30 Temmuz 2015 Perşembe

Aşk ve Gurur ve Zombiler

   

 Tam artık yeni bir uyarlama yok diye bunalımlara girerken bu kitap çıktı karşıma. Başlangıçta zombiler falan sever miyim diye tereddüt ettim ama nefret edeceksem de okuyup edeyim dedim ve başladım okumaya. Öncelikle tüm cahilliğimle affınıza sığınıyorum. Hafif tırsak biri olduğum içim zombilerle ilgili şeylere hiç bulaşmadan 20 yaşıma kadar sağ salim gelebildim. Bu yüzden zombilerle alakalı tüm bildiklerim bu kitaptakilerle sınırlı. Kitap yaklaşık 20 dk önce bitti görüşlerim sıcakken yazayım da beynimdeki sesler uyumama müsaade etsinler dedim. Kitabın giriş cümlesi zombi temasına güzel uyarlanmıştı bence. Ama sadece giriş cümlesi. Beni kitapta rahatsız eden şey zombi unsurlarının az oluşuydu çünkü çoğu zaman Aşk ve Gurur okuyormuş gibi hissettim "ve zombiler" kısmı yok gibiydi. Bazı cümleleri karakterlere yakıştıramadım bu çevirinin de etkisi olabilir bilmiyorum. Bu kitap Aşk ve Gurur ve ZOMBİLER biliyorum ama çoğu cümle Jane Austen'in birebir cümlesi olmasına rağmen arada birkaç cümlenin zarafetten çok uzak oluşunu istemeden yadırgadım. Eğer yanılmıyorsam kitap hem kitabın aslındaki cümleleri hem de filmlerdeki replikleri de içeriyordu. Kitabın aslında Lizzy'nin Netherfiel'da salonda kitap okuduğu zaman bu kitapta bıçaklarıyla ilgilenmek olarak uyarlanmış ben bunu çok manidar buldum sonuçta bir kitaptan daha iyi silah olamaz.


Son olarak bu yorumum spoiler içerir atlayabilirsiniz. spoiler- Charlotte'ın ölümü de bana manidar gelen diğer bir konu bundan Bay Collins'le evlenmenin ölmek aynı anlama geliyor oluşunu çıkardım ben. Ayrıca Wickham'ı Bay Darcy'nin döverek yatalak etmesi de içimin yağlarını eritmedi değil kitabın en sevdiğim kısmıydı teşekkürler sevgili yazar.-spoiler.   Genel olarak kitabı çok beğendim diyemem ama filmini merakla bekliyorum çünkü dövüş sanatlarını, ölümü ve kanı Jane Austen dünyasında hayal etmekte epey zorlandım. Belki okursanız veya okuduysanız sizin görüşlerinizi de çok merak ediyorum beni merakta bırakmayın bence ama yine de siz bilirsiniz. Ha unutmadan kitap "bütün savaşçıları yenebilecek tek güç, onlara kılıçlarını bıraktırmıştı." diye bitiyor bu cümle beni düşündürdü gerçekten de aşk tüm savaşçıları yenebilir mi? Güçlü kuvvetli Jane Austen tarafından yazılmış bir aşk belki.. Ama söz konusu temelleri zayıf olan bir aşksa tek bir Bay Collins yumruğu bile o aşkı yere serer bence.



28 Temmuz 2015 Salı

Sevgiliyle Tatile Çıkmak

Merhaba!

    Bayramda bir ufak check-in zehirlenmesi yaşadığım için buralardan uzak kaldım. Ben bayramı İstanbul'da geçirdiğimi düşünüyordum hatırladım da ben baya baya Facebook'ta geçirmişim 3 günü. E haliyle psikolojimde travmalara sebep oldu bu 3 gün. İstanbul'un altını üstüne getiren akrabalar, piknikçi akrabalar, yazlıkçı akrabalar, yazlıkçıların yancıları akrabalar, kültür turizmi yapan akrabalar, gezenlere laf sokma çabası içinde olan akrabalar, sevgilisiyle tatil yapan sınıf arkadaşları ve ben olarak insanlık kategorilere ayrıldı bu bayram. Son gün artık bu durum iyice sevimsizleşince Autenzede de durur mu yapıştırmış cevabı işte karşınızda benim en bi' sevdiğimle tatilim. (Not: bu yazıdaki kişiler kurumlar ve Bay Darcy'ler hayal ürünüdür lütfen kusura bakmayınız!)



