil bu arada yanlış anlamayın. Korku benim her zaman birincil duygum sanırım. Mutlu olsam da korku+mutluluk, heyecanlı olsam da korku+heyecan oluyor bende genelde. Ağmaan korkusuz olacağım da ne olacak kahraman mı olacağım! 

Bu arada sonunu düşünen kahraman olamaz basmakalıp yargısına ifrit oluyorum. Bir sorun bakalım sonunu düşünen kahraman olmak istiyor muymuş. Belki yazar olmak istiyordur, çok da iyi olur ayrıca. Sonu mantıklı biten eserlere imza atar. Ne diyorum ben yahu.

Sebeb-i ziyaretimize gelirsek, ilkokul yıllarımdan beri izlediğim ve sevdiğim bazı romantik komedi filmleri listeleyeceğim burada. Belki izlemek istedikleriniz olur içinde. Malum ara tatil de yaklaşıyor. Hem ben de bu filmleri hatırlamış olurum.

Uyarı: Filmlerin bazılarını seneler öncesinde izlemiştim. O yaştaki beğenilerimle şimdikiler arasında dağlar var. Tamam dağ olmasa da küçük tepeler vardır kesin. 

Şimdilik sadece çerezlik tabir edilen filmlerden bahsedeceğim. Şu sıralar küçük dertlerin (hayatının aşkını bulmak gibi) olduğu filmler izlemek bana iyi geliyor. Biraz da mutlu son ihtiyacım var. 

Bu filmleri şey gibi düşünün, vitamin takviyesi! Doğal yollardan hayatınızda yok, dışarıdan temin ediyorsunuz.

Çok konuştum affedin. Ben filmlerle ilgili kısa yorumlar da yapacağım. Konularına çok değinmeyeceğim tema zaten hemen hepsinde aynı. Bu filmlerin ortak özelliği IMDB'den 5.5-6 civarı puan almaları :D Olsun. Sıralamayı önemsemeyin ben aklıma gelenleri sırasız olarak yazacağım. Teşekkürler. 


1- Mesajınız Var (You've Got Mail)


Dünyanın en güzel filmi desem abartmış olur muyum acaba ya? Ama size şu kadarını söyleyebilirim en klişe tabirle sıcacık bir film. İçinde eser miktarda Jane Austen de var ki tek başına bu bile filmi iyi yapıyor. Konu kısaca birbirinden nefret eden iki kitapçının arasında geçenler. Baya kısa oldu :D

2- Tatil (The Holiday)



Yine "sıcacık" bir film daha. Film kendi hayatlarına tahammülleri kalmamış 2 kadını anlatıyor. Bu iki kadın bir uygulama sayesinde belirli bir süreliğine evlerini değiştiriyorlar ve olaylar gelişiyor.

3- Sevginin Bağladıkları (Sleepless In Seattle)-1993


1990-2010 arası tüm iyi romantik komediler çekilmiş sanırım. Bu diğer filmlere göre daha sakin ama ben bayılmıştım. Siz de bekliyorsunuz değil mi? O zaman yapıştırıyorum! Sıcacık bir film. Hayatında bazı olumsuzluklar olan bir adamın radyoculuk yapmaya başlamasıyla olaylar gelişiyor. Keşke vaktim olsa da izlesem. Şaka şaka. Yaşıtlarımda iş ben de boş vakit!

4- Büyülü Çift (Kate and Leopold)-2001


Bay Darcy'msi bir adamın kendi zamanından birden 2001'e gelmesiyle olaylar gelişiyor. Her şeyi bırakın bu film sadece Leopold(Hugh Jackman)'un zarafeti için bile izlenir.

5-Keşke 30 Olsam (13 Going On 30)-2004


Romantik komedi denince ilk akla gelen film bu sanırım. Enfes bir klasik(!) :D 13 yaşında arkadaşları tarafından küçük düşürülen bir kızın tüm kalbiyle yetişkin olmayı dilemesi ve dileğinin kabul olmasıyla başına gelenler. 

6- Bir Alışverişkoliğin İtirafları (Confessions of a Shopaholic)- 2009


İflah olmaz bir alışveriş bağımlısının borç batağına düşmesiyle başına gelenler. Eğer alışveriş yapmayı azıcık bile seviyorsanız bu filme bayılırsınız.

