28 Haziran 2015 Pazar

hayal gücümün sosyal medyası

  Eski kitapları okuyunca günümüzün yaşayış biçimi bana yavan gelmeye başladı. Sanki ruhtan yoksunmuş gibi. Ne bileyim. Hani okuyanınız bilir Gurur ve Önyargı'da Bay Darcy tüm yanlış anlaşılmaların doğrusunu anlatmak için önlü arkalı 2 sayfa dolusu mektup yazar. Heh işte kitabı ilk okuduğumda heyecandan gözüm satırlarda 300 metre engelli koşu yapmıştı 2. okuduğumda daha sakin olmakla birlikte hayran kaldım 3. okuyuşumda kimi yerlerini artık ezberlemiştim 4. okuyuşumda dedim ki ya şimdi böyle bir şey olsa Whatsapp'tan uzun bir mesaj mı atardı acaba Bay Darcy, yoksa Facebook'u mu tercih ederdi? Reddedilme sonrası İnstagram'dan Caroline'la eğleniyormuş gibi çek'li poz mu atardı yoksa Twitter'dan sitemi şairlerin özlü sözlerine mi bırakırdı? Ne düşünürsem düşüneyim en güzeli mektup, konu tartışmaya kapalı. İşte şimdi başlıyoruz Gurur ve Önyargı karakterleri İnternet alemlerinde olsaydı acaba nasıl olurdu. Şimdiden hayal gücüm için sizden özür diliyorum.






Bay Darcy

Muhtemelen  iki üç siyasi tweet bir iki sosyal sorumluluk rt si dışında hiçbir şey olmayan bir Twitter hesabına sahip olurdu Bay Darcy. Öyle geri takiptir takip edeni takip ederimdir olaylarına hiç karışmaz. Zaten Twitter hesabını da Lizzy'yi stalklamak için açmıştır. Az sayıda tweeti Caroline Bingley favorilere eklemiş, rtlemiş ve muhtemelen "hmm çok doğru" "ne akıllıca" "mantıklı" falan gibi alıntılar yapmıştır. Aktif kullanılmasa da bu hesabın stalklayanı çoktur arkadaşlar dağılalım. Facebook artık sizin de bildiğiniz gibi zenginlere çok hitap etmeyen bir mecra olduğu için hızlıca geçiyorum. İnstagram'a gelince yıllar önce açılmış bir hesaptır Andraoid'e düşünce artık sık kullanmaz olmuştur İnstagram'ı Bay Darcy. Zaten kız kardeşinin zoruyla girmiştir bu mecraya. Birkaç Pemberley bahçesinden doğa manzarası, bir iki kedi köpek resmi bir de İnstagram'a karşı ayıp olmasın diye bir arkadaş grubu fotoğrafı vardır. Takipçisi takip edilenden çoktur tahmin edebileceğiniz gibi. Tüm fotoğrafların altında gözünden kalp çıkan emojileri kimin koyduğunu belirtmeme artık gerek yok sanıyorum. Özel hayatın gizliliğine duyduğu saygıdan ama gündemi de kaçırmamak adına açılan hesapların özgeçmişi böyle olurdu kanımca. Ahhk Bay Darcy şimdi olsaydın en esaslı stalkırın olurdum yeminle :D (takip edilen: 5(aslında 4 ama Caroline o yokken telefonundan gizlice takip etti) takipçi: 1.000.000)




Lizzy

Kendi gibi İnternet kişiliği de canlı ve dopdolu olurdu bence Lizzy'nin. Bir kere tüm mecralarda olurdu öyle çok da rahatsızlık vermeden aktif kullanırdı hesaplarını. Bence gözdesi Twitter olurdu orada istediği gibi atıp tutabilirdi. Tüm sosyal olaylara karşı duyarlı olurdu bir kere. Her olayda bir görüşü mutlaka bulunurdu. Haksızlıklara asla tahammül edemezdi. Bay Darcy'yi bir iki kere stalklamış ve bundan da espri malzemeleri çıkarmış olurdu muhtemelen. Ama aktif olmadığını görünce bir daha da uğramazdı profile. Caroline'ın Bay Darcy'nin tweetlerine paralel attığı tweetler gününü şenlendirmeye yeterdi besbelli. İnstargram'ı da rengarenk olurdu bence. Her gün olmasa da haftada 3-5 fotoğraf atardı muhtemelen. (takip edilen: 850 takipçi: 2000)





