Bu yazının konusu Jane Austen'in okuduğumuz son kitabı olduğu için haliyle öyle kolay kurtulamayacaksınız. Şimdiden zavallı sinirlerinizden özürlerimin kabulünü rica ederim.
1 Mart Pazar günü İkna konuşmak üzere buluştuk. Başlamadan önce en sevdiğiniz toplantı hangisi oldu diye sordum ama her toplantının da birbirinden güzel olduğuna karar verip konuyu tartışmaya kapadık.
Fotoğraflardan sayabildiğim kadarıyla toplantılara yaklaşık 40 kişi katılmış (şu an "40 yapağr" esprisi yapmamak için kendimi çok zor tutuyorum, bakın çok zor). Konuşulanlara geçmeden önce gelen herkese teşekkür etmek istiyorum. Hiç sorunumuz yokmuş gibi benimle oturup saatlerce 'Bay Darcy mi daha iyi Bay Knightley mi' tartışması yaptığınız için ne kadar teşekkür etsem az. Başka nerede "Wentworth'ün mektubunu yüksek sesle okurken arkada 'Ağla Yaralı Kalbim' çalsa ne güzel olur" demem üzerine bir dk bile şaşırmayıp uygun playlist arayışına giren arkadaş bulurum bilemiyorum.
Konuştuklarımıza gelirsek;
- İkna'nın Jane Austen'in ustalık eseri olduğunda hemfikir olduk. Kişilerin haletiruhiyelerini anlatmada geldiği noktayı 15 dakika kadar övdük.
- Bu hikayede diğerlerine göre sınıflararası farklılığın azaldığını gördük.
- Diğer romanlarda olay örgüsü açısından en önemsiz insanın bile detaylıca anlatılmasının bu kitapta olmadığının farkına vardık. Bunu da Jane Austen'in yazma tarzının oturmuş olmasına bağladık.
- İkna'nın en duygulu Jane Austen kitabı olduğunda hemfikir olduk.
- Kendimizi tutamayıp 'biz Anne'in yerinde olsak ne yapardık'ın cevabını bulmaya çalıştık. Fakat çok geçmeden Anne'in genç olmasını, dönemin acımasızlığını öne sürerek onu bağışladık.
- Wentworth'ün mektubunun Darcy'ninkinden sonra en iyi mektup olduğunda karar kıldık.
- Kitapta 'Kadınlar mı aşkını daha çabuk unutur erkekler mi' tartışmasında Anne'in 'kalemler erkeklerin elinde' demesinin üzerine Wentworth'ün elindeki kalemin düşmesini düşünüp neredeyse hüzünleniyorduk ki hemen solumda oturan Bahar "yar deyince kalem elden düşüyor" türküsünü mırıldandı. Bundan sonra yanıma oturan kişiyi çok dikkatli seçeceğimi bildiririm dostlarım, zira hala aklıma geldikçe gülüyorum.
- İkna'nın Jane Austen'in yazdığı en akıcı kitaplardan biri olduğuna karar verdik.
- Mary'nin dayanılmaz karakteri üzerinde durmadan geçemedik. Ama ondan bahsetmek bile içimizi geçirmeye yetti.
- Bay Elliot'un güzellik merakı üzerine konuştuk ve günümüzde yaşasa İnstagram'da fırtınalar gibi eseceğini düşündük.
- Kitaptaki 'hangi cinsiyet daha çabuk unutur' tartışmasını 'unutmanın cinsiyeti olmaz' yargısıyla başımızdan savdık.
- Yüzbaşı Benwick'in önce büyük aşkından bahsedip iki hafta sonra başkasıyla nişanlanması üzerine biraz ağır konuşmuş olabiliriz. Gerçi Benwick'in sürekli şiir okuması göz önünde bulundurulursa şiirin aşkı öldürme gücünün yine iş başında olduğu kanaatine vardık.
- Kuzen Bay Elliot'u neredeyse sevdiğimiz üzerine konuştuk ama Jane Austen'in her hikayenin sonuna mutlaka bir adet 'şerefsizin teki çıkan erkek' yerleştirmeyi sevme alışkanlığını hatırlamadan geçemedik.
- Bayan Smith'e kimsenin kanının ısınmadığını fark ettik.
- Daha önce bir üyemize 'yarım saat kadar Gilbert Blythe övme sözü' verdiğim için araya onu da sıkıştırdık.
- Kitapta Wentworth'ün her hareketinden bir mana çıkarılmasını istihzayla karşıladık. Bir süre, Wentworth'ün Anne'i sırtına atlayan yeğeninden kurtarmasının abartılmasına güldükse de çok geçmeden Wentworth'ün fazlasıyla centilmen olduğu kararına vardık.
- Son olarak tüm kaderciliğimizle Anne ile Wentworth'ün yıllar sonra kavuşmasının onlar adına "hayırlısı" olduğuna kanaat getirdik.
Böyleyken böyle... Sanırım anlatmadığım pek bir şey kalmadı. Umarım toplantılara katılamayanlar üzerinde "bu mükemmel, olağanüstü, harika toplantıyı nasıl kaçırırım, kahretsin" katılanlarda da "ay konuştuklarımızı hatırlamak ne iyi geldi" geldi etkisi bırakmıştır. Tüm amacım buydu.
Tamam bu değildi. Zaman geçer de hafızam insafsızlık edip 'kaygılanılacak şeyler ve yapılacak işler' düşünceleri arasında bu ayrıntıları kaybederse diye yazdım.
Bu arada gelecek ay Çalıkuşu konuşacağız. Gideyim de Çalıkuşu okuyayım.. Eğer bu bir mektup olsaydı burada gözyaşı damlalarının dağıttığı mürekkep lekeleri görürdünüz muhakkak ama hadi yine iyisiniz.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Allah aşkına bu kıza bu saç modeli kötülüğünü kim yaptı ya. Biri de çıkıp 'durun bir gariplik var galiba baş sağlığı dilemeliyiz ölen estetik anlayışımız için' demedi.
Sinirlendim.
İkna'yı okumadım ama bu yorumundan sonra okuyacağım ilk Jane Austen kitabı olacak. Umarım şu virüs tehlikesini atlatırız. Sen buluşmalarına ben de buluşma yazılarıma kavuşurum :-)
YanıtlaSilUmarım hasarsız bir şekilde en kısa zamanda kurtuluruz virüsten.
Sildizlerimi dövüyorum mu diyeyim acıyla kıvranıyorum mu? bir jane austen kitap kulübü vardı, son kitabı da bitti ve ben buna yetişemedim mi? haberim yok muydu? ağlamak istiyorum gerçekten. hayalini kurduğum bu topluluğun bir parçası nasıllll olamadım bilemiyorum... umarım benimle tüm kitapları en baştan okuyacak bi hayır severe rastlarım ilerde :)
YanıtlaSilJane Austen kitapları bitti ama kulübe devam ediyoruz ve iki lafımızdan biri Jane Austen'e varıyor zaten :D şu an korona yüzünden buluşamıyor olsak da tekrar toplantı yapacağımız günlerin gelmesini umuyoruz sizi de bekleriz :)
Silçok teşekkür ederim. instagramınızı gördüm, sanırım orda duyuru yapıyorsunuz. korona günleri geçer geçmez eğer yeni üyeleri kabul ederseniz mutlaka katılacağım :)
SilBlog, Instagram ve Twitter'dan duyuru yapıyorum. Yeni üyelere her zaman kapımız açık :)
Sil