Jane Austen Kitap Kulübü 31. toplantısını 10 Haziran Cumartesi günü saat 21.00'de gerçekleştirdi. Sally Rooney'den okuduğumuz üçüncü kitap Arkadaşlarla Sohbetler oldu.
Rooney'in eserlerinde işlediği temaların birbirine olan benzerliği nedeniyle kulüpte konuştuğumuz konular da çok değişmedi.
Her zamanki gibi toplantıya eser hakkındaki genel fikirlerimizi söyleyerek başladık. Hiçbirimiz büyük bir beğeni duymamıştık kitaba karşı.
Rooney okuyunca ilişki kurma biçimlerinin geçmişten günümüze evrildiği halleri konuşmadan geçemedik. Yıllar sonra insanların dönemimizdeki ilişki biçimleri, iletişim kurma şekilleri hakkında ne düşünebileceği üzerine de kafa yorduk.
Sally Rooney'in yazı üslubuna, yazma amacına değindik bir süre de. Bize bu ilişkileri anlatma amacını sorguladık.
Tek tek karakterleri masaya yatırdık. Kendimizi özdeşleştirebileceğimiz, "anlayabileceğimiz" bir karakterin olmadığına kanaat getirdik. Bu durumun da romandan bizi uzaklaştırdığını fark etmemiz çok sürmedi.
Rooney'nin yazdığı aileleri masaya yatırdık toplantımızın devamında. Aile içi iletişimin karakterlere yansıyış biçimlerini arasındaki bağlantıyı ortaya koymaya çalıştık.
Bireyselleşmenin insanların ilişkilerden beklentilerini dönüştürmesi üzerinde durduk bir müddet. Rooney karakterlerinin duygusal savrulmalarına çözüm üretmeye de çalıştık kendimizi tutamadık.
Ve her zamanki gibi kitaptan altını çizdiğimiz satırları okuyup toplantımızı sonlandırdık.
Benim kitapta en beğendiğim kısım şuydu:
- "Ertesi gün ya da onun ertesi gün de aramadı. Hiç kimse aramadı. Beklemek gün geçtikçe beklemek gibi değil de hayatın ta kendisi gibi gelmeye başladı: Hayat, beklediğiniz şey gerçekleşmemekte ısrar ederken dikkatinizi dağıtmak için yaptığınız işlerdi. İşlere başvurdum ve seminerlere gittim. Hayat akıp gitmeye devam etti."
Bir sonraki kitabımız Bir Kır Balosu- Honore De Balzac.
Hadi görüşürüz.
Görüşür müyüz?
Görüşelim!