1 Nisan 2023 Cumartesi

Jane Austen Kitap Kulübü #29 Yürek Burgusu

Jane Austen Kitap Kulübü 29. toplantısını 25 Şubat 2023 Cumartesi akşamı saat 21.00'de gerçekleştirdi.

-bu yazı kitap hakkında spoiler içerir-


Enough "gotik edebiyat" for today! diyerek yazıya giriş yapmak istiyorum izninizle. Bu kitabı okuduktan sonra çok da gotik edebiyat insanı olmadığımı anladım ben. Gotik edebiyat tanrıları beni affedebilecek misiniz?

Ve hemen ardından bu yazının kısa bir yazı olacağını belirtmek isterim ve akabinde kendime bir daha toplantıyla blog yazısı arasını bu kadar açmamak konusunda yeminler ederek yazıya bağlanıyorum. Teşekkürler.

Kitapta anlam veremediğimiz pek çok şey olduğu için toplantıya bunları sıralayarak başladık.

Kitabın üslubu da canımızı sıkmıştı biraz. Eserin eleştirmenler tarafından yorumlanış biçimlerini okuyunca kitabı sevecek gibi olsak da yine de çok içselleştiremedik.

Ben şahsım adına baş karakterin psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünenlerdenim ve bu düşünceyle kitaba baktığımda bir şaheser görüyorum fakat eğer bu kitap sadece bir gotik roman ise orada beni kaybediyor yazar.

Kulüp üyeleri olarak kitapta okuyucunun yorumuna bırakılan pek çok olay olmasına da içerlediğimizi fark etmemiz ise çok sürmedi.

Kitabın korkutucu olması gereken kısımlarının korkudan çok uzak olmasınaysa şaşırmaktan kendimizi alamadık.

Ama yine de içimiz elvermedi ve kitabı yazıldığı dönem bağlamında değerlendirip hemen bu düşüncemizden ötürü kınadık kendimizi.

Romanın bizi "yansıtıcı bilinç" yöntemiyle tanıştırması en sevindiğimiz unsurdu.

The end.

Ve teşekkür ederek gotik edebiyatı sahneden uğurluyoruz dostlarım.

Kitap kulübüyle küçük bir Ramazan arasından sonra bir sonraki toplantımızda Amanda Coplin- Bahçıvan konuşacağız. Çıkın çıkın gelin.

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!


Jane Austen Kitap Kulübü #28 Kuzey ve Güney

Jane Austen Kitap Kulübü 28. toplantısını 4 Şubat 2023 Cumartesi günü gerçekleştirdi. 

              -bu yazı kitap hakkında spoiler içerir-


Elizabeth Gaskell'in Kuzey ve Güney romanını Jane Austen okuduktan sonra ona benzer bir şeyler okuma hevesiyle yaptığı araştırma sonucu keşfedenler parmak kaldırsın.

Birinç.. birinç!

Peki umduğumuzu bulduk mu?.. Kulüp üyeriyle bu soruyu yanıtlayarak başladık toplantıya. Aslında tartışmamızın sonucunda fark ettik ki hepimiz Mr. Thornton ve Elizabeth'in daha çok “birlikte” hikayesi olsun istemişiz. 

Her olayda ucu Mr. Thornton ve Margaret'a bağlanacak diye heyecanlanmışız fakat Hey Hat! Bizi işçi hakları ve çalışma koşulları kucaklamış. Her seferinde sosyal refah devleti duvarına toslasak da yine de bari en azından Margaret yaralanınca Mr. Thornton'un evinde kalsaydı be kardeşim diye kitapla kavga etmişiz hepimiz. 

Yazının bu kısmında kitapla ilgili romantik beklentilerimizin naaşı için sizleri bir paragraflık saygı duruşuna davet ediyorum.

Her film uyarlaması olan kitap gibi bu sefer de karakterler ve oyuncuların uyumlu olup olmadığını konuştuk bir süre. Ve Mr. Thornton'ın dış görünüşüne filmde daha cömert davranıldığına ve Margaret'ın ise tam kitapta anlatılan ve hayalimizdeki gibi olduğuna karar verdik.

Devam eden süreçte Margaret ve onun reddettiği evlilik tekliflerini masaya yatırdık ya da otopsi yaptık.

Mr. Thornton'ın kız kardeşinin üzerine fazla gelindiği konusundaysa hemfikir olduk.

Mr. Thornton'ın annesininse edebiyat tarihinde ikinci en kötü kayınvalide olduğuna kanaat getirdik hem de oy birliğiyle. 

Mr. Thornton'ın annesine gidip kimse beni sevmiyor temalı bir tirat atması karşısında dağlandık.

Kitapta hepimize nefes aldıran bölümün Margaret'in evde yalnız kaldığı akşam olmasına şaşırdık.

Margaret'in kitaptaki diğer karakterlerle olan ilişkilerini konuştuk bir müddet. Dönemin koşullarıyla bağdaştıramasak da Margaret'i sevdiğimizden olacak onu hemen anladık.

Mr. Thornton'ın Margaret'i kardeşiyle görmesini sadece kalbinin kırılması şeklinde tanımlamasına şaştık kaldık ve fakat bu olay üzerine işleri Margaret için kolaylaştırmasınaysa birkaç damla yaş akıttık.

Olay örgüsü itibarıyla Margaret'in serbestçe ağabeyiyle ortalarda görünmesine azıcık öfkelendik.

Kitabın sonunun aceleye getirilmiş gibi olması konusundaysa yine hemfikirdik :(

Ve son olarak kitabın Koridor yayınları baskısının 470. sayfasındaki dipnot hepimizin hafızasına kazınan bölümler arasındaydı. Onu da buraya yazarak yazıyı sonlandırıyorum.

Bir sonraki toplantının yazısını da en kısa zamanda yazmamı diliyorum kendimden :(

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim.

-"Kalbimi şöyle azarlayarak ıslah etmek istemezdim: 'utançtan yerin dibine geç, kör, arsız, hain, kafir...' Kalbimi şefkatle düzeltmek isterdim. Ah zavallı yüreğim, sakınmaya onca azmettiğimiz kuyuya düştük. Ah! Gel, ayağa kalkıp onu sonsuza kadar terk edelim. Tanrı'nın merhametine sığınalım ve metin olmamız için bize yardım etmesini umalım, tevazu yoluna geri dönelim. Ha gayret, gardımızı indirmeyelim; Tanrı yardımcımız olacaktır."

Aziz François de Sales, Adanmış Bir Hayata Giriş, 1609.