"Yapmacık bir tevazudan daha aldatıcı bir şey yoktur. Bu dolaylı yönden böbürlenmenin ta kendisidir." demiş Jane Austen. Bilseydi şimdi yapmacık tevazuya bile muhtaç olduğumuzu böyle söylemezdi bence.
Bir hafta kadar önce az tanıdığım bir kişiyle bir 5 dk kadar sohbet ettim(zorunda kaldım). O 5 dk süresince sadece kendini övdü ama sadece. Gözlerime baka baka ve açıktan. Benim yüzüm kızardı o konuşmaya devam etti, bana fenalıklar geldi o anlatmaya devam etti, benim gülesim geldi o övmeye devam etti. Hayatımın en uzun 5 dakikasıydı. İçimden yeteer, ya bu kadar da olmaz bacım az sus, gerçekten ciddi misin ama gerçekten" gibi cümleler kurup durdum.
Belki biraz da kötü huylarından bahseder diye sabırla bekledim ama kötü özelliklerini bile güzel bir şey gibi anlatmaya devam etti. İşte arada izin verdiği kadarıyla bir şeyler geveledim ben de. Yahu ne oldu bu insanlara? Nasıl bu kadar kendilerini beğeniyorlar ve bunu başkalarına da anlatabiliyorlar? İnternet'in de etkisi var bence bunda. İnsanlar sürekli kendilerini sergileme ve takipçi artırma peşinde. Kız konuşurken zihnimde kaç kere unfollowa bastım kaç kere arkadaşlıktan çıkardım bilemiyorum. Bir kere bir arkadaşımın "ben öyle güzel flüt çalarım ki herkesin flütünden ayrı ses çıkar benimkinden ayrı" dediğine bile şahit oldum. Bir keresinden başka bir kızın "ilk pilav yaptığımda herkesin ağzı açık kaldı bu kadar güzel olamaz bende el lezzeti var" dediğine şahit oldu bu kulaklar. Başka bir gün bir kız ve erkeğin sohbetine yanlışlıkla kulak misafiri olduğumda (ah o kara gün yok mu benliğimde büyük travmadır) şu konuşmaya maruz kaldım: erkek:senin gözlerinin rengi ışığa göre değişiyor mu?(kızın gözleri mavi)
kız:ay eveet, hele yazın bir oluyoo bir oluyo sana anlatamam böyle güzellik görmemişsindir. O günden sonra biraz kırgınım ne günah işledim de duydum diye hayır iyi de bir insan olduğumu düşünüyorum bana yazık değil mi? Şöyle bir geriye dönüp okuyunca neler yaşamışım kız ben! Ne acı. Bu anlattıklarımın hepsi lisede oldu gerçi Allah'a her gün şükrediyorum lise bitti diye. Her neyse Jane Austen sen yapmacık tevazuya katlanamıyorsun ama ben buradan yalvarıyorum yapmacık da olsa biraz tevazu gösterin litfen litfen amağğ(Burhan Altıntop sesiyle okuyunuz.) Hoşça kalın ben az biraz sinirlendim gideyim de duvarları falan yumruklayayım sağlıcakla.
-A bu arada belki başta anlattığım kızın ne konuştuğunu merak edersiniz. (lütfen okuyun bu acıyı paylaşalım) Bu hanım kızımız hiç çalışmazmış ama hep yüksek alırmış artık oda arkadaşları ondan nefret etmeye başlayınca çalışıyorum diye yalan söylüyormuş onları düşünüyormuş üzülmesinler istiyormuş ama onlar çalışırken onlara kek falan yapıyormuş bir keresinde öğretmen bir sınav sonrası bunun kağıdını saklamış sonra tüm sınıfa örnek göstermiş halbuki yazısı da pek kötüymüş zaten yazmak külfet gelirmiş ona hiç uğraşamazmış sanırım zekiymiş biraz arkadaşları artık onu böyle kabullenmiş bugün de hiç çalışmamış ama çok da korkmuyormuş o böyle şeyleri takmazmış 2 üniversite bitirmiş ama iş bulamamış halbuki işletme gibi aşırı güzel bir bölüm bitirmiş ayhh yine içime fenalık bastı. En acı tarafı da ne biliyor musunuz. Sormamıştım.
'' Bize genelde ihanet eden kendi kibrimizdir.''
YanıtlaSil''Gurur, daha çok bizim kendimizi değerlendirmemizle ilgilidir; kibirse başkalarına kendimizi ne şekilde satmak istediğimizle.''
JANE AUSTEN
en sevdiğim Jane Austen sözlerinden biridir. 2 söz de duruma çok uydu gerçekten :)
SilSondaki 'sormamıştım' yazısıydı aslında en acı olan...
YanıtlaSil