7- Benimle Evlenir Misin? (27 Dresses)- 2008



Hayatını nedime olmaya adamış birini düşünün. Hem de bu işi severek yapıyor. Peki ya kendi hayatı ne olacak. Çok eğlenceli, yüksek tempolu bir film.

8- Gezgin Pantolon Kardeşliği (The Sisterhood Traveling Pants)- 2005


Bu filmi abartmıyorum 3435 kere izlemişimdir. İlkokulda eve gelir gelmez hemen açar izlerdim. O zamanlar hayatın bir filmi 3435 kere izlenemeyecek kadar kısa olduğunu bilmiyorum tabii. Şimdi izlesem ne düşünürdüm acaba ama o zamanlar eriyordum :D Birbirini çok seven 4 kız arkadaş bir gün bir pantolon deniyorlar ve farklı vücut ölçülerinde olsalar da pantolon hepsine uyuyor. Ve olaylar gelişiyor. Filmin ikincisi de var ama aşırı tavsiye etmem yine de meraktan izlenir.

9- Denizden Gelen Kız (Aquamarine)- 2006


Bir gün bir fırtına kopar ve bir deniz kızı bir evin havuzunda mahsur kalır onu 2 genç kız bulur ve olaylar gelişir. Filmde biraz ergenlik sıkıntıları vs. de var. Aman ben bıkmışım ergenlikten diyorsanız geçiniz olsun çerezlik izlerim diyorsanız bakınız.

10-Bir Külkedisi Masalı (A Cinderella Story)- 2004



Adından konusu anlaşılmakla birlikte hala bu filmi izlemeyen kaldı mı bilmiyorum ama ben yazayım yine de. Chad Michael Murray'e burada hayran olduğumdan mütevellit Trendy dergisi almışlığım vardır sırf onun için :D

11- Yeşil Kart (Green Card)- 1990


Oturum almak isteyen kaba saba bir adamla bekara ev vermedikleri için bir kocaya ihtiyacı olan çevreci kadının hikayesi. Nasıl anlattım ama :D Düşük tempolu fakat SICACIK :D

12- Aşk Rehberi (My Life is Ruins)- 2009


Yaa bu filmdeki başrol kadının kişiliğini kendime benzettiğim için sevdim sanırım ama film bitince şey gibi hissediyorsunuz her şeyi yapabilmek mümkün! Bende etkisi 2 saate geçti gerçi.

13- 50 İlk Öpücük (50 First Date)- 2004



Hah bir klasik daha! Bunu izlemeyen de millete ben romantik komedi severim demesin canım (!) :D Bana göre bu filmin konusu bir adamın sevdiği kadın için yapabileceklerinin sınırını gösteriyor. Hem komik hem iç buruyor.

14-Cennet Gibi (Just Like Heaven)- 2005



Bir hikaye bitmemişse onun önünde ölüm bile duramaz. Bu da klasiklerden sayılır. Harika bir film.

15-Hayatım Yalan (Just Go With It)- 2011



Adam Sandler'ın en çok güldüğüm filmi bu sanırım. Sürekli evli olduğunu söyleyerek kadınları kandıran ve onlarla tek gecelik ilişkiler yaşayan bir adamın aşık olması ile yalanının ayağına dolanmasının hikayesi :D Tek cümleyle özet!

16-Gerçek Öpücük (Never Been Kissed)- 1999



Muhabir olan Josie'nin bir haber için öğrenci kılığında tekrardan liseye başlamasıyla başına gelenler. Tatlı bir film.

17-Tesadüf (Serendipity)- 2001



Tam yılbaşı yaklaşırken izlemelik film. Yeni yıl ruhu taşıyor. Birbiriyle ilk tanışmalarından sonra bir sonraki görüşmelerini kadere emanet eden bir çiftin hikayesi.

18-Aşk Mektupları (Letters To Juliet)- 2010



Renklerine bayıldığım bir film. Esas kızımız bir mektup buluyor ve aşkın peşine düşüyor tabii biz de onun peşine!

