Selamlar, ben galiba yaşlanıyorum. Bana bir duygusallık geldi. Önüme gelen şeyi beğeniyor, eleştirecek yön bulamıyor, komik olmayan esprilere de komiklerin hatırı kalır diye gülüyorum. Ara sıra da bir yerlerden soğuk geliyor.
Normalde Hallmark filmlerinde dünya yansa bozulmayan maşalı saçlar ve sahte porselen gülüşlerin beni hafiften korkutması gerekirken bu filmi sevdim, evet ben gülbeşekeri çok sevdim.
Filmi mi iyiydi yoksa ben mi duygusalım işte ona karar veremiyorum. Ya da ana karakterin kendisi ve duygularıyla olan mücadelesi tanıdık geldiğinden mi... Gerçi o kısmı hiç kişiselleştiresim yok.
Bu filmi izledikten sonra tekrar Jane Austen romanlarına başlama fikri filizlenmedi değil. Tamam. Kimi kandırıyorum. Tüm vücudu sardı, artık her şey için çok geç, çıkartılmasının imkanı yok, çok hayati bir bölgede. Her şeye karşı hazırlıklı olun. Teşekkürler.
Filme gelecek olursak (sonunda be kadın) ana karakter akademisyen ve uzmanlık alanı Jane Austen. Karakterimiz akademik kadro almak istiyor. Film boyunca onun kendisiyle, ergenliğiyle, duygularıyla, aslında görünür olmak isterken bunu geri planda kalma davranışıyla bastırma mücadelesini izliyoruz. Film biraz da Jane Austen’i sevme biçimlerini eleştiriyor. Bir tarafta Austen’e akademinin gözünden bakanlar var diğer tarafta ise hayranlığı daha karikatürize biçimde yaşayanlar. Hikayenin sonunda yine Bay Darcy’ye hayran kalıyoruz ama kimse endişe etmesin.
Her ne kadar Jane Austen sevip de görkemli elbiseler giyip uzun eldivenler kuşanıp dans eylemek istemeyen bir insanın varlığına inanacağım gelmese de insan olarak bazen gülünç duruma düşmemek için sarf ettiğimiz çaba beni dehşete düşürüyor. Her şeyin önünde sonunda -ama bilinç düzeyinde ama bilinç dışında- sevilmeyeceğiz diye ödümüzün kopmasına bağlanması canımı sıkıyor.
Ah bir de o kör olasıca savunma mekanizmaları yok mu? Resmen bilincimiz biznen alay geçiyor! İd, ego ve süperego bizi aralarına alıyor ve birbirlerine atıyor biz de Ayşecik gibi yöresel kıyafetlerle kaşık dansı yapıyoruz. Yoksa aslında insanlardan korkan birinin karşısındakinin duygularını düşünmeden incitici espriler yapmasını aklınız alıyor mu rica ederim. Vücudu üç tane bilinç düzeyi yönetiyor arkasında kim var KAYGI.
Ay tamam n'oluyoruz ya. Daha fazla klişe cümleyi yazıma alet etmeden sahneden çekiliyorum. Gidip Gurur ve Önyargı'yı tekrar okumamak için kendime bir motivasyon konuşması hazırlayayım.
Siz filmi izleyin ama. İnsan 2024 yılından hiç beklemiyor. Öyle bir film.
Sincerely.
Austenzede.