Siz siz olun kitaplardan Dan Brown'a dizilerden de Sherlock Holmes'a aynı anda başlamayın. Otobüs camında saç izi falan görünce "hmm en az üç saat trafikte kalınmış, izdeki dalgalanmalara bakılırsa derin uykuya geçilmiş, vardiyalı çalışan, 30-35 yaş, erkek, inşallah işe geç kalınmamıştır" falan diyesim geliyor, kendimi tutamıyorum.
Başlangıç, Dan Brown'ın en az sevdiğim kitabı oldu ama Robert Langdon ve mickeyli saatini özlemişim.
Bu kitapta Robert Langdon'la nereden geldik, nereye gidiyoruz sorularının peşinden koşuyoruz. Diğer kitaplara göre daha az sanat eseri, sembol vs. görüyoruz. Bunların yerine daha çok olay daha çok koşuşturma var.
Sizi bilmem ama benim artık daha fazla yapay zeka görecek gücüm kalmadı. Kitapta paralel evren ve zamanda yolculuk da olsaydı şeytan üçgeni tamamlanacaktı ama kısmet değilmiş. Zaten yeni çıkan hangi kitabı okuyup hangi dizi/filmi izlesem bittiğinde "robotlar ocağımıza incir ağacı dikecekler" kusuyorum. Yıl dım.
Bu arada "la bu Robert Langdon size ne etti" demek istiyorum. Her kitapta yanına müthiş güzel ve zeki bir kadın verip sonrasında adamı yapayalnız evine gönderiyor yazar yazıktır günahtır. O kahverengi tüvit ceket kaç kadını üşümek belasından korudu ben sayamıyorum artık. Biraz sinirlendim.
Son olarak altını çizdiğim birkaç satıra yer verip yazıyı sonlandırıyorum. Hadi görüşürüz.
- Ne yazık ki eğitimsiz bir göz için, resmin yüzeysel güzelliği, içerdiği derin anlamı örtebilir. 231
- Düşmanlarınız mı var? Güzel. Demek ki hayatta bir şeylerin mücadelesini vermişsiniz. 274
- Ölümü yenmenin tek bir yolu vardır, o da insanın hayatını bir şahseser haline getirmesidir. 378
- Kapitalizmin mezhebi yoktur. 515
eğlenceli bir yazı olmuş :) güzel satırlar eklemişsiniz
YanıtlaSilteşekkür ederim :)
Sil