19-Aşk Tutkunu (Addicted To Love)- 1997



Eski sevgililerinden intikam almak için biraraya gelen bir kadın ve adamın hikayesi. Düşük tempolu fakat eğlencelik.

20-Umut Işığım (Silver Linings Playbook)- 2012



Kendilerini iyileştirmeye çalışan bir kadın ve erkeğin hikayesi. Bradley Cooper ve Jennifer Lawrence'a hafif kafadan çatlak rolü çok yakışmış :D Filmin afişini hep görüyordum ama beni hiç çekmiyordu. Her "mutlaka izlenmesi gereken filmler" listesinde karşıma çıktığı için bir şans vermem gerektiğini düşündüm ve iyi ki de vermişim diyorum. 



Bu kadar! Aslında çok fazla bu tarzda film izledim ama bunlar en beğendiklerimdi. Siz hangilerini izlediniz ya da izlemediniz? Bana önerebileceğiniz film varsa lütfen yazın. Biliyorsunuz ziyadesiyle işsizim :( Bu blogun adını ziyadesiyle işsiz falan mı yapsam napsam?









Jane Austen'den Ne Öğrendik?

Bugün Jane Austen'in doğum günü. Zat-ı şahanelerinin doğum günleri münasebetiyle ben de Jane Austen'den öğrendiğimiz şeylerle ilgili bir yazı yazmak istedim. Ben şimdi yazmaya başlıyorum. Peki siz neler öğrendiniz? Benimle paylaşın rica ederim. İşsizlikten fersudeleşmiş ruhum yorumlarınızı okumaktan mutluluk duyacaktır!



1-Toplum içinde yüksek sesle insanları yargılama sonra aşık falan olursun başına iş açılır.

2-Her kendinden emin konuşan doğruyu söyler diye bir şey yok, fevri davranma.

3-Anneler bazen yağmurda at üstünde yolculuk yap gibi tuhaf isteklerde bulunsalar da belki olumlu sonuçlanır hemen itiraz etme. Şaka şaka Bayan Bennet Lizzy'ye Bay Collins'le evlen de demişti. Bunlara güven olmaz.

4-Gurur belki en önemli şey olmamalıdır hayatımızda ama hiçbir şey için aşk için bile kendine hakaret edilmesine göz yumma. Zaten o aşk dönerse senindir. Çok iyi gidiyordum ta ki Facebook özlü sözü gibi bitirene kadar, tatsız!

5-Sadece para için evlenilmez ama parasız evlenmek de aptallıktır.

6-Biri üniforma içinde aşık olunası ve güvenilir görünüyorsa derin bir nefes al ve bekle üniformayı bi' çıkarsın sonra da aynıysa hobi olarak yine sev.

7-Kardeşler iletişime kapalı olsalar bile onları yargılama ki kötü seçimlerinden haberdar olabilesin.

8-Hayatta seni korkutup yıldırmaya çalışan engellerle karşılaşırsan -Lady Catherine kadar korkunç bile olsalar- ona hak ettikleri karşılığı vermekten kendini alıkoyma.

9-Kendi düşüncelerinin seni manipüle etmesine müsaade etme. Yakın çevrendeki sözüne güvendiğin kişilere karşı bir kulağını açık tut.

10-Safi tutku bazen sadece romanlarda güzeldir hayatın biraz mantığa da ihtiyacı var.

11-Yağmurda düşüp bileğini incittiğin için biri seni evine kadar kucağında götürse, sana yakınlık gösterse, candan davransa, fikirleri önemsese (Jane Austen de amma acımazsızmış şimdi fark ettim) bile hemen o kişiye güvenme. Pembe hayaller kurmadan önce zamanın ve değişen koşulların onu tanıtmasına izin ver.

12-İnsanlar kolay kolay değişmezler, sonuçları şimdi durduğun noktadan iyi görünse bile hislerini dinle herkese karşı kötü olmak pahasına olsa bile.

13-Roman okumak güzeldir ama romanların hayal dünyanı tümüyle ele geçirmesine müsaade etme. Olayları tahlil etmede yaşanmışlıkları da göz önünde bulundur. 

14-Bir erkek sadece sana değil herkese karşı özenli davranıyorsa bir de muslinden iyi anlıyorsa yapış. Şaka şaka daha fazla ciddi olamadım.