Jane

Jane tam bir facebook hayvan hakları savunucusu olurdu. Profili özlü sözlerden ibretlik olaylardan komik videolardan geçilmezdi. Ama kan damlayan gül fotoğrafına da vardırmazdı işi. Jane tüm hesapları aynı sempatiyle kullanır ayrım yapmazdı büyük ihtimalle. Favorileri bol keseden atardı bence. (takip edilen: 1289(kırılmasınlar diye) takipçi: 1289)





Bingley

Bingley'nin her alanda hesabı bulunurdu kesin. Başlangıçta çok aktif kullanır sonra hevesi kaçar bir daha yüzüne bakmazdı hesapların. Bingley tam bir her tanıştığı kişiye arkadaşlık isteği gönderen tip olurdu. Daha ilk balo akşamı Jane'i her yerden takip etmiştir bence. Bay Darcy'nin hesaplarını can sıkıcı bulduğu için nezaketen takip eder. (takip edilen: 400(evlenilecek kızlar eğlenilecek kızlar kafa arkadaşlar vs.) takipçi: 2.000.000)





Mary

Fazla hayal gücüne gerek yok. Mary tüm hesapları gereksiz bulur ama halkı eğitebilmek için hepsinde var olurdu. İnstagram'dan her gün bir düşünür, tarihçi, din adamı resmi falan paylaşırdı muhtemelen. Kimsenin likelamaması onun grurunu okşardı biraz ama ne de olsa eşsiz bir zevk sahibi yapardı bu onu. (takip edilen: 40 takipçi: 8 (ailesi tarafından nezaketen ve diğer 1 kişi yanlışlıkla diğer kişi kendisi)





Kitty

Tüm hesapları aktif kullanırdı bence Kitty. Tüm hesaplarda da ortalama bir kişiliğe sahip olurdu ne göze batardı ne de gözden düşerdi. Ama hangi hesabına girerseniz girin yaşam enerjisiyle dolardı içiniz. Kitty herkes tarafından sevilirdi. Takipçisi günden güne artardı. (takip edilen: 10000 takipçi:30000)



Lydia

İşte tarihin en entrikalı stalkırıyla karşı karşıyasınız kaçın. Lydia'nın bence her yerde iki hesabı vardır biri normal diğeri stalklık. Öyle profesyoneldir ki stalkı asla küçümsemez yanlış like ya da beğeniyi göze alamazdı. Karda yürür izini belli etmezdi. Sürekli erkekleri eleştiren tweetler atar tüm erkeklerle tatlı tatlı kavga ederdi. Fenomenlerin gözdesi olurdu bence. Takipçi artırma programlarının müdavimi olacağı kesin. Haşin bir takip edeni takip ederimci olmayacağı gibi bir ihtimal bile yok. Profillerinde siyaset, kültür, gündem, sosyal sorunlar asla olmazdı bence, hoş zaten bu konuların var olduğunu bile bilmezdi. Lydia İnstagram'ın eğleniyormuşum gibi çek kraliçesi olurdu tartışmasız. Tüm fotoğraf akımlarının takipçisi olacağıysa su götürmez. (takip edilen:90 takipçi:40000(%90'ı erkek olmak üzere))




Bay Collins

Bay Collins'in girince fenalık geçireceğiniz ve ancak doktor gözetiminde takip edebileceğiniz hesapları olurdu. Herkesi takip eder doğru yola getirmeye çalışır ve her mecrada var olmayı din adamına yakışan erdemlerden sayardı. (takip edilen:20 takipçi:35(cemaati ayıp olmasın diye))




