"Aşkın kötüye gitmesi Jane Austen'in suçu değildi. Hatta sizi uyarmadığını söyleyemezsiniz. Kadın kahramanlar mutluluğu yakalardı bir şekilde ama kitapta her zaman mutlu sona ulaşmayan başka karakterler de olurdu -Sense and Sensebility'deki Brandon'un Eliza'sı Pride and Prejudice'deki Charlotte Lucas, Lydia Bennet; Mansfield Park'taki Maria Bertram. Bunlar dikkat göstermeniz gereken kadınlarken göstermediniz."
Bu sözler Jane Austen Kitap Kulübü kitabından. Jane Austen kitaplarını yayım sırasına göre yeniden okuma festivalimde(!) bu sözü de aklımın bir köşesinde tutarak kitapları okudum. Kitaplar bitince arkama yaslandım ve dedim ki başım kaldırmıyor artık az ötede oynayın! Biri çıkar oradan yok efendim Jane Austen herkesi evlendiriyormuş da mutlu sonları bol keseden dağıtıyormuş der diğeri öteki taraftan aslında mutsuz sonlar da var siz hep canınızın istediğine odaklanıyorsunuz diye bizi paylar.
Hem zaten Charlotte'ın mutsuz olduğunu nereden biliyoruz ki? Bay Collins onunla muhatap olmadığı müddetçe gayet de mutluydu. Sizin mutluluk tanımınız ne onu deyin bana ya da durun yarın veliniz gelsin onunla görüşeceğim! Affedersiniz akademik(!) sinir krizi geçirdim az önce.
Hem zaten Charlotte'ın mutsuz olduğunu nereden biliyoruz ki? Bay Collins onunla muhatap olmadığı müddetçe gayet de mutluydu. Sizin mutluluk tanımınız ne onu deyin bana ya da durun yarın veliniz gelsin onunla görüşeceğim! Affedersiniz akademik(!) sinir krizi geçirdim az önce.
Hele Lydia'ya mutsuz derseniz Lydia size evlilik yüzüğü ile güler. Lydia'nın mutsuz olduğunu düşünenler biziz yani kontrol manyakları. Lydia'nın mutlu sona ulaşıp ulaşmadığını düşünmeye bile vakti olduğunu sanmıyorum bir de mektup yazmaya tabii! Lydia Bennet'a mutlu sona ulaştınız mı diye sorsak Wickham'a düğünde giydiği mavi üniforma nasıl da yakışmıştı değil mi derdi bence.
Görkemli bir aşkın evlilikle devam etmesine mutlu son dememiz zaten kendi içinde bir çelişki oluşturmuyor mu? Bunun çok mutluluk verici bir olay olmasından söz ederken aynı zamanda bir "son" olmasından da dem vuruyoruz. Birkaç aşk evliliği yapan insanlara ne diyorlar acaba tekrarlı mutlu son falan mı tekrarlı permütasyon gibi. Uu matematik şakası yaptım yakında kimseyi de tanımam ben.
Ben artık safi mutluluk ya da mutsuzluk diye bir şey olduğuna inanmıyorum. Tamam Bay Collins ile hayatını birleştirmek çok mutluluk verici bir hadise olmazdı kabul ama bu salt mutsuzluk demek olmamalı bence. Yani Derbyshire'ın yarısının sahibi Fitzwilliam Darcy ile evlenmenin de kötü yanları vardır muhakkak yani şu an aklıma gelmese de kesin vardır.
Jane Austen'in kitap sonlarının bizi mutlu ettiği gerçeğini yadsımayacağım fakat bizim gülüşümüz yüzümüzün yarısını kapladı diye bu söz konusu karakterleri bir ömür o duyguduruma hapsetmez bence.
Ben galiba yukarıda kendimle tartıştım. Korkarım "Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?" diye soracağım ama umarım yanıtınız sessizlik olmaz. Sessizlik de çarpıcı bir yanıttır gerçi üf aman be her şeyin de kendine göre haklılık payı var!
