4 Eylül 2022 Pazar

Jane Austen Kitap Kulübü #24 Uyanış

6 Ağustos Cumartesi günü Jane Austen Kitap Kulübü'nde Kate Chopin'in Uyanış'ını konuştuk. Toplantının üzerinden neredeyse bir ay geçmiş olması nedeniyle küçük tatlı hafıza problemleri yaşayabilirim ama üstesinden geleceğiz! Şimdi sadece beynimin düşünsel geviş getirmeye esir ettiği konuları bırakıp zamanda yolculuk yapması gerekiyor bu kadar. Bitti gitti.


Toplantımıza her zamanki gibi genel olarak kitapla ilgili düşüncelerimizi paylaşarak başladık. Çoğunlukla üyelerimizin beğenisini kazanmıştı roman. (Yani inşallah öyledir :D zihnim anlık dalıyor ve yakasından tutup 6 Ağustos'a getiriyorum onu.)

Öncelikle baş karakterimiz olmakla birlikte kitaptaki karakterleri ele aldık bir bir. Yine çoğu karakter hakkında pek bilgi sahibi olamamamıza hayıflandık bir müddet. O yüzden karakterleri ne çok sevebilmiştik ne de onlardan çok nefret etmiştik.

Kitabın kısa kısa bölümler halinde yazılmasının okuma deneyimini kolaylaştırması üzerine övgüler dizdik sonrasında.

"Ev hanımlarının" evlenmek suretiyle elde ettikleri maddi gelirlerle mutlu mesut sürdürdükleri söylenegelen hayatlarının aslında ne kadar zor olduğuna ve amiyane tabirle "koca parası yemenin" kadının omuzlarında oluşturduğu yükte takıldık bir ara.

Aldatma kavramına ve romanlarda bu kavramın işlenişi üzerinde konuştuk bir süre. Aşk duygusunun karakterlerin gözünde aldatmayı nasıl meşru kıldığına şaşırdık yeterince. Baş karakterimiz Kate'in herhangi bir duygu beslemeden ilişki yaşadığı durumdaki iç çekişmelerini irdeledik. 

Kitabın bir kadının "uyanışından" mı yoksa "depresyonundan" mı bahsettiği üzerine konuştuk sonra. Çok geçmeden Kate'e ruhsal bunalım teşhisi koymuştuk bile. Bunu hissetmiştik de romanı okurken direkt ruhumuza değen satırlardan. (Ay noluyo çocuklar duygusallaşıyorum, 112'yi arayalım 911 de olur.)

Toplantı öncesi yaptığımız hummalı araştırmalarda (gugıl) romanın Madam Bovary ile karşılaştırıldığını görmüştük. Toplantımızın bir kısmında da buna değindik.

Bir süre de baş karakterimiz Edna ve eşinin ilişkisini daha çok okuyamadığımız için hayıflandık. Kişiliklerindeki farklılıkları, bu evlilikte yolunda gitmeyen şeyleri daha derin inceleyebilseydik keşke.

Daha detaylı incelenmeyişine üzüldüğümüz son şey ise Matmazel Reisz karakteriydi. Ki onun başlı başına başka bir romanın konusu olacağına karar vermemiz bir oldu ya da olmadı içimden düşünüp toplantıda söylememiş bile olabilirim zira.

Şu an içimden yeminler ediyorum bir daha 'bugünün blog yazısını yarına bırakmak yok' diye. Yumruklarımı sıkıp duvara vurmama ramak kaldı.

Toplantımızı her zamanki gibi altını çizdiğimiz satırları okuyarak sonlandırdık ve tek bir satırın altını çizdiğimizi fark ettik. Onu da şuraya iliştirip gidiyorum ben. 

Bu yazıyı yazarken bana bir fincan sıcak filtre kahve eşlik etti. Beni merak edecek olursanız buzlu kahve sezonu neden bu kadar çabuk geçti diye üzülmeye gidiyorum hadi görüşürüz, görüşür müyüz, görüşelim.

İşte o satır:

"Gelenek ve ön yargı seviyesinin üstünde uçmak isteyen kuşun kanatları güçlü olmalıdır. Zayıf kuşların yara bere içinde, yorgunluktan perişan olmuş halde yere düştüğünü görmek çok acıklıdır." s.136

Not: Bir sonraki toplantımızda Nazan Bekiroğlu'nun Mücella'sını konuşacağız. Katılmak isteyenler bana Instagram hesabımdan ulaşabilir. Kullanıcı adım: austenzedee.