Mrs. Bennet

Facebook'taki çılgın anne. Sanırım yeterli. Her fotoğrafın altında bir yorum her resme beğeni. Hatta kendi resimlerine bile. Facebook'taki arkadaşlarına bakarak 5 kuşak aile soy ağacını bile çıkarırsınız o derece. Twitter'dan hoşlanmazdı muhtemelen bir şeyler okumak ve yazmak ona külfet gelirdi. İnstagram'ın zalım kalitesi düşük fotoğraf kraliçesi olurdu. O da stalkırdı ama yanlışlıkla hep milletin yıllar önce paylaştıklarını likeladığı için bu işlerden elini eteğini çekmişti. Yan komşunun kocasına yanlışlıkla arkadaşlık isteği gönderdiği ve nasıl geri alacağını kestiremediği için neredeyse kan çıkacaktı.(takip edilen:300000 takipçi:100000)



Mr. Bennet

O böyle şeyleri gereksiz bulurdu şüphesiz ama Mrs. Bennet stalk yapmak için onun hesabını kullanmasının fena fikir olmadığını düşünüp her yerde ondan habersiz hesap açacaktır kaçış yok. (takip edilen:0 takipçi:0 stalk:sonsuz)


Georgiana

Hah bir Janevari kullanıcı daha.  O hava atmaz ama paylaştığı her şey buram buram zenginlik kokar. Kıskanç gözlerin aranılan adresi. İnstagram'ın sevgi pıtırcığı. "Ayy çook güzel" "ne iyi insansınız" "güle güle kullanın" "allah yolunuzu açık etsin" "gülücükler yüzünüzden eksik olmasın" yorumlarının karşılığıdır. (takip edilen:100 takipçi:1.000.000)


Wickham

Her zaman stalk yapan asla ama asla takip etmeyen tiptir kendsı. Takip edilen 0 takipçi 100000. Sebebi de üstsüz fotoğraflardır tahmin edebileceğiniz üzere. Her şeye muhalefet olan Twitter'dan sürekli kadınları aşağılayan tweet atan tiptir.


İşte böyle peki gerçekten böyle mi olurdu acaba yoksa hayal gücüm çok mu civcivli?

Sevginin Bağladıkları

   

Hani bazı filmler olur ya bitirdikten sonra biri size nasıldı diye sorunca sadece sıcacık bir filmdi klişesini söyleyebilirsiniz. Çünkü film sıcaklığıyla sizi o kadar sarmıştır ki kelimelerin soğukluğu ahengi bozsun istemezsiniz. Bu film öyle bir filmdi işte. Belki ruh halimden dolayı ya da gece izlediğimden, belki izlerken ışıkları kapattığımdan bilemiyorum ama filmi çok sevdim. En eğlendiğim kısım filmdeki tüm kadınların sevdikleri filmi anlatış biçimiydi resmen kendimi gördüm :D O ses çatallaşması, gözlerin dolması, kendinden geçiş falan tam ben. Ve şu kalbinin sesini dinleme meselesi de var tabi. Onu yapabilen insanların önünde reverans yapmak istiyorum çok ciddiyim. Mantıktan nasıl sapabiliyor bu insanlar da kalplerini rehber ediniyor takdire şayan doğrusu. Uslu bir çocuk olursam belki bir gün ben de o sesi duyabilirim kim bilir.


Ve ve ve bir filmi en etkileyici kılan şey sonu bence. Bunun sonunu da çoğ sevdim hepi hepi hepii endiing. Eğer şöyle bir durup soluklanmak istiyorsanız bir göz atın derim ben. Son olarak ben bu filmde olsaydım oradaki yalnızca cümledeki kelimelerin baş harflerini söyleyerek anlaşılabilmeyi bekleyen küçük kız olurdum. 

23 Haziran 2015 Salı

Mezuniyet şeysi..

   Malumunuz yaz mevsimi aynı zamanda mezuniyet mevsimi demek çevrenizde bolca ana sınıfından, ilkokuldan, ortaokuldan, liseden, üniversiteden mezun olan görebilirsiniz. Aynı zamanda bu mezuniyet bolluğu içinde hayattan soğuyan bir Austenzede görmeniz de muhtemel. Mezuniyetler gerçekten kutlanmalı mı orada bir kafam karışıyor zaten her mezuniyet beraberinde ağır sorumluluklar bindiriyor omuzlarına. Sen ne olduğunu anlamadan kutluyorsun sarhoş gibi. Ben sadece lisede mezuniyet töreni yaptım şimdi utanmasalar anne karnından çıkarken bile mezuniyet cübbesi kiralayacaklar o derece.


