19 Haziran 2016 Pazar

MALİKANE

     Merhaba!

     Gurur ve Önyargı'yla ilgili yeni bir kitap bulmanın manasız sevincini yaşıyorum. Haydarpaşa Kitap Fuarı'nın ikinci ganimeti Malikane kitabı. İnternette kitabın kapağını hep görüyordum ama Türkçe'ye çevrilmiş olabileceği aklıma gelmemişti. Kitabın özgün adı Longbourn, Türkçe'ye Malikane olarak çevrilmiş ama kitabın kapak resmi değiştirilmediği için kitabı tanıyabildim. Artık Jane Austen koleksiyonumun nadide bir parçası ve Jane Austen rafımda Jane Austen'in 6 romanından hemen sonra yerini almaya hak kazandı! (Jane Austen Hayatımı Mahvetti kitabı lütfen kişisel algılama!)


     "Kitap Aşk ve Gurur hikayenin sadece yarısıydı" diyor. Ve kitabı okumaya başlayınca gerçekten hikayenin sadece yarısı olduğunu anlıyorsunuz. Kitap Bennet ailesinin hizmetçilerinin gözünden tanıdığımız hikayeyi anlatıyor aslında. Yukarı katta Jane Austen'in yazdığı hikaye yaşanıyorken alt katta Jo Baker bambaşka şeyler anlatıyor.  Kitabın ilk sayfalarında Gurur ve Öyargı'nın o büyülü kusursuzluğuna biraz gölge düşüyor çünkü Gurur ve Önyargı her şeyin mutlu öğeler barındırdığı bir mutlu son kitabı gibi geliyor insana ve o karakterlere tuvalete gitmeyi bile yakıştıramıyorsunuz haliyle ama Longbourn hizmetçileri kafanızdaki masal kitabını şak diye dünya gerçekliğiyle karşılaştırıyor. Romanı Downton Abbey'yi bitirdikten sonra okumak hikayeye kolay ısınabilmemi sağladı sanırım. Ama her sayfada sınıf ayrımına içinizden çok ağır konuşuyorsunuz o kesin. Tüm bu sosyolojik gerçeklikleri bir kenara bırakıp hikayeye dönelim. Öncelikle Aşk ve Gurur'un 2005 yapımı filminde Longbourn'da bir hizmetçi kız gösteriliyor. Ama kitaptaki Sarah karakteri o mu bilemiyorum.



       Kitabın diğer karakteri Bingley'lerin uşağu Ptolemy yine 2005 yapımı filmde hatırladığım kadarıyla 4 uşak gösteriliyor. 




       Sarah bir yetim ve evin aşçısı Bayan Hill yardımcıya ihtyaç olduğunu söylediğinde eve alınıyor. Sarah hayatı Longbourn'dan görmek istemeyen aslında özgür ruhlu bir kız. Bayan Hill yıllarını Bennet ailesine vermiş bir aşçı kocası Bay Hill ile birlikte çalışıyorlar. Poly 12 yaşlarında diğer yardımcı kız. Bu karakterler Bennet'ları amiyane tabirle çekip çevirmeye çalışırken eve James Smith adında bir uşağın gelmesiyle olaylar gelişiyor. Sanırım ben spoiler vermeden kitap tanıtımı yapamıyorum bağışlayın!  Gurur ve Önyargı'yı sevdiyseniz bir de hizmetçilerin gözünden okuyun derim ben. Yazarın üslubunu sevdim kitap biraz kalın olmasına rağmen çok akıcı bir şekilde ilerliyor asıl hikaye tanıdık olsa da merak unsuru hep canlı tutuluyor.
       Kitabı okurken gözler Bay Darcy'yi arıyor elbette ne yazık ki ismi ilk defa ancak 209. sayfada geçiyor. Yazar onu "Yaratılmışlar dünyasının bambaşka br kategorisine ait gibi duruyor." diye tanımlıyor. Lütfen rica ediyorum tabi ki romanı sırf bu cümle yüzünden sevip kitap rafımın en nadide köşesine yalnızca bu sebeple yerleştirmiyorum. Siz de canım! Romanı 19. yy. İngiltere'sinin günlük yaşantısına çarpıcı bir gerçeklike yer verdiği için sevdim, aynen öyle.