15-Herkesin sözünü dinle ama seni bir fikre ikna etmelerine müsaade etme. Hayatta yanlışlar yaptığını düşünsen de onların nasıl sonuçlar doğuracağını bilemezsin hemen umutsuzluğa kapılma.

16-İkinci bir şans sen istediğin müddetçe her zaman vardır.

17-Her ne kadar bir konuda uzman olduğunu düşünsen de karşındakiler seni dinlemeye karşı istek göstermiyorlarsa susmayı bil.

18-Kıskandığın kadını hoşlandığın erkeğin gözünde küçük düşürmek istiyorsan oda içinde gezinti teklif etmek her zaman iyi bir fikir olmayabilir :D

19-Evini her zaman toplu tut her an iki damat adayı kapının önünde beliriverebilir.

20-Eşinin zavallı sinirlerine her zaman saygı duy.

21-Ve şiir aşkı öldürür, bitti.


Son olarak, sözcüklerimizle değil yaptıklarımızla tanımlanırız diyordu Kaptan Fantastik filminde. Jane Austen sözcüklerinde herkesi evlendirdi fakat kendi kısa ömründe hiç evlenmedi. Uyanın kardeşlerim! Jane Austen bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor olabilir:D

Jane Austen'in 243. doğum günü kutlu olsun... Bakalım bu yeni yaşında hakkında neler yazılıp çizilecek. Merakla bekliyorum.

Sincerely...

12 Aralık 2018 Çarşamba

Jane Austen Okuma Rehberi

Üniversitede hazırlık mı okuyorsunuz? Size ödev olarak Jane Austen mi verildi? Türkçesini okurken bile zor anlaşılan karakterler, eseri kaynak dilinden okurken çorba mı oldu? Üzülmeyin! Austenzede'den amme hizmeti! 

Herhangi bir ortamda konu Jane Austen'den açılınca (çoğu zaman Jane Austen konusunu açan ben oluyorum tamam, havalı olsun diye konu kendiliğinden açılıveriyormuş izlenimi yaratmak istedim tamam) ilk söylenen şey "kitapta o kadar çok isim vardı ki yarısına geldiğimde hiçbir şey anlamadığım için başa döndüm" oluyor. 

Ben hazırlık okumadım ama hazırlık okuyan herkesin yolu Jane Austen'den en az bir kere geçiyor sanırım. Çoğu zaman biraz ağır da konuşuluyor Zat-ı Şahaneleri'nin ardından. Ama merak etmeyin ben Jane Austen'i Toplum İçinde Yerindirmeme kulübü başkan yardımcısıyım. Geçen gün ders arasında bahçede kızlarla konuşurken hoop konu yine birden Jane Austen'e gelmesin mi ve lisanstayken "hazırlık" okumuş kızlardan biri "Hayatımda ilk defa Jane Austen seven biriyle tanışıyorum, çok şaşırdım." dedi. Tabii ki ona blogumdan bahsetmedim kalp krizi geçirmesini istemeyiz ne de olsa.

Ben de düşündüm taşındım, ben bu oyunu bozarım dedim ve işte karşınızdayım. Lakayıt bir üslupla Jane Austen romanlarında geçen kişileri ve yerleri kısaca tanıtmaya çalışacağım. Elime yüzüme bulaştırmazsam tabii. 

Siz de çevrenizde Jane Austen karakterlerine karşı ağır konuşan birini görürseniz yapıştırırsınız yazının linkini. Bundan sonra herkes ayağını denk alacak! 

Not: Ben Jane Austen kitapları okurken bir karakter ortaya çıktığı andan itibaren sayfanın arkasına not alıyorum. İlerleyen sayfalarda görüp de tanıyamazsam arkaya bakıyorum. Epey kolaylık oluyor.


Uyarı: Çok spoiler vermemeye dikkat edeceğim fakat en ufak spoiler görürsem histeri krizi geçiririm diyecekler yavaştan gözlerini satırların üzerinden çeksinler.