Benim mezuniyetim fazlasıyla sıradandı. Okul bahçesinde kasap halayı çekerken kendimi hayal meyal hatırlıyor ve akabinde unutmaya çalışıyorum. :D Evet evet hatırlanmaması öz saygımın geleceği açısından daha sağlıklı. Geçenlerde üniversitemin mezuniyet töreninde görevliydim. Dışarıdan bakması pek eğlenceliymiş orada anlaşabiliriz. Heyecanlı aileler, vedalaşan arkadaşlar, platform topukla zor yürüyen kızlar ve selfie çubukları. İşte bunlar bir mezuniyetin olmazsa olmazları.


Bence mezuniyetin en iyi yanı erkeklerin takım elbise giymesi. Sanki Bay Darcy'ye daha da yaklaşılıyor hissi veriyor. Ama yalnızca bir an için, onlar konuşmaya başlayınca büyü bozuluyor.


Benim en beğendiğim kısım birincilerin konuşmaları. Ne kadar uğraşılsa da o konuşmalar sıkıcı olmaktan öteye neden gidemiyor hep düşünmüşümdür. Fakülte birincisi konuşurken düşüncelerim şöyleydi öncelikle ilk cümleyi dinledim sonra acaba birinci olmak için kastırsam mı diye düşündüm sonra aileleri ne gururlanmıştır diye düşündüm, birinci olabilmek için sınıftan kaç kişiyi öldürsem diye düşündüm, en iyisi çocuğum olursa ona birinci olması için baskı yaparım diye düşündüm sonra bunun çok canice olduğuna karar verdim sonra kızın saç modeline baktım, kıyafeti ve ayakkabısının uyumunu gözden geçirdim, Nur Yerlitaş olsa tarz der miydi diye düşündüm, ben olsam nasıl konuşma hazırlardım diye düşündüm sonra konuşma sona yaklaştı dedim bi 3 dk için bu kadar çalışmaya değmez sonra kız son cümlelerini söyleyip sevgilisine teşekkür etti. İşte o an kan  beynime sıçradı çok affedersiniz. Ya madem sevgilin var bari birincilikleri bize bırak vicdansız. Bölüm birincisi olmuşsun zaten bari fakülte birinciliğini bırak. Tamam ya sen hepsini al tamam hem üniversitenin hem gönüllerin hem survivorun hem işte benim stilimin birincisi ol. Neyse ben gideyim de kendime acıyayım. Oturayım sıfır.(bu cümleyi de Twitter da gördüm çok hoşuma gitti durumuma cuk oturdu :D )

Jane Austen Temalı Duvar Yazısı: Uğraşlar 1

Merhaba...

    Tatile çıkmamızla birlikte şöyle bir etrafımızda ne gibi değişiklikler yapalım diye düşünürken odada tam da Jane Austen'e yakışır boş bir duvar fark ettik. Tabi söz konusu Jane Austen olunca hemen icraata geçtik :D Hep resimlerini gördüğüm ve yapmaya cesaret edemediğim şey işte karşınızda ta ta ta taaağğm..

      Aşama aşama işte kız kardeşimle yaptığımız şaheserimiz.
   İşe kalıp çıkarmakla başladık bu fikri veren pek sevgili ablamıza buradan Thank You (ingiliz aksanıyla okuyunuz)


(neden ters çıktığı hakkında bir fikrim yok :( ) 

Ardından kalıbı duvara yapıştırdık ve başladık boyamaya.




3. ve en zor aşama ne yazacağımıza karar vermekti. Jane Austen sözlerinin yazılı olduğu defterimi çıkardım ve "insan ister kadın olsun ister erkek eğer iyi bir romandan zevk almıyorsa dayanılmaz ölçüde aptaldır" sözünde karar kıldık. Sonradan okuyanlar sözü çok iddaalı buldular ama olsun. :D


Siz siz olun yazacağınız sözü iyi düşünün kardeşlik :D İşte son aşama kurumasını bekleme..


Veee işte aşırı amatör ellerimiz titremesin diye uğraş verdiğimiz eserimiz austenzedeler gururla sunar..


