1 Ekim 2022 Cumartesi

Jane Austen Kitap Kulübü #25 Mücella

Jane Austen Kitap Kulübü 17 Eylül 2022 Cumartesi akşamı saat 20.00'de 25. toplantısını gerçekleştirdi! Öncelikle işten gelip direkt yatağa girmediğim için kendimi tebrik ederim.
Teşekkürler.


Mücella'nın blog yazısını yazarken aşırı duygusallaşmayayım diye bütün duygularımı dışarıda yaşayıp geldim. Bu gece hüzünleri evde bıraktık ve bahar buhranını da kırdık hadi bakalım hodri meydan!

Kulüp olarak ikiye bölünerek başladık toplantımıza: kitabı övüp göklere çıkaranlar ve kitabı beğenmeyip yarıda bırakanlar... Kitabı övüp göklere çıkaranlar kısmında başı çektiğimden olacak beynimden vurulmuşa dönmem bir oldu. Ve kolaylıkla tahmin edebileceğiniz üzere toplantının kalan kısmı kitabı yarıda bırakanları güzellikle kitabı sevmeye ikna etmekle geçti :D

Her bir üye kitap hakkındaki genel görüşlerini paylaştıktan hemen sonra karakterleri tek tek masaya yatırdık. Neyyire Hanım'ı eleştirir gibi olsak da hemen bağışladık, Filiz'e ise o kadar insaflı davranamadık.

Filiz'den hareketle hayatında "her şey yolunda giden", hiç durup düşünmeye fırsatı kalmadan akışa kapılan, bir kere bile olsun varoluş sancısı çekmeyen "o kız"lar hakkında atıp tuttuk.

Başkalarının hatalarından ders almanın zekilik alameti olarak görülmesine öfkelendik.

Bir müddet Mücella'nın düşüncelerini tahmin etmeye çalıştık: Çeyizinde M harfini işlerken M'nin karşısındaki boşluğu neyle doldurdu ve M harfini sökerken ne geçirdi içinden?

'Mücella günümüzde yaşasaydı nasıl olurdu'da soluklandık bir müddet.

Evlenmemenin yaşanmamışlıkla eş görülmesine ateş püskürmüş de olabiliriz bir ara. Pek tabii burada düşüncelerimiz Jane Austen'e de kaymış olabilir. Hatta ben Jane Austen'in yaşamını "olaysız" olarak tanımlayan kardeşine hakarete varan söylemlerde bulunmuş ve akabinde kısa bir baygınlık geçirmiş bile olabilirim. Yani bunlar ihtimal tabii, kesin oldu diye bir şey yok. AMA DA SEN 1775 DOĞUMLU OLUP YAZARLIĞI MESLEK EDİNİP BİR DE BUNDAN PARA KAZANABİLEN BİR KADININ YAŞAMINA DA OLAYSIZ DERSEN BENİM DÜŞÜP BAYILMAM BURADAKİ EN ABARTISIZ ŞEY OLUR GİBİ DE SANKİ HA BİRAZ?

Neyse. Bunlar hep ihtimal.

Mücella'nın son kalan gücüyle kendisini yaşama dahil etme mücadelesi üzerinde takıldık bir süre toplantımızın devamında. Mücella'nın karayemişin ilerisindeki yaşamına çevirdik gözlerimizi.

Ve Mücella'ya gelen evlilik teklifini reddetme şiddetinin altındaki ürkekliği anlamak için sıvadık kolları bir kez de. 

Mücella için başka türlü yaşam mümkün müydü diye de düşünmeden edemedik.

Yusuf Ziya'nın Suna'ya mektubu ile edebiyat dünyasındaki diğer mektupları karşılaştırır gibi olsak da sonunda objektif bir şekilde en şahane, harika, olağanüstü mektubun Bay Darcy'ninki olduğuna karar verdik. Yine de Yusuf Ziya'nın "şiire yeltenen cümlelerine" ve aşkından kelimenin gerçek anlamıyla verem olduğu sevgilisine çeyiz olarak bir bela armağan etmesine övgüler dizecektik ki Shakespeare olmadığımızı hatırlattık kendimize.

-Burada araya girmek istiyorum. Aslında Yusuf Ziya'nın "Shakespeare olsam sana çeyiz olarak bir bela armağan ediyorum derdim ama değilim." cümlelerini okuyup 'bir gün sevdiğimizin evliliğine şahit olursak sitemli story atarken kullanırız diye heybemize bu cümleyi atıp yolumuza devam ettik' gibi lakayıt bir şeyler yazacaktım ama cümlelerim beni üstteki çok affedersiniz duygusal paragrafa götürdü. Sonra hangisi daha güzel diye karar veremediğim için silemedim. Bu karasızlık biraz da benim lakayıtlıkla çok affedersiniz duygusallık arasında gidip gelen kişiliğime de bir saygı duruşudur da aynı zamanda dedim içimden, yalan yok. İkisini de okuyup hoşunuza gitmeyeni unutun rica ederim. Ee her şeyi de yazardan beklememek lazım değil mi ama hiç!-

Toplantımızın altını çizdiğimiz satırlar üzerinde konuşma kısmına geldiğimizdeyse, kitabı iki kere okuyan ben, ilk seferinde her satırın altını çizemediğimden olacak ikinci okuyuşumda altı çizilmemiş tek satır bırakmadığımdan mütevellit insafa geldim de yalnızca aralarından zorlukla seçtiğim bir iki satırı okudum kulüp üyelerine. 

Yusuf Ziya'nın mektubunda dediği gibi "...yazmaktan başka çaresi olmayan bütün yaşama kusurluları gibi ben de yazdıkça yazıyorum." en iyisi toparlanayım. 

Kulüpte okuyacağımız bir sonraki kitap Wilkie Collins'in Beyazlı Kadın'ı. Bu kitap için iki ay süremiz var Kasım'da görüşmek üzere. 

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!