Görkemli bir aşkın evlilikle devam etmesine mutlu son dememiz zaten kendi içinde bir çelişki oluşturmuyor mu? Bunun çok mutluluk verici bir olay olmasından söz ederken aynı zamanda bir "son" olmasından da dem vuruyoruz. Birkaç aşk evliliği yapan insanlara ne diyorlar acaba tekrarlı mutlu son falan mı tekrarlı permütasyon gibi. Uu matematik şakası yaptım yakında kimseyi de tanımam ben.
Ben artık safi mutluluk ya da mutsuzluk diye bir şey olduğuna inanmıyorum. Tamam Bay Collins ile hayatını birleştirmek çok mutluluk verici bir hadise olmazdı kabul ama bu salt mutsuzluk demek olmamalı bence. Yani Derbyshire'ın yarısının sahibi Fitzwilliam Darcy ile evlenmenin de kötü yanları vardır muhakkak yani şu an aklıma gelmese de kesin vardır.
Jane Austen'in kitap sonlarının bizi mutlu ettiği gerçeğini yadsımayacağım fakat bizim gülüşümüz yüzümüzün yarısını kapladı diye bu söz konusu karakterleri bir ömür o duyguduruma hapsetmez bence.
Ben galiba yukarıda kendimle tartıştım. Korkarım "Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?" diye soracağım ama umarım yanıtınız sessizlik olmaz. Sessizlik de çarpıcı bir yanıttır gerçi üf aman be her şeyin de kendine göre haklılık payı var!
Super eglendirici bir yaziydi. Kalabalikta olmasan kahkahalarla gulecegim ama hepsi icime kacti su an. Bence de mutluluk pek coguna gore farkli. Elizabet ask evliligi yapmak istiyordu ve baska turlu mutlu olamazdi. Ama arkadasi icin rahat yasam sartlari daha onceydi cunku aski pek takmiyordu. Cevremde bile evli, bekar, ciktigi olan, olmayan herkes bir mutlu bir mutsuz. Yani birakin kitaplarda mutlu olmaya inanan bizler Jane Austen ile evliligi iyi bir sey gorelim. Zaten evlenince anyayi konyayi anlicaz. :) Bu kadar erken insani bezdirmek niye.
YanıtlaSilöncelikle çok mutlu oldum ve gerçekten de öyle etrafta henüz bezmemiş olanları bezdirmek için bekleyen heyecanlı bir grup var :(
SilTarla Kuşuydu Juliet diye bir oyun var. Romep ve Juliet intihardan kurtuluyor, evleniyor ve bir çocuk sahibi oluyorlar. O destansı aşk günlük hayatın zorluklarından çok yara alıyor. Elizabeth ve Darcy'nin evliliklerini okuma şansımız olsaydı onların da her gün mutlu olmadıklarını görürdük bence. Senin dediğin gibi mutluluk da mutsuzluk da sürekli olmuyor.
YanıtlaSiltüm bu "mutluluk" lafları insanda gereksiz bir beklenti oluşturuyor sanki sürekli bir şeyi bir mutlu sonu bekliyormuş hissi gibi ama hayat tam olarak öyle bir şey değil sanırım
SilDarcy ve Elizabeth'in aşık olma süreçleri de acılıydı ama yine de o zıtlaşmalarında, laf dokundurmalarında çekici bir şey vardı. Evlilikleri de böyle olmuştur eminim. zıtlaşıp sonunda mutlu anlara vardıkları küçük tartışmalarla... Bu arada bloguna takılıp kaldım saat kaç olmuş :D Yorumun önizlemesinde 16.58 gözüküyor saat. YALAN. Saat şu anda 2.59
YanıtlaSilYaa bloga takılıp kalmanız hoşuma gitmedi desem yalan olur :D ama uyku düzeni de önemli bi yerde tabii ihmale gelmez :D söylediklerinize katılıyorum bu arada zaten küçük tartışmalar olmasa insan Bay Darcy ile evlilikten bile sıkılır yani eminim öyledir... herhalde... muhakkak...
Sil