Merhaba!
Yazı yazmaya fırsat bulamayalı uzun zaman oldu. Bu süre zarfında yeni yazı yok mu diye soranlar oldu. (aslında 3 kişi ama bu düşünce hepinizin aklından geçmiştir eminim. Çalışılması gereken derslerle mutlaka izlenecek film düşüncelerinin arasında bi yerlerde muhakkak vardır iyi bakın) Annem 20 günlüğüne evde değil bu süre zarfında ben ve kardeşim onun görevlerini (yemek, çamaşır, ütü, bulaşık, 7 ile 17.30 arası torun bakma) üstlendik. Her akşam ne yemek yapacağımıza karar verirken insanların hiç kimsenin baskısı altında kalmadan ve kendi iradeleriyle evlenme kararını verebilmelerine hayret ediyorum. (Bu arada arta kalan zamanlarda bir de KPSS çalışıyorum ki oraya hiç girmeyeyim orası hayatımın 3. kat yasak kütüphanesi.)
Neyse ki imdadıma birkaç ay önce evlenen akrabamın instagrama koyduğu hikayedeki cümleleri yetişti. Birkaç ay önce evlenen akrabam diyor ki "evlilik gece sinemaya gidebilmektir" aslında ilk düşüncem gece sinemaya gitmek istiyorsak koca yerine araba almamız gerektiğiydi. Gelinlik, çeyiz, balayı, kına gecesi derken masraflar uhuu alıp başını gidiyor araba daha karlı ama çok geçmeden anladım ki bu evlenince anlayacağım şeyler listesinin yepyeni üyesi ve kesinlikle ekonomiyle alakası yok. İnstagram Keşfet'te şöyle bir salınınca zaten evlilik tanımlarından hiç olmazsa 2 tanesine kafa kafaya çarpışırsınız. Sanırsınız TDK!
Evlilik akşam yemeğini kayın validene kitlemek demektir (ki bu gerçekten şahane bir şey sırf bunun için bile insanın birini kolundan tutup nikahı basası geliyor),
evlilik sen demek (burada herhalde 'sen' kısmında herkes kendi kocasını zihninde canlandırıyor), evlilik hafta sonu alışveriş merkezine gitmek demektir (aslında bunu ben uydurdum ama bence bu gerçeği yadsıyamazsınız sayın evlilik),
evlilik her şeyinle sevilmek demektir (oralarda bir yerlerde 'sevmek' de olacaktı ama gelin bencil galiba ) vs vs bu liste uzuyor tutamıyorum küçük enişteyi.
Biliyorsunuz ki bu blogta hizmette sınır yok Austenzede sizin için araştırdı. Peki TDK'ya göre de evlilik acaba gece sinemaya gitmek mi demek? TDK diyor ki; "Evlilik evli olma durumudur." ve örnek cümle de A. Ağaoğlu'ndan "Demek bu bile bizi önünde sonunda evliliğe götürecektir." galiba TDK da evli olmadığın olacak pek anlamamış. İnstagram'da öyle demiyorlar sayın TDK!
Bitti mi bitmedi konuyu daha iyi kavrayabilmek için KPSS Vatandaşlık kitabımdaki bir konuyu evliliğe uyarlayarak somutlaştırmaya çalışacağım. (gerçi üniversitede psikiyatri dersini veren hocam bunun iyi bir anlama yöntemi olmadığını iddia ediyor fakat ömrü boyunca bu blogu okumayacağına emin olduğumdan mütevellit gönül rahatlığıyla yazıyorum) (siyaset dersi aldığım hocam da bu yazıyı asla okumayacaklardan olduğu için az sonra tüm cahilliğimle yazacaklarımdan sebep günün şanslı kişisi)
EGEMENLİĞİN KAYNAĞINA GÖRE EVLİLİK
Monarşivlilik: Bu evlilik tipimizde gelin kendini evlilik kurumunun merkezine oturtuyor. Onun için evlilik sevilmek demek. Mutlak monarşilerde gelinin gezme hakları bir sınırlamaya tabi edilemiyor. Bknz: gece sinemaya gitmek.