1-GURUR VE ÖNYARGI



Karakterler

Elizabeth Bennet: Esas kız
Jane Bennet: Esas kızın ablası, yardımcı kadın oyuncu da denebilir
Lydia Bennet: Esas kızın ana baba sözü dinlemeyen(!) kız kardeşi
Kitty Bennet: Özünde iyi ama birilerinin tesirinde kalmaya müsait kız kardeş.
Mary Bennet: Güzellikçe kız kardeşlerinden biraz geride, kendini ilime adamış kız kardeş
Mr. Bennet: Esas kızın babası
Mrs. Bennet: Esas kızın annesi
Mr. Collins: Bennet kız kardeşlerin kuzeni, papaz
Fitzwilliam Darcy: Esas oğlan
Georgiana: Darcy'nin kız kardeşi
Lady Anne Darcy: Mr. Darcy'nin annesi
Albay Fitzwilliam: Mr. Darcy'nin kuzeni
Lady Catherine de Bourgh: Bay Darcy'nin teyzesi
Sir Lewis de Bourgh: Lady Catherine'in kocası
Charles Bingley: Esas oğlanın en yakın arkadaşı, yardımcı erkek oyuncu da denebilir
Miss Bingley (Caroline): Mr. Bingley'in kız kardeşi
Mrs. Hurst (Louisa) : Mr. Bingley'nin diğer kız kardeşi
Mr. Hurst: Mr. Bingley'nin eniştesi
Mr. Wickham: Kötü kalpli subay
Sir William Lucas: Bennetların komşuları
Charlotte Lucas: Elizabeth'in en yakın arkadaşı
Maria: Charlotte'ın kız kardeşi
Mr. Gardiner: Elizabeth'in dayısı
Mrs. Gardiner: Elizabeth'in yengesi
Mrs. Philips: Mrs. Bennet'ın (kızların anneleri) kız kardeşi
Mr. Philips: Kızların enişteleri
Denny, Carter: Bir iki yerde bahsi geçen subaylar

Yerler

Longbourn: Hikayenin geçtiği köy
Meryton: Longbourn yakınındaki kasaba 
Netherfield Park: Bay Bingley'nin kiraladığı yer
Lucas Lodge: Charlotteların köşkü
Pemberley: Mr. Darcy'nin mülkü
Rosings Konağı: Lady Catherine'in evi
Papazevi: Mr. Collins'in evi
Hunsford: Rosings Park'ın bulunduğu yer

İnşallah şimdi daha çok karışmamıştır :D

2- Emma



Karakterler

Emma Woodhouse: Esas kızımız
Bay Woodhouse (Henry): Emma'nın babası
Isabelle Woodhouse: Emma'nın ablası
John Knightley: Isabella'nın kocası
George Knightley: Esas oğlan (John'un ağabeyi)
Bayan Taylor: Emma'nın mürebbiyesi
Mr. Weston: Bayan Taylor'un kocası
Frank Churcill: Mr. Weston'ın ilk eşinden olan oğlu
Bayan Bates: Eski papazın dul eşi
Miss Bates: Bayan Bates'in kızı
Jane Fairfax: Miss Bates'in yeğeni (Bayan mikemmel)
Albay Campell: Jane Fairfax'i himayesine alan aile dostu
Miss Campell: Albay Campell'ın kızı
Bay Dixon: Miss Campell'in kocası
Mrs. Goddard: Okul müdiresi
Harriet Smith: Mrs. Goddard'ın okulunda okuyan Emma'nın arkadaşlık ettiği kız
Robert Martin: Çiftçi
Bay Elton: Papaz
Bay Perry: Doktor

Yerler

Highbury Köyü: Hikayenin geçtiği köy
Hartfield Konağı: Woodhouseların yaşadıkları ev
Donwell Abbey: Mr. Knightley'nin evi
Randalls: Mr. Weston'un evi
Abbey-Mill Çiftliği: Robert Martin'in çiftliği


