Normal koşullarda küçük şeylerden büyük anlamlar çıkarma konusunda uzmanımdır. Ve anlamsız şeyler üzerinde saatlerce düşünüp bu anlamsız şeylerin sembolize edebileceği şeyleri düşünmek ise hobimdir. Yalnız kaldığımda zihnimde bir ruminasyon seansında değilsem şayet okuduğum satırları, işittiğim replikleri enine boyuna irdelemek günlük sporumdur.
Jane Austen'in yazdığı birkaç roman için bir blog açıp 200'den fazla yazı yazdığım, Jane Austen ile ilgili bir Twitter hesabı açıp 2300'e yakın tweet attığım, aynı konulu bir Instagram hesabı açıp 195 gönderi ve sayısız story paylaştığım, yetmeyip bir kitap kulübü kurup diğer insanlarla da Jane Austen tartışıp 22 toplantı gerçekleştirdiğim göz önünde bulundurulursa ben delirmişim çocuklar. Şaka Şaka cümlem böyle bitmeyecekti. Tüm bu cümlelerin özeti "anlam çıkartma" konusunda iddialı olduğumdur. Sadede gelecek olursak -evet hala gelemedik- Muhteşem Gatsby'den hiçbir mana çıkaramadım. The end. Happily ever after.
Bu safi sözel zekadan oluşmuş, kelimeleri kendine dost edinmiş, sanatı mesken tutmuş insanı üzdünüz, değer miydi be! Ya da öfkelendirdiniz bilemiyorum. Kurduğum cümlelerin sayısına bakılırsa öfke daha olası ama duygularımı anlamlandırma konusunda hiçbir zaman iyi olmamışımdır zaten.
Neyse. 3 Temmuz Pazar günü saat 15.00'te Jane Austen Kitap Kulübü olarak 22. toplantımızı gerçekleştirmiş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Toplantıda F. Scott Fitzgerald'ın Muhteşem Gatsby'sini konuştuk.
Öncelikle yazardan, kitabın yazıldığı dönemden, kitaptaki figürlerin sembolize ettiklerinden bahsettik ve ben dünyanın en güvenilir kaynağı olan Wikipedia'dan öğrendiğim birkaç bilgiyi katılımcılara aktardım. Profesyonellik deyince de ben.
Bir müddet kitap ve film uyarlaması kıyası yaptık ve akabinde karakterlerden bahsettik. Karakterler hakkında pek de bir şey öğrenemediğimiz için lafın lafı açtığını söyleyemeyeceğim.
Roman entrikalıydı esasında ama tam da anlamlandıramadığımız bir kuruluk var gibiydi. Kitapta cereyan eden olaylardan bahsederken kitabı yeni bitirmiş olmamıza rağmen bazı önemli hadiseleri kaçırdığımızı fark ettik.
En son altını çizdiğimiz satırlardan medet umacaktık ki sadece bir iki satırın altını çizdiğimizi fark etmemiz bir oldu.
Buradan da bize malzeme çıkmamıştı.
Bir süre bu kitaptan sonra "Gatsbying" diye bir kelimenin türemesi ve sosyal medyada "hoşlanılan kişinin ya da eski sevgilinin ilgisini çekmek için paylaşımlar yapmak" anlamına gelmesi üzerinde konuştuk. Aramızda bu duruma hiç şahit olmayan şanslı kişiler olsa da benim bu konuyla ilgili tek ve aşırı derinlikli yorumum 'yapmayın kardeşlerim, bakın manyak olursunuz!'du. (Bu bilgiyi gördüğüm blog yazısı için tıklayın.)
Tam kitaba dair tüm umutlarımız bedenimizi terk edecekken kitabı İngilizce aslından çeviren kişiyi araştırmak geldi aklımıza ve gugıla yaptığımız kısa seyahatten sonra pek çok kişinin çeviriden muzdarip olduğunu gördük de rahat bir nefes aldık. Bu çevirmenin aynı zamanda kulüpte okuduğumuz diğer bir kitap olan George Elliot'ın Silas Marner'ını da çevirdiğini gördük. Ki o kitapta da benzer problemler yaşamıştık.
Çevirmenin özgeçmişine hızlıca bir göz atıp kendisinin iktisat mezunu olduğunu ve uzun bir süre bankacılık yaptığını da gördükten sonra her şeyi anlamıştık. Bizde sorun yoktu, aşırı zekiydik, edebiyat dehasıydık ve bir sayısalcıyla karşı karşıyaydık. Sevgili sayısalcılar; rakamlarınızı alın ve edebiyatı yavaşça aldığınız yere bırakın lütfen. Siz zekanızı kelimelerle falan ne yoracaksınız şimdi. Eğer eğlenmek istiyorsanız gidip hesap makinenizle leblebi falan yazabilirsiniz. Ayrıca hesap makineleri telefonlara girdiğinden beri kafadan dört işlem yapabilmenizin hiçbir havalı yönü kalmadı çocuklar, periodt. (Ahaha ne saçmalıyorum acaba)
Neyse kitapla ilgili hemen hemen hiçbir şeyden bahsetmediğime göre yazıyı sonlandırabilirim diye düşünüyorum çünkü bu yazarınki de candır ama :(
Bir sonraki toplantıda okuyacağımız kitap ise Kate Chopin'in Uyanış isimli romanı. Toplantıya katılmak için benimle Instagram üzerinden iletişime geçebilirsiniz. Kullanıcı adım: austenzedee.
Hadi görüşürüz.
Görüşür müyüz?
Görüşelim!
Kitabı okuduğumda ben de hayal kırıklığına uğramıştım. O kadar çok okunuyor ki... Bir de klasik denilince insanın beklentileri artıyor ister istemez. Okuduğum zaman sevmemiştim ama üstünden zaman geçtikçe kitap arada sırada aklıma gelmeye başladı ve düşündüğüm kadar nefret etmediğimi fark ettim. Belki zamanla senin öfken de hafifler.
YanıtlaSilUmarım öyle olur bende de :D
Sil