     Gurur ve Önyargı'nın en sevdiğim unsurlarından biri hiç şüphesiz mektuplar. Malikane'de Sarah'ın mektup yazmayı istemekle ilgili içinden geçirdiği cümleler kısmında benim kalp komple gitti. Şimdiki, İnternet aracılığıyla her dakika konuşabilen insanların mavi tik olup cevap vermeme serzenişlerini aklımın en dip köşesinde yalnız bırakıp içimden parasızlığa ağır konuştum ama çok ağır!
     Dünya gerçekten garip bir yer birisini mutluluğun doruklarına ulaştıran bir olay bir başkası için ölümüne mutsuzluk sebebi olabiliyor, sanırım bu denge denilen şey. Terazinin mutluluk tarafının ağır basıp her şeyin alt üst olmaması için birilerinin de mutsuz olması gerekiyor. Dünyanın mutlu tarafı merak etmeyin 21 senedir sizin için depresyondayım ben!
     Hani Gurur ve Önyargı'da Lizzy'nin uzun bir yürüyüş sonunda Darcy'nin karşısına çıktığı Caroline'n eteklerinde çamur sebebiyle kalp krizi geçirdiği ama Darcy'nin Lizzy'nin gözlerine canlılık geldiği için daha güzel göründüğünü söylediği sahne varya heh işte bu kitabı okuyunca Caroline'a hak veriyorsunuz ben daha ne deyim?


      Austenzede öneriyor! Şu an çevremdeki herkesi kitabı okumaları için taciz ediyorum kitabı tartışacak birilerine ihtiyacım var. Konu Gurur ve Önyargı olunca ben lüzumsuzca aşırı seviyorum da.
     Yazıya kitaptan alıntılarla son veriyorum, teşekkürler.

. Bugünle ilgili tek güzel şey, kısa süre sonra bitecek olması.

. Kurnazlıkla ilgili her şey rezildir.

. Evililik denen şey, gözü kapalı alışveriş yapmak gibiydi; asla neyle karşılaşılacağı bilinmiyor ve insanlar sürekli yanlış seçimlerde bulunuyordu.

. Onların benim hakkımda düşündüğü şeye dönüşeceğim, diye düşündü, yani hiçbir şeye!

. İnsanlar birbirlerini en çok birbirlerinden ayrılırken sevmezler miydi zaten?

. Sıradan olmak, dünyada bırakabilceği en hafif izi bırakmak daha iyiydi.

. Yolculuğun bitmesini istiyordu, ama bir yere varmak istemiyordu.

. Senelerdir istenen şeyi elde etmek belki de tamamıyla mutlu edici bir durum değildir. Sonuçta ulaşılmak istenen amaç bir kere elde edildikten sonra tam da beklendiği gibi çıkmayabilir. Belki de eskimiş ve zamanla yıpranmıştır, senelerdir göze batmayan kusurları şimdi göze batar hale gelmiştir. Birden bu elde edilen şeyle ne yapacağınızı bilemezsiniz.

Son bir not: İnsanlık tarihi gerçekten iğrençliklerle dolu. Sanırım romanlar bu gerçeklikleri kırptığı için güzel. O zamanlara özeniyoruz ama 21. yy'ın hakkını biraz yiyor muyuz ne! Tam bu noktada Pariste Bir Gece filmini izlemenizi öneriyorum. Bundan yıllar yıllar sonra bizim hayatı kolaylaştırıyor dediğimiz teknolojik aletlere birileri gülecek ve bizim adımıza çok üzülecek. Misal 200 yıl sonra metrobüs bence işkence aleti olarak nitelendirilecek ben eminim.

Bu sefer gerçekten son bir not: Romanı okurken Bay Darcy çok korkutucu ve ulaşılmaz geldi Jane Austen'e bizi gerçek hayatta asla karşılaşamayacağımız birini tanıttığı için teşekkürler. Gerçi tanıştırmasaydı daha mı iyi olurdu ki acaba tam da emin olamadım, neyse.
      
      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder