Merhaba,
Bir geçmiş yıl muhasebesi yapıp çıkacağım siz bana takılmayın.
Fark ettim de marttan beri neredeyse hiç kulüp harici yazı yazmamışım.
Beni gerçek hayatta tanıyıp da blogumdan haberdar olanların sayısı arttığı için Mrs. Rottenmeier tabir ettiğimiz otokontrol sistemim devreye girdi ve maalesef artık blog tahtıma keyfimce kurulamıyorum.
Gelelim 2019'a.
Bu yıldan o kadar ümidim yoktu ki her yıl düzenli ajanda kullanan ben bu yıl "2018 ajandasının son sayfaları boş, önemli bir şey olursa oraya yazarım zaten yaşamıyorum" diyerek yıla giriş yapmıştım.
Ve şu an 2018 ajandasının son sayfalarına sığdırmaya çalıştığım kargacık burgacık yazıları çözmeye çalışarak bu yazıyı yazıyorum.
Ocak ve şubat beni sukut-u hayale uğratmadan "hiçbir şey olma" görevlerini icra edip hayatımdan çekildiler.
Ve mart ayında yıllardır hayal ettiğim kitap kulübünü kurma cesaretini gösterebildim. Kulübü kurma sürecinde beni bir an olsun yalnız bırakmayan anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluklara teşekkür etmeden geçemeyeceğim.
(ilk toplantıdan)
Jane Austen Kitap Kulübü ile toplamda 8 toplantı gerçekleştirdik. 2'si film gösterimiydi. Bir kere de Jane Austen harici okuduğumuz birkaç kitabı konuşmak için buluştuk. Bu süreçte şahane insanlarla tanıştım. -Bunu alelade bir cümle olsun diye yazmadım, gerçekten şahane insanlar- Ortak okuduğun kitapları tartışabildiğin, benzer heyecanları paylaşabildiğin insanlarla muhabbet etmenin keyfini bu yıl daha iyi anladım. Sevgili kulüp üyeleri yakanızı bırakmayacağımı bildirir gözlerinizden öperim, akrabalara selam.
Martta hayatımda ilk defa bir işe girdim. Trajikomikti. Gerçekten komik gelmeye başladığı bir zamanda onu da anlatacağım. İşe dair en güzel şey yakınında kahveci olmasıydı. Orada tek başıma oturup bazen bir şeyler okuduğum, bazen boş baktığım, bazen Instagram Keşfet'te yolumu kaybettiğim, bazen insanları gözlemlediğim, bazen sevgili kavgalarını dinlediğim anları çok özleyeceğim.
Bu yıl 32 kitap okudum. Ve bu okuma faaliyeti bütünüyle toplu taşıma araçlarında gerçekleşti. Bu yıl evde oturup kitap okumayı özledim.
78 film, 12 dizi izleyip 4 konsere gittim. Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum ceviz çalışma masasını aldım.
Kasım ayında atandım. İki buçuk yılın ardından oldu aman canım geç olsun da.. gerçi güç de oldu neyse iyisi mi biz bu bahsi kapatalım.
Bu yıl aslında en çok acı çektiğim yıl oldu. 2019 bazı şeyleri kafama vura vura öğretti bana. Kolayken bile zor olan hayatın zorken ne kadar zor olabileceğinin idrakine acı bir şekilde vardım. Bazen bütün gün tüm gücümü gözyaşlarımı tutmaya harcadığım günler de oldu. Bazen de "ee bir sürü iyi haber aldım ne yapılır ki bu kadar mutlulukla" diye düşündüğüm günlere de şahit oldum. Ama biri çıkıp bunların hepsi kafanda gerçekleşti dese "tamam" diyecek bir ruh halindeyim.
Kişisel olarak kendimi aştığım bir yıl oldu bu aynı zamanda. Sınırlarımın dışına çıktığım ve bundan keyif alabildiğimi gördüğüm bir yıldı.
Yeni yıl hedeflerimi de yazıp el şamdanımdaki mumu yakmaya gidiyorum. Mumum yanışını seyrederek düşünmem gereken şeyler var da.
Yeni yıl hedefleri
1- Yeni tanıştığın bir kişiyi üçüncü saniyede idealize etme
2- Biraz da başkalarından nefret et
3- Kendine verdiğin sözleri tutma
4- Gerçekten elzem değilse erken uyanma
5- 'Düşene ve tişörtünü ters giyene' de gül
6- Olumsuz bir durumla karşılaştığında hemen nedenini sorgulama sadece üzül
7- Konuşmaya üşenme
8- Para biriktirme
9- Hiçbir akademik faaliyete girme
10- Ciddiye alma
Geçenlerde makale okurken duygusal bir araştırmacıya denk geldim. Yaşlılıkla ilgili çalışmasına şu cümleyle başlamış. Ve bu yıl bu cümleyi kılavuzum ilan ediyorum.
"Yaşama yıllar ekledik şimdi yıllara yaşam eklemeliyiz."
Mutlu yıllar.