  Tatilimiz vapur yolculuğuyla başladı :) Bay Darcy biraz suskundu ben açıkçası gemi tutmasına verdim ama siz ne dersiniz bilmem. Birkaç şaşkın bakışa da maruz kaldık ama herhalde o bizim harika görünüşümüzün gözlerdeki yansımasıydı.



Soluğu denizde aldık haliyle. Gerçi Bay Darcy halka açık plajları manasız buluyormuş ama beni kıramadı. 


Bay Darcy denize girme teklifime "zorunda kalmadıkça hayır" cevabını verince biz de müzik dinlemeye karar verdik. Bay Darcy müziği aşkın gıdası sanıyormuş ben de ona güçlü, kuvvetli bir aşkın belki ama müzik zevki birbirine uymayan bir çiftse tek bir Demek Akalın bile aşkı öldürmeye yeter cevabını verdim :D


Bay Darcy uzun yürüyüşleri faydalı buluyormuş gözlere bir parlaklık verdiğini düşünüyor tatilde bol bol yürüdük ben yol boyunca ne kadar çok park halinde araba olduğundan bahsettim Bay Darcy'ye de yolun genişliği ve çevrenin güzelliği hakkında ne düşündüğünü sordum ama deniz yordu herhalde yine sessiz kalmayı tercih etti. 


Her ne kadar Bay Darcy'li bir günü bitirmek istemesem de beraber güneşin batışını da seyrettik. Bay Darcy'nin elleri üşüyünce tepeden aşağıya indik.


Son olarak da "titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime" adlı çalışmam. 


Hayal gücüm sizi korkutmamıştır umarım. Zaten tatili de ailemle yaptım. Aman canım Caroline'larla da kim uğraşacaktı zaten olsundu tatilimde Bay Darcy yoktu fakat iyi eğlendik.


15 Temmuz 2015 Çarşamba

Downton Abbey

   

    Birkaç gündür bir şeyler yazamıyorsam sebebi Downton Abbey'dir! Kendisi yeni takıntım olur tanıştırayım. Ve evet yine geç keşfettiğim şeylerden biri. Dizi 2010'da başlamış şu an için 5 sezon hala devam ediyor yanılmıyorsam. Downton Abbey 20. yy.'da İngiltere'de modernleşmeye karşı bir malikanenin duruşunu anlatıyor. Hizmetçiler, uşaklar, leydiler, lordlar, dükler, düşesler, şoförler falan derken baya sarıyor sizi. İlk 3 sezonu soluksuz izledim. Şimdi 4. sezona başladım daha tam anlayamadım bu sezon nasıl ama eğer günümüzden sıkıldıysanız bir bakın derim ben. Biraz Jane Austen romanlarını andırıyor sanırım çok sevmemin nedenlerinden biri de bu. Dizide birçok hikaye aynı anda işleniyor birini sevmezseniz diğerini mutlaka merak ettiğinizden devam ediyorsunuz izlemeye. İnternet'ten, İnstagram'a sürekli fotoğraf atan aynı zamanda nefret ettiğiniz sürekli gezen kızdan, Facebook'da yıllanmış capsleri paylaşan akrabanızdan, Whatsapp'dan ilişki başlatan ve orada ayrılan çiftlerden, Twitter'dan dünyayı kurtaran özgürlükçü kızdan, teknolojiden fazlasıyla sıkıldıysanız izlemelisiniz. Şimdi konuşsam spoiler olacak sussam gönül razı değil ama yazıya burada son veriyorum. Bu arada ben bu dizide olsaydım eğer leydi hizmetçisi O'brain'ın saçı olurdum tüm modernleşmeye karşı dimdik ayakta ve hep aynı hadi görüşürüz.