Tam bu duvarın altında yatağım bulunuyor artık rüyalarım daha Bay Darcy'li pek Bay Knightly'li biraz Albay Brandon'lı azıcık Yüzbaşı Wenthwort'lü. Bu da böyle bi anımızdı :D

18 Haziran 2015 Perşembe

Kitabına Uygun Aşk

Merhabaaaa!!


         Finallerin bitimi kendimi hunharca filmlere boğma isteği uyandırır bende nitekim bu sefer de öyle oldu. İçinde Emma geçiyor diye ablam tarafından önerilmiş filmi izlemeye karar verdim. Yaklaşık 50 filmlik bir listemi hiçe saydım Bay Knightley bunda büyük bir etken olabilir :D




 Film çok nahif. İhtiras, saklanan gerçekler, kandırılan insanlar gibi şeyler yok filmde. Başrol karakter Emma'nın bir kitabevi var ve kendisini dibine kadar romantik olarak tanımlıyor. Olaylar kitabevinde işlerin yolunda gitmeyişiyle başlıyor. Film aşırı güzel olmamakla birlikte içinde öyle ayrıntılar var ki insanı canevinden vuruyor. Emma her zaman mutlu sonlara ve gerçek aşkı bulacağına inanan bir kız. Filmde fark ediyoruz ki aslında gerçek aşkın bir formülü yok. Yani kabaca herkesin true love'ı kendine! Tüm kitapların ağız birliği ettiği o beyaz atlı prens hepimizin hayallerini süslese de yalnızca sayfalarda kalmaya mahkum. Mağazada loş ışık altında satın aldığınız elbisenin gün ışığına çıkınca bir şeye benzememesi gibi de diyebilirsiniz. Bu her açıdan iyi. Bir kere geleceğe yönelik umutlarımızın ömrü açısından beni yüreklendirdi. İkincisi beyaz atlı prens de öyle kolay bulunmuyor zaten :D Ve aslında filmi bitirdikten sonra şunu anlıyoruz ki romantik insanlar yalnız kalmaya mahkumdurlar. Çünkü onlar romantiklik fikrini severler. Kitaplarda ağızları kulaklarına vararak okudukları aşk sayfaları gerçek hayatta pek bir şey hissettirmeyebilir. Belki de en iyisini sürekli okudukları için onlara artık sıradan geliyordur kim bilir? Ben kendimi romantik olarak tanımlayamam ama söz konusu Jane Austen'se kusursuz bir romantik olabiliyorum. Ama ağdalı aşk sahneleri midemi bulandırır. Romantik erkek fikri yalnızca kitaplarda iyi gelir bana. Gerçek hayatta sürekli şiirler okuyan her fırsatta aşk cümleleri söyleyen her görüşmede çiçek alan erkek ne bileyim ıııı :D:D



Filmde en sevdiğim sahne esas oğlanın sürekli çiçek göndermesine karşılık bir karakterin "niye o bahçıvan mı?" demesi. İşte tam olarak romantikliğe bakış açım diye içimden geçirmekten kendimi alamadım. Eskiden izlediğim bir dizide bir yardımcı erkek oyuncu bir kadına asla buket çiçek götürmeyeceğini çünkü kökü olmayan şeyleri ona çok hüzünlü geldiğini söylüyordu, canım yardımcı erkek oyuncu! :):)  Kesin romantik olacaksa yani başka çaresi yoksa bari bundan olsun :P 
Etkilendiğim diğer bir cümle "sevdiğim bir kitabın ilk kez okunacak olmasını çok kıskanıyorum" oldu. Ah Gurur ve Önyargı'yı tekrar ilk kez okuyabilmek için neler vermezdim... İşte böyle film kafamı biraz allak bullak etti.



İzninizle affınıza sığınarak toplumsal cinsiyetin dibine vuruyorum ve ekliyorum romantik erkek olmuyor arkadaş! Neyse düşüncelerim daldan dala kondu en iyisi ben biraz daha düşüneyim belki romantik miyim değil miyim bir karara varabilirim. Son olarak eğer ben bu filmde olsaydım kitabevinde en güzel kitapların arkasına yanlışlıkla düşmüş ve sahibinin bile orada olduğunu unuttuğu bir ders kitabı olurdum.
Bir de filmi izlemek için şöyle bir neden var belki ilginizi çeker hani olur ya!