3-Duygu ve Duyarlılık



Karakterler

Elinor Dashwood: Dashwood kız kardeşlerin en büyüğü, mantıklı olan
Marianne Dashwood: Ortanca kız kardeş, tutkulu olan
Margaret Dashwood: En küçük kardeş
Henry Dashwood: Kızların babaları
John Dashwood: Kızların üvey ağabeyi
Fanny Dashwood: John'un karısı
Edward Ferrars: Fanny'nin kardeşi
Sir John Middleton: Mrs. Daswood'un kuzeni
Leydi Middleton: Sir John'un eşi
Bayan Jennings: Lady Middleton'ın annesi
Albay Brandon: Middletonların aile dostu
Willoughby: Middleton'ların komşusu Mari'nin mirasçısı, Marianne'i kurtaran adam
Charlotte Palmer: Lady Middleton'ın kardeşi
Bay Palmer: Charlotte'ın kocası
Steele Kardeşler (Lucy, Anne): Sir John'un üçüncü göbekten akrabaları
Bay Pratt: Lucy'nin dayısı
Robert Ferrars: Edward Ferrars'ın kardeşi

Yerler

Sussex: Hikayenin başladığı yer
Norland Park: Dashwoodların yaşadıkları konak
Devonshire: Dashwood'ların taşındığı yer
Barton Park: Sir John Middleton'ın evi
Barton Cottage: Köy evi
Cleveland: Palmerların yaşadığı yer


4- İkna



Karakterler

Anne Elliot: Esas kız
Sir Walter: Anne'in babası
Mary: Anne'in kız kardeşi
Charles Musgrove: Mary'nin kocası
Louisa Musgrove: Charles'ın kız kardeşi
Henrietta Musgrove: Charles'ın kız kardeşi
Elizabeth: Anne'in kız kardeşi
Lady Russell: Anne'in annesinin arkadaşı, komşuları, Anne'in görüşlerini değiştiren kadın
Kaptan Frederick Wentworth: Esas oğlan
Mrs. Croft: Wentworth'ün kız kardeşi
Amiral Croft: Wentworth'ün eniştesi
Yüzbaşı Benwick: Nişanlısı ölen adam
Bayan Clay: Elizabeth'in arkadaşı
Charles Hayter: Bayan Musgrove'un yeğeni

(Bu kitapta bazen adı yalnızca bir sayfada geçen ya da hikayenin gidişatında etkisi olmayan o kadar çok kişi var ki ben pes ediyorum :D )

Yerler

Somersetshire: Hikayenin geçtiği yer
Kellynch Hall Malikanesi: Elliotların evi
Uppercross: Musgroveların yaşadıkları yer

5-Northanger Manastırı



Karakterler

Catherine Morland: Esas kız
Mr. ve Mrs. Allen: Catherine'in Bath'de yanında kaldığı aile
James Morland: Catherine'in ağabeyi
John Thorpe: James'in arkadaşı
Isabella Thorpe: John'un kız kardeşi
Mr. Tilney (Henry) : Esas oğlan
Miss Tilney: Henry'nin kız kardeşi
General Tilney: Henry'nin babası , din adamı


6-Mansfield Park



Karakterler

Fanny Price: Esas kız
William Price: Fanny'nin denizci ağabeyi ve en sevdiği kardeşi
Susan Price: Fanny'nin kız kardeşi
Betsey Price: En küçük kardeş
Frances Price: Fanny'nin annesi
Tom Price: Fanny'nin erkek kardeşi
Charles Price: Fanny'nin erkek kardeşi
Maria Bertram: Fanny'nin zengin olan teyzesi
Mrs. Norris: Fanny'nin fakir olan teyzesi, papazın karısı (Harry Potter'daki kedi Mrs. Norris'in ismi buradan geliyor.)
Thomas Bertram: Maria'nın kocası, enişte
Tom Bertram: Bertram'ların ilk oğulları
Edmund Bertram: Esas oğlan
Maria Bertram: Fanny'nin kuzeni
Julia Bertram: Fanny'nin kuzeni
Bay Rushworth: Maria ile nişanlanması planlanan adam
Mr. ve Mrs. Grant: Mr. Norris'den sonra papaz evine yerleşen aile
Mary Crawford: Mrs. Grant'ın üvey kardeşi
Henry Crawford: Mrs. Grant'ın üvey kardeşi

Yerler

Portsmouth: Fanny'nin ailesinin yaşadığı yer
Mansfield Park: Fanny'nin teyzesi ve eniştesinin evi



Umarım yardımcı olabilmişimdir. Eksik yahut hatalı bir yazım görürseniz benimle paylaşın rica ederim.