31 Ocak 2022 Pazartesi

Jane Austen Kitap Kulübü #20 Normal İnsanlar

"Aslında toplantı biter bitmez şu yazıyı yazsan sonradan başına oturmakta hiç zorlanmayacaksın canımın içi" diyerek bilgisayarın önüne adeta sürükledim kendimi. Bir de parmaklarımı tuşlarda gezinmeye ikna edersem bu iş tamamdır.


Parmaklarım dünden razıymış. Gerçi ben ve parmaklarımın iki kelimede anlatılabilecek basit şeyleri bin dereden su getirerek anlatmayı ne derece sevdiğini, özne ile yüklem arasındaki mesafede hem kendi başını hem okurların başını döndürmekten ne derece keyif aldığını bilmeyeniniz yoktur artık diye tahmin ediyorum. 

Lafı yeterince uzattığımıza göre gönül rahatlığıyla başlayabiliriz.

Jane Austen Kitap Kulübümüzün 19. toplantısını 8 Ocak 2022 tarihinde saat 19.00'da gerçekleştirdik.

Romanı bitirdikten sonra ana karakterler arasındaki çıldırtıcı iletişimsizliği sinir krizi geçirmeden sindirebilenler katıldı toplantımıza. Tüm kulüp üyelerinin hemfikir olduğu tek konu ana karakterlerimizin iletişim mefhumundan bihaber olmalarıydı pek tabii. 

Aman YağRabbi, karakterlerimiz iletişim'i eski bir semt adı sanıyorlardı galiba.

Kulüp üyeleriyle insan olma yolculuğumuzda öğrendiğimiz ilk becerilerden birinin "konuşmak" olmasına karşın nasıl bu konuda insanlık olarak sınıfta kaldığımıza anlam veremedik bir müddet. 

İletişimsizlikle ilgili iç döküş seansımızın hemen ardından karakterlere değindik tek tek.

Connel'ın Jane Austen okuduğu kısımda uzun uzun durmayı uygun gördük. Ben o sırada çok roman okumanın insanda -Connel'da olduğu gibi- bıraktığı 'dünya üzerindeki her şeyi yerli yersiz ciddiye alma' tahribatı ile ilgili bir tirat atmış olabilirim ama inşallah siz unutmuşsunuzdur. 

Ardından soluğu Marianne'de aldık. Marianne üzerinden aile içinde yaşanan problemler, ebeveynlerin ve köken aile üyelerinin insan hayatındaki konumlarının ve kişiye karşı olan tutum ve yaklaşımlarının uzun vadede kişinin diğer insanlarla kuracağı iletişim biçimlerini nasıl şekillendirdiği üzerine konuştuk epey.

"Normal İnsanlar" adındaki Normal'de takıldık bir süre. Neden romana bu ad verilmiş, normal nedir, normal var mıdır'ı masaya yatırdık enine boyuna.

Ben küçük sessizlikleri fırsat bilip yazarın Connel'ı yazarken biraz cömert davranmış olabileceğine değinmiş olabilirim ama içimdeki austenzedeye engel olamıyorum bazen ne yapayım. Benim de canım sağ olsun.

Sonra kitapta hepimizin içini sızlatan Connel'ın Eric'le olan konuşmasına da değinmeden edemedik. Connel'ın kendi içinde büyük açmazlara neden olan sırrının aslında herkesin malumu ve yine herkesin umuru dışı olmasını öğrenme anına biz de üzüldük onunla. Duygusallaşma molasııı!

Tamam döndüm.

Bir süre kitabın en sevilen ve en çok eleştirilen özelliğinin aynı oluşuna şaşırdık. Kitabın "olaysız" oluşu kimi okurları -ben de dahil- mest ederken kimi okurlar içinse son derece anlamsızdı. 

Toplantının sonuna gelmeden önce yazarımız Sally Rooney'ye yapılan Jane Austen yakıştırmasını tartıştık. Yazarların benzediği ve benzemediği yönleri bir bilim insanı ciddiyetiyle inceledik. Ee bu konunun bilirkişisi de biz olmasaymışız o zaman.

Her zaman olduğu gibi kitapta altını çizdiğimiz satırları okuyarak son verdik toplantımıza. Connel ve Marianne çifti zaman zaman bize saç baş yoldursa da metanetimizi koruduk ve "bazen de olmaz" diyerek noktaladık düşüncelerimizi de. 

Allah can sağlığı versin sonuçta toksik ilişkiyi hallederiz bi' şekilde. Ben yine günlüğüme yazacaklarımı bloguma yazmaya başladım iyisi mi gideyim.

Bir sonraki toplantımız 12 Şubat Cumartesi 19.00'da. Geceyarısı Kütüphanesi'ni konuşacağız. 

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!

4 Ocak 2022 Salı

2021 Muhasebesi

Her yıl bitiminde ajandamı elime alıp okuduğum kitapları, izlediğim dizileri- filmleri, gittiğim konserleri, tiyatroları sayar, bütün bir yıl yaptıklarımı toplu halde görmek bana iyi gelirdi. Bu yıl da bir ajanda tuttum ama ajandayı elime alıp 2021'i gözden geçirmek içimden gelmedi. Geçen günleri hatırlamanın ağırlığını taşıma gücü bulamadım. 

2021 benim için kayıp kelimesini hissettiğim yıldı diyebilirim. Her zaman beni es geçeceğine yürekten inandığımı üzücü bir şekilde fark ettiğim "kötü şeyler"in evime uğradığı yıldı. 