Oligarşivlilik: Evliliğin küçük ve ayrıcalıklı bir zümreye ait olduğunu düşünenlerin şekliyse oligarşivlilik. Onlar için kendilerinden daha çok evliliği hak eden yok. En çok onlar evli ve bekar insanları anlayamasalar da onları evlenince anladıkları şeylere göre yönetmeye çalışıyorlar. Bknz: sırtlarına bir kıyafet alamıyorlarsa gelinlik giysinler!
Teokrasivlilik: Burada islamcı romantikler yer alıyor. Onlara göre evlilik: eşinin abdest aldıktan sonra sakalında kalan damlayı tilbetine silmek demek gibi bir şeydi yıllar önce twitter'da okumuştum bu cümleyi. (Austenzede yine sakladı samanı ve zamanı gelince de durur mu yapıştırdı yazıya)
Cumhuriyevlilik: Evlilik hakkının bir kişiye değil millete ait olduğu sistem oluyor kendisi. Bu tipte çoğunluğun kararı esas alınıyor mesela biri çıkıp diyor ki evliler hafta sonu AVM'ye gidecek çoğunluk kabul ederse paşa paşa gidiliyor AVM'ye demokrasi denen bir şey var canım hiç!
Üf cahil cahil ne anlatıyorsun ya diyorsanız hemen olayın Jane Austen cephesine yöneliyoruz. Bildiğiniz gibi Jane Austen'in romanlarının iskeletini evlilik oluşturuyor o yüzden kısa cümlelere indirgemek zor ama yine bildiğiniz gibi Jane Austen'e göre evlilik; hali vakti yerinde olan bir erkeğin kendine bir eş bulmasının herkesçe bilinmesidir.
Northanger Manastırı kitabına göre evlilik; eşe dair mutlak iyi hayallerden bir an önce vazgeçilmesi demektir aksi halde evlendikten sonra mecburen vazgeçilen bir hale karşılık gelmektedir. Ama burada da kız gece sinemaya gitmek istese tamam anlarım yani ama kendine kaşı sevgi, saygı ve anlayış bekliyor yok artık canım oldu olacak bir de huzur iste!
Yine Gurur ve Önyargı'da yer alan bir konuşmaya göre evlilik eşlerin birbirlerini ne kadar az tanırlarsa o kadar iyi olması beklenen bir şans ve talih meselesi.
Charlotte Lucas bir evlilik tanımı yapsaydı bence şuna benzer bir şey olurdu -ya da olmazdı neyse asla bilemeyeceğiz- Evlilik taraflardan romantik olmayanın yaşının 28'i geçmesiyle aileden bir yükün eksilmesinin olumlu neticeler doğuracağı ümidi ile yapılan bir danışıklı dövüş.
Elizabeth'e göre evlilik tanımını biliyoruz zaten aşık olmadan asla yapılamayacak bir şey! Bana göre beklenmedik derecede iyimser ama sonucunu düşününce insanın sihirli düşüncenin varlığına inanacağı geliyor.
Mrs Bennet'a göre evlilik zatürre olma ihtimalinin yanında bile emniyet şeridini kullanmaya izinli bir duruma karşılık geliyor.
Mr. Collins'e göre evlilik Lady Catherine De Bourgh'un evinin pencerelerini överken bayılmayacak herhangi bir hanım kişisiyle yapılabilecek bir anlaşma olurdu bence.
Peki Bay Darcy'ye göre evliliğin tanımı ne olurdu? Bu tanımı bir koşul öne sürerek uyduracağım. Eğer Lizzy ile tanışmasaydı böyle bir tanım yapardı bence. Bay Darcy'nin bir balo esnasında dansla ilgili söylediklerini hatırlayan var mı? Tabi ki hatırlamıyorum diyen sağlıklı çoğunluk için işte o diyalog;
Sir William Lucas: Gençler için ne hoş eğlence.. Dans etmek gibisi var mı? Ben dansı yüksek ve uygar toplumların en belli başlı inceliklerinden sayarım.