İzlemeniz için şöyle bir neden de var tabi



9 Temmuz 2015 Perşembe

Kate&Leopold

   Şey ben yine harika bir film izledim de belki izlemek istersiniz diye düşündüm. Olur ya. Filmimizin adı Kate and Leopold bizde Büyülü Çift olarak çevrilmiş. Alt yazılı izlenmesi şiddetle ama şiddetle tavsiye edilir. Şu an bu yazıyı filmin kapanış müziği eşliğinde yazıyorum biraz da Hugh Jackman'ın etkisi var üzerimde garip cümleler görürseniz fazla üstünde durmayın. Eğer birbirinin aynısı filmlerden sıkıldıysanız hafif de fantastik şeyleri seviyorsanız ruhunuz biraz da geçmiş dönemlere aitse izlemelisiniz!!



   Filmi izlerken kendi hayatımı hunharca, acımasızca eleştirdim. Gönlüm eski zamanların zarafeti altında eziliyor. Ben robotik bir yaşam sevmiyorum. Zorlukları çok da olsa insana değer veren bir hayat güzel olmaz mıydı? Biz incelikten fazlasıyla yoksunuz. Film 19. yy ve 21. yy'ın bir karşılaştırmasını gözler önüne seriyor. Neyse siz bunları boş verin Hugh Jackman konuşurken bazen altyazıyı okumayı bile unuttum. Hele Fransızca konuştuğu sahnede kalbim!! Aşık oldum kesin bilgi yaymayalım lütfen bu kız da her gördüğüne aşık oluyor falan deyip hayli yanlış düşüncelere kapılmasın insanlar. Söyleyeceklerim bu kadar ben müziği 13223. kez başa sarıyorum hadi görüşürüz. Ha bu arada unutmadan ben eğer bu filmde olsaydım Kate'in yardımcısı olan kız olurdum filmde ona ağlayarak roman okurken rastlamanız muhtemel. Hoşça kalın...



Bu sefer kesin son mektup sahnesi benliğimde derin yaralar açtı kardeşlerim izlerken dikkatli olun. Film bitince kafamda Murat Kekilli'nin Seni Çılgın klibini tekrar tekrar başa sardım teşekkürler.


Jane Austen- Claire Tomalin

  Merhaba

   Claire Tomalin'in Jane Austen biyografisini çok önce almıştım ama okuma fırsatını ancak bulabildim. Kitap İş Bankası Kültür Yayınları'ndan 2014 yılında çıktı. Kitabın kalın görünüşü biraz göz korkutuyor ama aslında 376 sayfa ve çok akıcı bir şekilde okunuyor. İnsan bir roman okuyunca yazarını da merak ediyor acaba kendinden izler var mı, bu satırlar nerede hangi durumda yazıldı, çevresinden gelen tepkiler neydi, kendi eseri hakkında ne düşünüyor... İşte kafaya takılan tüm soruların cevabı bu kitapta. Eğer 1800'lerde bir kadının yazar olma adımlarını merak ediyorsanız okumalısınız. Kitap gereksiz ayrıntılara çok yer vermemiş. Başlangıçta akrabaların, komşuların anlatıldığı kısım bana biraz gereksiz gelse de sonradan ne kadar önemli olduğunu anladım. Çünkü Jane Austen yazarken çevresinden ilham almış ve romanları hakkıyla anlayabilmek için onları da tanımak gerekiyor. Yazının devamında kitapta beni etkileyen bölümleri yazacağım eğer kitabı okumayı düşünüyorsanız yazıyı okumayı bırakın. Yok eğer düşünmüyorsanız devam edin :)



