Jane Austen Kitap Kulübü 37. toplantısını 21 Eylül 2024 tarihinde gerçekleştirdi. Bu toplantıda Charlotte Bronte'nin Shirley'sini konuştuk.
-Yazı spoiler içerir-
Toplantımıza romanın adının Shirley olma nedenini sorgulayarak giriş yaptık. Ana karakter dururken Shirley'nin romana isim olmasını garipsedik.
Romanda hepimizin iyi düşüncelerini kazanan tek karakter Caroline olmuştu. Onun dışında herkese kurulmuştuk.
İlk defa bu dönemde yazılmış bir eserin zarafetten yoksun olmasını şaşkınlıkla karşıladık. Zariflikten gözün gözü görmediği, ne söylendiğinin bile bir iki sn sonra anlaşıldığı diyaloglar neredeydi? Bir süre de bu durumun çeviriden kaynaklanıp kaynaklanmadığını düşündük.
Charlotte Bronte'nin bu romanı yazarken kardeşlerini kaybetmesinin hüznü eserin her yerine sinmiş gibi hissetmiştik her birimiz de ve Bronte kardeşlerin eserlerinde bulunan kasvetin de bütün okuma deneyimi boyunca bizi çevrelediğine değinmeden edemedik.
Hikayenin ilerleyiş biçimi bizi şaşırtan diğer hususlardan bir tanesiydi. Aylarca Caroline'ın gözleri önünde Shirley ve kuzeni birbirlerini sevmişlerdi ve bu durum yepelek ruhlarımızı harap etmişti.
Aynı zamanda romanda hem karakterlerin hikayelerini hem sosyal, siyasi ve dini unsurları takip etmenin bizi bir miktar yorduğuna kanaat getirdik.
Bir aralık başkasının deneyiminden ders almanın iyi mi yoksa kötü mü olduğu üzerinde tartıştık. Bizi bu yola getiren neydi onu ben de hatırlamıyorum ama bu konuda hala düşünüyorum, net bir fikrim yok.
Bir süre Bayan Pryor'ın safi kötü mü yoksa patavatsız mı olduğu üzerine konuştuk. Zira hikaye boyunca savurduğu kan dondurucu cümlelerin başka bir açıklaması olamazdı.
Devam eden süreçte Shirley'nin baronetin evlilik teklifini reddetmesine anlam veremeyen dayısının düşünce biçimini masaya yatırdık. Çoğu erkek gibi "güçlü" kadınların karşısında "güçsüz" erkek görmek isteyeceği düz mantığından hareketle anlam veremiyordu bunda hemfikir olmuştuk. Ve bahsedilen "gücün" ne olduğu ve aynı zamanda ne olmadığı üzerine de bir süre konuştuk.
Biz romanı okurken Robert da bir ara Caroline'dan hoşlanır olmuş. Hala düşünüyoruz biz o saatte neredeydik, başımıza bir şey gelmiş olmasın!
Bir süre de Luis'nin kişiliği üzerine atıp tuttuk. Kendi duygularını ifade edemeyip neredeyse sokratik sorgulama ile Shirley'e aşkını itiraf ettirişine bir müddet gülmüş olabiliriz. Son olarak Luis'nin Shirley'nin kendisinden sosyoekonomik olarak düşük seviyede olduğu paralel evrenlerin hayalini kurduğu kısımlara da hazırladığımız lafları da söyleyip toplantımızı sonlandırdık.
Uzun zaman sonra Bronte üzerinde konuşmak hepimize iyi geldi. Bir sonraki kitabımız Hamnet- Maggie O-Farrell.
Hadi görüşürüz.