Bay Darcy: Elbette beyefendi. Dans sanatının aynı zamanda dünyanın en aşağı toplumlarında da geçerli olmak gibi bir ayrıcalığı vardır. Bütün yamyamlar dans etmesini bilirler. (Çeviri: Nihal Yeğinobalı) (Gerçi bu cevabı Bay Darcy bana verseydi ve ben de karşısında cümle kurabilecek öz güvene sahip olabilseydim büyük ihtimal 'neye göre aşağı toplum pardon'dan girer konuyu sosyal boyutlara taşırdım ama Allahtan burası son derece ciddiyetsiz bir ortam)
Şimdi diyalogta geçen 'dans etmek'lerin yerine 'evlilik'i yapıştırıyor ve kimseye söylemiyoruz. Bence Bay Darcy'nin evlilik tanımı olsa olsa bu olurdu.
Son olarak Claire Tomalin'in Jane Austen biyografisinde Austen'in okuduğu iddia edilen bir oyundan bir cümle yazmak istiyorum "Biliyorsun insanların evlenme modası yüzünden biz de evlenmek zorundayız.." Ve inanır mısınız evliliğin modası hiç geçmiyor. Evlilik is always BLACK.
Not: Şu sıralar hayatımın höyküre höyküre ağlamalı bir döneminden geçtiğim için yazıya görsel ekleyecek gücü kendimde bulamadım. (höykürmek ne demek bilmiyorum bu arada) Siz okurken başlarda gelinli damatlı pinterest'ten bulunma illüstrasyonlar, yazının orta kısımlarında birkaç Bay Darcy son kısımda da çok afilli laflar ettiğini zanneden bakışlar atan bir kız çizimi hayal eder misiniz rica ederim. Ben şimdi moralimi yerine getirmek için mutlu anılarımı sırayla zihnimden geçireceğim. 1. lisenin bitişi 2.
Unutmadan bir not sizin evlilik tanımınız nedir ya da gördüğünüz ilginç bir tanım var mı? Benimle paylaşırsanız mutlu olurum.
Daha neşeli günlerde görüşmek üzere ve ardından iyi geceler.
Jane Austen'nın Aşk ve Gurur kitabından uyarlanan bir kitap yazılmıştı. Onu araştırırken bloğu keşfettim ve bu yazıya bayıldım. Çok tatlı ve eğlendirici bir kalem. Bundan sonra buralardayım. Benimkine de beklerim tabii. :)
YanıtlaSilçok teşekkür ederim :) buralarda olmanız beni mutlu edecek emin olabilirsiniz :)
SilYine harika bir yazı, çok yaratıcı birisin. Ufka şeylerden hikaye diziyorsun adeta hayranlıkla okuyorum. Umarım daha iyisindir, arada ağlamak güzel oluyor bol bol ağlayıp aydınlanma kısmına geçiyorsun bir müddet sonra.
YanıtlaSilBence evlilik nedir bilmiyorum, 23 yaşındaysanız hazır olmadığınız bir şey? Ama arada çocuğum olsun diyorum. Kafa karışıklıkları... Bir sonraki yazını merakla bekliyorum ^.^
galiba şımarıyorum :D o aydınlanma evresine geçemedim ama umarım kısa zamanda olur. haha gerçekten çocuk çok caydırıcı bir etken :D
SilBir şey rica edeceğim, bloguna mail ile takip et butonu koyabilir misin, yeni yazıları hemen görürüz böylece. Ayarlarda yerleşim / Gadget ekle kısmında var =)
YanıtlaSilvallahi bu konularda çok cahilim blogu bir kere açtım ve yazı yazmak dışında asla güncelleme yapmadım ne olup bitiyor haberim yok :D dediğinizi yaptım sanırım, oldu mu emin değilim olmadıysa yeniden deneyeyim :D yapılacaklar listeme bloga acil çeki düzen ver maddesi ekledim bu an itibariyle :D
SilEvlilik çok da büyütülecek bi şey değil bence. Tam bi tanım veremem ama belki toplumsal yaşamda sana bazı artılar sağlayacak (önemsemesi gerek olmayan artılar büyük ihtimalle) bi kurum. Yazıyı gene çok beğendim özellikle karakterlerin evlilik tanımları noktasında :) Ağlamalı döneminin geçip bir daha hiç gelmemesini diliyorum :)
YanıtlaSilevet o artılardan biri de toplum baskısından kurtulmak:D ve teşekkür ederim iyi dilekleriniz için :)
Sil