-Henry Austen yani Jane'in kardeşi  "hiç de olaylı bir yaşam" değildi diyor Jane Austen'in hayatı için.
-Jane Austen işaret dili biliyordu.(daha yeni işaret dili öğrendiğim için bu bilgi ayrıca ilgimi çekti :D)
-Jane Austen  trajedi türünde bir eser hakkında konuşulurken "bu bir trajedi o yüzden okunmaya değmez" diyor. (romanlarındaki mutlu son bu cümleyi de doğruluyor bence)
-Lady Susan kitabında Lady Susan'ın tam rehber kitapların hanımefendilere olmalarını tavsiye ettiği kişi olması Jane Austen'in taşı gediğine koyduğunun resmidir.(Lady Susan'ın entrikalarla dolu bir insan olduğunu hatırlayınca gülümsememi engelliyemiyorum)
-Jane Austen dansa düşkündü ve bunda ustalaştı.
-Jane Austen modaya hiç dikkat etmezdi "keşke elbiseler hazır alınabilseydi" diyor bir mektubunda.
-Jane Austen koyuya yakın saçlı uzun ince biriydi.
-Jane Tom Lefroy'la tanıştığında 20 yaşındaydı yani Lizzy Bennte'le aynı yaşta.
-Jane Austen'in Tom Lefroy'la tanıştığı yıllara ait mektuplar Cassandra(Jane'in ablası) tarafından yok edilmiş.
-Tom Lefroy yaşlandığında Jane Austen'e aşık olduğunu kabul etti.(Becoming Jane filmini izlemelisiniz)
-Jane Austen 1795'de Tom Lefroy'u son kez gördü. 1796'da Tom Lefroy evlendi 7 çocuğu oldu. 1796'da Jane Austen Gurur ve Önyargı'yı yazmaya başladı ardında 8 kitap bıraktı. (zamanın koşullarına göre değerlendirmek için kendimi paraladım ama aşkın erkek ve kadın üzerindeki etkisi bu mudur diye düşünmekten kendimi alamadım ne yazık)
-İkna hayattaki şansını yitirmiş ve asla 2. baharını yaşayamayacak olan tüm kadınlara bir armağan olarak görülebilir diyor yazar beni en çok etkileyen bu oldu. Bu görüşle İkna'yı yeniden okumaya karar verdim.
-Jane Austen'in hikayelerindeki kurnazlığa ve gizli hicve bakarsak sevinçten daha keskin bir hayal kırıklığı duygusu keşfederiz. Bazense keşfettiğimiz hayal kırıklığının da ötesidir. (bunu okuduktan sonra romanlardaki mutlu sonlar gerçekten mutluluk mu diye düşünmeden edemedim)
-Jane Austen'in son sözü "ölmek dışında hiçbir şey istemiyorum."dur.


Aslında pek çok not aldım bunlar beni en çok etkileyenler. Daha fazlası için kitaba bir göz atın derim ben.

Bir küçük dip not: fotoğraflar bana aittir.

5 Temmuz 2015 Pazar

Jane Austen Uyarlamaları

  Bu zamana kadar izlediğim Jane Austen'in romanlarından ilham alınarak çekilmiş filmlerin/dizilerin listesini huzurlarınıza sunuyorum. Bakın bu yılların emeğidir. Bu yolda "şu filmde var izlesene" diyen herkese teşekkürler!

Jane Austen romanlarının filmleri/dizileri yazısına ise şuradan ulaşabilirsiniz.

Bride And Prejudice


   Eğer Hint filmi seviyorsanız bunu da seversiniz. Bence başarılı bir uyarlama olmuş. İtiraf edeyim dans sahnelerini biraz geç geç yaparak izledim. Konu P&P olunca bende akan sular duruyor o yüzden bu filmi de beğendim. Sarışın Bay Darcy'ye katlanabilir misiniz bilemem ama izleyin derim ben.