Yine de bu yıla dair düşüncelerime de değinmeden edemeyeceğimi yazıya dökmeden kafamdaki sesleri susturamayacağımdan biliyorum. Yazmanın kafamdaki sesleri bir çekmeceye koyup kilitlemek olduğunu düşünmek gibi bir inancım var. 2021'i katlayıp çekmeceye koymak istemiyorum ama bu defa. Çerçeveleyip duvara asmak, ilham almak istiyorum hatalarımdan. Zannediyorum bu romantik cümlelerin müsebbibi masamda yanan mum ışığı ve Spotify'da çalan Ahmet Ali Arslan şarkıları. Hemen mumu tek nefeste söndürüp spotifyda durdurma tuşuna bir hışım basıp hakkından geliyorum bu münasebetsizliğin bekleyin siz. 

2020 Muhasebesi yazımda bu yıl kendime tek hedef belirlemişim: Kalbini kırma! Maalesef bu yıl da "o" yıl olamamış. Hedeflerimi gerçekleştirememişim. Bu defa rolümü büyütüyor ve hiçbir hedef belirlemiyorum kendime hadi bakalım hodri meydan! Sen mi büyüksün ben mi cingıl bels?!?

Bu yıl iyi şeyler de oldu galiba. Kanunla Çalıkuşu çalabilecek seviyeye geldim mesela. Kuru mantığımın önünde açıp kollarımı "o kadar da ileri gitmeye gerek yok canımın içi" deyip durabildim nadir de olsa. 

Etkinlikten etkinliğe koşturup yorgun düştüğüm günler oldu. Jane Austen Kitap Kulübü'ne bu yıl da devam edebildim. Yeni arkadaşlar edindim, hayatımdan insanlar çıkardım, yeni mekanlar keşfedip, yeni sanatçılarla, yazarlarla tanıştım...

Mumu söndürüp şarkıyı susturmak da kar etmedi. İçimden acıklı cümleler kurmak geliyor. Benim içime dönmem pek hayra alamet olmuyor iyisi mi gideyim. Ama çok rica ederim Ahmet Ali Arslan ve Melike Şahin'in Gözlerimdesin düetini bi' açıp dinleyin. Bakın bakalım bana hak veriyor musunuz vermiyor musunuz?

Neyse toparlamak gerekirse demem o ki zor bir yıl geçti ama geçen yıl ömürdendi galiba. 

Jane Austen Kitap Kulübü #19 Çılgın Kalabalıktan Uzak

Bilgisayar ışığı yüzüne vururken hayatı sorgulamak durumu literatüre girdi mi? Şu an tam o noktadayım. Ekranın ışığı yüzüme adeta "nasıl olur da diğer toplantıya 4 gün kala hala bir önceki toplantının yazısını yazmamış olma üşengeçliği seviyesine gelebildin?" diye soruyor. Bana ne oldu bilemiyorum. Ben artık kitapların ön sözlerini de okumam, üstümden çıkardığım kıyafetleri sandalyenin üzerinde de biriktiririm, içtiğim su bardağını makineye koymak yerine tezgahın üzerine de bırakırım...


Yazarımız kafasındaki avare sesleri bir susturabilirse kulüp yazısına başlayabilecek hiç merak etmeyin. Örnekleri çoğaltmayı bırakmaya çalışıyorum şimdi, toparlanacağım valla bak. Alınacaklar listesi yapmadan market alışverişine de çıkarım, bugünün işini yarına da bırakırım. Tamam bunlar sonuncuydu, tamam.

Evet canımız biriciğimiz Jane Austen Kitap Kulübümüzün 18. toplantısını kitabın ismiyle müsemma çılgın bir kalabalıktan uzakta 9 Aralık 2021 Perşembe günü saat 20.00'de gerçekleştirdik.

Toplantıya kitabın yazarı Thomas Hardy'nin yaşamından bahsederek başladık. Okuyucuların en sevdiği aktivite olarak "romanda yazarının hayatından izler arama"yı da gerçekleştirdikten hemen sonra karakterlere döndük yüzümüzü.

Kitabın karakterlerinden, sevdiğimiz sevmediğimiz yönlerinden bahsettik.

Ana karakter Bathsheba'nın Boldwood'a yaptığı şakadan, bunun sonuçlarından, aslında önemsiz sandığımız hareketlerin mühim sonuçlar doğurabileceğinden konuştuk. Bu hakikatin oluşturduğu hissi göğsümüzden savuşturur savuşturmaz Gabriel Oak'a geçiş yapabildik.

Gabriel'i sevip sevmediğimize tam karar veremeden yazarın duyguları, dürtüleri gözünün yaşına bakmadan cezalandırışına değinmeden edemedik.

Kitapta hangi karakter duyguları ile hareket etse korkunç bir sonun onu beklemesi bizi bir miktar kederlendirdiyse de hemen romanı Jane Austen eserleriyle karşılaştırdık da neşemiz yerine geldi.

Jane Austen'e değinmişken adeta bir Mr. Wickham edasıyla karşımıza dikilen Mr. Troy'a hazırladığımız lafları tiratlar halinde sunduk.

Fanny'ye üzülmeden hemen önce yazarın 'kadın'a bakış açısını enine boyuna konuştuk.

Altını çizdiğimiz satırları birbirimizle paylaşıp aynı satırlardan çıkardığımız farklı sonuçları birbirimizle paylaşarak toplantıyı sonlandırdık, yani galiba öyle sonlandırmıştık.

Üzerinden neredeyse bir ay geçen toplantıda konuşulanları hatırlamaya çalışırken çok emek sarf eden bu insan kişisini affedebilirseniz bir sonraki toplantıya sizi davet ettiğimi şuraya yazmayı borç bilirim.

8 Ocak 2022, Cumartesi günü 19.00'da Normal İnsanlar konuşacağız. 

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!