"Ya diğer kanallarda sevdiğim şarkılar çalıyorsa ve ben kaçırıyorsam" anksiyetesiyle radyo bile dinleyemeyen ben bu kitabı okumaktan nasıl zevk alabildim bilmiyorum. Hazır Jane Austen Kitap Kulübü'nün 20. toplantısını az önce bitirmişken kulübün üzerimde bıraktığı duyguların etkisi geçmeden yazayım dedim bu sefer yazıyı. Yersiz duygusallaşmalar konusunda hazırlıklı olun diye baştan uyarıyorum bakın.
Şimdi size kitap kulübü toplantısı bir anda nasıl hasretin düğünü olan dert gecesine dönüştü onun hikayesini anlatacağım.
Başlangıçta her şey normaldi. Instagram isimli sosyal medya platformunda şöhret kazandığı için kitabı küçümsemiştik. Hatta bir Yeşilçam filmi edasıyla çember oluşturup histerik kahkahalar içinde kitabı birbirimize atmamıza dahi ramak kalmıştı.
Dilini yalın, hikayenin işleniş biçimini sade bulmuştuk.
Kitaba; çoklu evren, küçük seçimlerin hayati önemi, dünya üzerindeki her şeyin anladığımız kadar olması gibi mefhumları daha önce gördüğümüz filmler ve dizilerden örnekler vererek entelektüel birikimimizle kimin alfa olduğunu göstermiştik.
Yapılan olumsuz yorumlardan bahsedip canını sıkmıştık kitabın. Kanına dokunmuştu.
Bir bebekle ce-e oyunu oynuyor edasıyla felsefeden bahseder gibi yapıp kaçmasına göz devirmiş, yazarın bu konuda bilgisiz olabileceği ihtimaliyle bağışlamıştık onu. Biz de az değildik.
Tam kitabı kostümlü partiye davet edip hepimiz partide gündelik kıyafetler giyinmiş bir halde onu karşılama planı yapıyorduk ki bir de ne görelim!
Yaşamaya korkmak, öğrenmenin tek yolunun yaşamaktan geçmesi, mutluluğu dışsal nedenlere bağlama çaresizliği, insan olmanın dünyayı indirgeyerek anlaşılabilir kılma çabası olması, saf mutluluk hayalinin mutsuzluğu büyütmekten başka bir işe yaramaması, birilerine acı vermeden yaşamanın imkansızlığı, yaşamak istememenin acı çekmekten değil acıyı dindirmenin bir yolunun olmaması düşüncesinden doğması, sevgisizliğin en büyük başarıları anlamsız kılması, yaşayamadığımız hayatların yasını tutma kolaycılığı, hayatı anlamak zorunda olmamanın ağırlığı... derken kitap bizi perişan ediyor, biznen alay geçiyor, duygularımızla oynuyordu.
Efendi gibi kitabımızı tartışıp evlere dağılacakken bir anda kitap kulübünden kendi kendine yardım grubuna dönmüştük. Merhaba, ben Austenzede ben bir Mr. Darcy övme bağımlısıyım.
Nasıl da bağladım ama konuyu Mr. Darcy'ye. Hiç bu kadarını ben de beklemiyordum.
Birileri beni ciddiyete davet etsin çok acil.
Neyse. Öyle işte. Ava giderken avlanmıştık. Kitap travmatik yaşam deneyimlerimizden tutup duvara yapıştırmıştı bizi. Ama toparlanacaktık, bir sonraki toplantıda bir araya gelip Mr. Darcy övmeye karar verdik de rahatladık.
Hadi dikkat edin kendinize, çok düşünüyorsunuz fazla düşünmeyin, değmez, boş verin, geçer, takmayın o kadar, hadi kalkın bi' elinizi yüzünüzü yıkayın.
Not: Mr. Darcy övme toplantımızdan sonraki ay Bir Hanımefendinin Portresi'ni konuşacağız.
Hadi görüşürüz.
Görüşür müyüz?
Görüşelim.
Vay be neler kaçırmışım :-) Grupla okumak çok verimli oluyor. Sizler olmasaydınız ben bu kitaptan bu kadar anlam çıkaramazdım. İyi ki okumuşum ve iyi ki konuşmuşuz diyorum.
YanıtlaSilO zaman Bir Hanımefendisi'nin Portresi'ni okumaya başlıyorum.
keyif almana çok sevindim :) bir sonraki toplantı için sabırsızlanıyoruum
Sil