 

 Take Me To Love (filmin Take me to love şarkısını çok sevdim bir kulak verin )

Aisha


   Bu yapım Emma'nın bir uyarlaması. Emma'nın pek çok uyarlaması var. Bay Knightley'ye hak ettiği değeri vermek istiyorlar herhalde :D Ben bu uyarlamayı da sevdim. Hikayenin özüne bağlı kalınmış. Filmin müzikleri de hoşuma gitti hala dinliyorum. Emma'yı seviyorsanız izlemelisiniz!



sevdiğim müzikleri: https://www.youtube.com/watch?v=fFyXcX-s0C8   https://www.youtube.com/watch?v=2zVLY4XUNaw


Clueless

 konusu

   Çok eğlenceli bir film Clueless. Emma bir lise komedisine çevrilmiş. İzledikten sonra sizin de çevrenizde ne çok Emma olduğunun farkına varacaksınız. Ve Bay Knightley burada bir üniversite öğrencisi. Söyleyeceklerim bu kadar.



From Prada To Nada


konusu

   Bu yapım Sense and Sensibility'nin bir uyarlaması. Ben bu filmi de sevdim şaşırmadınız diye tahmin ediyorum :D Günümüze uyarlanması başarılı olmuş. Eğlenceliydi.



Lost İn Austen


   Lost in Austen bir mini dizi. Başlangıçta sevmiştim fakat dizinin sonu hiç hoşuma gitmedi bu yüzden tüm diziyi sevmekten vazgeçtim. Ama Jane Austen kitaplarına farklı bir bakış açısıyla bakmanızı sağlıyor. Temizliklerini nasıl yaparlardı, kahvaltıda ne yerlerdi, saçlarını nasıl yaparlardı... İzleyin ama sonunu çok da şaapmayın.



Austenland


    Yakın zamanda çekilmiş bir film. En sevdiğim filmlerin arasına girdi bile. Çok eğlenceli ve neşeli. Beni çoğu yerde güldürdü. Ama hafif bir tedirgin etmiyor değil. Jane Austen'in de fazlası zarar dostlarım! Bence mutlaka izlemelisiniz.



Death Comes To Pemberley



    Death comes to pemberley bir mini dizi. İlk bölümünü izledim ve bıraktım sonunu izleyemedim ama dizinin kötü olmasından değil. Birincisi ben böyle ölümlü, sırlı dizileri sevemiyorum ikincisi Jane Austen'e huzursuzluğu yakıştıramıyorum ve üçüncüsü hayalimdeki Bay Darcy&Elizabeth evliliğindeki mutluluğa gölge düşürüyordu hayallerimi sağlama alıp onurumla ilk bölümünde diziyi bıraktım. Ama siz böyle şeyleri takmazsanız izleyin ve yorumlarınızı bana da yazın :)

Güncelleme (20.01.2019): 5 yıl sonra dizinin kalan 2 bölümünü izledim. Nedenini ben de bilmiyorum. Austensizlik başıma vurmuş olacak. Buradan yetkililere sesleniyorum üzerimize yeni uyarlamalar atın rica ederim! Görüşlerime gelirsek -spoiler alert- hala Jane Austen'le karanlık hikayeleri bağdaştıramıyorum ama diziye de kötü diyemem. Elizabeth'i bir kere bile gülerken görememek beni üzdü gülmeyi ne kadar sevdiğini hepimiz biliyoruz. Ayrıca dizide bir mavi göz bolluğu vardı. Lizzy'nin güzel kahverengi gözlerinin hikayedeki önemi malumunuz :( İtiraf ediyorum Bay Darcy'nin bocalayacağını ben de düşünüyordum neyse ki tatlıya bağlandı. -spoiler alert-


Jane Austen Kitap Kulübü


konusu

     Zaten daha önce bununla ilgili bir yazı yazmıştım ama bu listede de olsun istedim. Çok güzel bir film. İzlerken siz de kulübün bir parçası gibi hissediyorsunuz. Ve hayıflanıyorsunuz neden böyle kulüpler yok diye. (2019 güncellemesi: o kulübü kurdun Austenzedeciğim!) Ben beğendim izlemelisiniz.

Asi


    Asi'yi çoğumuz izlemiştir. Senaryo Pride and Prejudice'dan esinlenilmiş. Hatta karakterlerden biri dizinin final bölümünde Aşk ve Gurur okurken gösteriliyor. Benim uyarlamasını en sevdiğim dizi çünkü ana fikir P&P'den ama çok farklı bir şekilde işlenmiş. Tabi son zamanlarda reyting uğruna bu diziyi de kaybettik ama ilk bölümleri çok güzeldi.

Jane Austen'e değinilen filmler


  Mesajınız Var başlı başına güzel, filmin hissettirdiklerine bayılıyorum. İçinde Jane Austen'den de bahsediyorlar daha da güzel oluyor. konusu


  Kitabına Uygun Aşk'ı daha önce yazmıştım Emma'dan bahsediliyor. konusu


  Aynı zamanda The Big Bang Theory dizisinde Sheldon Cooper P&P'de kusur arıyor ama bulamıyor.


Benim aklıma şimdilik bunlar geldi yazıyı zamanla geliştirelim sizin de bildikleriniz varsa lütfen yazın. Jane Austen adı şöyle bir geçse bile olur:D


Jet Sosyete 2018'de hayatımıza giren Gülse Birsel'in yeni dizisi. 10. bölüm Jane Austen'in Sense and Sensibility romanı üzerine kuruluydu. Jane Austen'le ilgili yerlerde normalde gülünmesi gerekenden fazla fazla güldüm ve bölümü televizyonun dibinde izledim artık oradan hesap edin. Belki sonra o bölüme ilgili ayrıntılı bir yazı yazarım ama şimdilik buraya eklemekle yetiniyorum. Keyifli seyirler.



Son eklenenler:

Aşk ve Gurur ve Zombiler




Bu filmle ilgili yazıya şuradan ulaşabilirsiniz.


Becoming Jane

                                           


Bu film Jane Austen'in hayatını, yazar olma serüvenini ve Tom Lefroy'a olan aşkını anlatıyor. Filmde Jane Austen'in tüm kitaplarından izler bulabilirsiniz. Sanırım yukarıdaki filmlerden önce bu film izlenmeli.

Miss Austen Regrets



Filmle ilgili yazıya şuradan ulaşabilirsiniz.

Before The Fall



Filmle ilgili yazıya şuradan ulaşabilirsiniz.

Royal Hearts



Film tam olarak bir Jane Austen uyarlaması olmasa da Jane Austen'e çok fazla atıfta bulunuyor. Düşündürmeyen, eğlencelik, mutlu son vadeden bir film. Filmi izledikten sonra yazdığım yazıya ise şuradan ulaşabilirsiniz. 

Aşk ve Gurur ve Ökse Otu


Bu filmin de Jane Austen'le tek alakası senaryonun üzerine serpiştirilmiş isimler. Gurur ve Önyargı ile ise uzaktan akraba bile değil. Klasik bir yeni yıl filmi. Çiğlik ve yapmacıklık beni rahatsız etmez derseniz izleyin.

Kandukondain Kandukondain


Film Sense and Sensibility'nin Hint versiyonu. Hikaye Hint kültürüyle harmanlanmış ama özü itibarıyla benzerlikler taşıyor. Eğer Hint filmi seviyorsanız izleyin derim ben sevmiyorsanız izlemezseniz çok da bir şey kaybetmezsiniz :D

Aşk ve Gurur ve Kardan Adam


Filmle ilgili yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.

Dolaylı Böbürlenme

   "Yapmacık bir tevazudan daha aldatıcı bir şey yoktur. Bu dolaylı yönden böbürlenmenin ta kendisidir." demiş Jane Austen. Bilseydi şimdi yapmacık tevazuya bile muhtaç olduğumuzu böyle söylemezdi bence. 
    Bir hafta kadar önce az tanıdığım bir kişiyle bir 5 dk kadar sohbet ettim(zorunda kaldım). O 5 dk süresince sadece kendini övdü ama sadece. Gözlerime baka baka ve açıktan. Benim yüzüm kızardı o konuşmaya devam etti, bana fenalıklar geldi o anlatmaya devam etti, benim gülesim geldi o övmeye devam etti. Hayatımın en uzun 5 dakikasıydı. İçimden yeteer, ya bu kadar da olmaz bacım az sus, gerçekten ciddi misin ama gerçekten" gibi cümleler kurup durdum.


Belki biraz da kötü huylarından bahseder diye sabırla bekledim ama kötü özelliklerini bile güzel bir şey gibi anlatmaya devam etti. İşte arada izin verdiği kadarıyla bir şeyler geveledim ben de. Yahu ne oldu bu insanlara? Nasıl bu kadar kendilerini beğeniyorlar ve bunu başkalarına da anlatabiliyorlar? İnternet'in de etkisi var bence bunda. İnsanlar sürekli kendilerini sergileme ve takipçi artırma peşinde. Kız konuşurken zihnimde kaç kere unfollowa bastım kaç kere arkadaşlıktan çıkardım bilemiyorum. Bir kere bir arkadaşımın "ben öyle güzel flüt çalarım ki herkesin flütünden ayrı ses çıkar benimkinden ayrı"  dediğine bile şahit oldum. Bir keresinden başka bir kızın "ilk pilav yaptığımda herkesin ağzı açık kaldı bu kadar güzel olamaz bende el lezzeti var" dediğine şahit oldu bu kulaklar. Başka bir gün bir kız ve erkeğin sohbetine yanlışlıkla kulak misafiri olduğumda (ah o kara gün yok mu benliğimde büyük travmadır) şu konuşmaya maruz kaldım: erkek:senin gözlerinin rengi ışığa göre değişiyor mu?(kızın gözleri mavi)
kız:ay eveet, hele yazın bir oluyoo bir oluyo sana anlatamam böyle güzellik görmemişsindir. O günden sonra biraz kırgınım ne günah işledim de duydum diye hayır iyi de bir insan olduğumu düşünüyorum bana yazık değil mi? Şöyle bir geriye dönüp okuyunca neler yaşamışım kız ben! Ne acı. Bu anlattıklarımın hepsi lisede oldu gerçi Allah'a her gün şükrediyorum lise bitti diye. Her neyse Jane Austen sen yapmacık tevazuya katlanamıyorsun ama ben buradan yalvarıyorum yapmacık da olsa biraz tevazu gösterin litfen litfen amağğ(Burhan Altıntop sesiyle okuyunuz.) Hoşça kalın ben az biraz sinirlendim gideyim de duvarları falan yumruklayayım sağlıcakla.





-A bu arada belki başta anlattığım kızın ne konuştuğunu merak edersiniz. (lütfen okuyun bu acıyı paylaşalım) Bu hanım kızımız hiç çalışmazmış ama hep yüksek alırmış artık oda arkadaşları ondan nefret etmeye başlayınca çalışıyorum diye yalan söylüyormuş onları düşünüyormuş üzülmesinler istiyormuş ama onlar çalışırken onlara kek falan yapıyormuş bir keresinde öğretmen bir sınav sonrası bunun kağıdını saklamış sonra tüm sınıfa örnek göstermiş halbuki yazısı da pek kötüymüş zaten yazmak külfet gelirmiş ona hiç uğraşamazmış sanırım zekiymiş biraz arkadaşları artık onu böyle kabullenmiş bugün de hiç çalışmamış ama çok da korkmuyormuş o böyle şeyleri takmazmış 2 üniversite bitirmiş ama iş bulamamış halbuki işletme gibi aşırı güzel bir bölüm bitirmiş ayhh yine içime fenalık bastı. En acı tarafı da ne biliyor musunuz. Sormamıştım.