Yazıya başlamadan önce arka planda “Boğaziçi Mehtaplarında Sultan Portreleri” çalma listesinin açık olduğunu bildirmek isterim. Teşekkürler.
İstanbul’da
yaşayanlar olarak siz de düzenli aralıklarla “ne güzel bir şehirde yaşıyoruz
ama şehri hiç tanımıyoruz” iç çekişmesi yaşıyor musunuz? 25 yıldır İstanbul’da
yaşayan ben, 3 sene önce İstanbul’a gelen bir arkadaşım sayesinde ilk defa Ayasofya’ya
gidince biraz kırılmıştım açıkçası. İşte tam da bu sebepten İstanbul’da bir
Boğaziçi Okuması yapılacağını duyduğumda adımı ivedilikle yazdırdım.
Boğaziçi’ni
kültür, mimari ve edebiyat gibi pek çok yönden ele almayı amaçlayan Boğaziçi
Okumaları; geçmişten günümüze Boğaziçi kültürü konulu bir konuşmayla başladı.
Jane
Austen Kitap Kulübü’nden az evvel çıktığımdan olacak tam içimden “laf hiç Bay
Darcy’ye gelmeyecek mi Allahım” şeklindeki nidalarla yumruklarımı sıkmaya
hazırlanırken haşmetlü, devletlü ve inayetlü moderatörümüz Yasin Saygılı’nın (asla
kendisini övmem konusunda bizzat kendisi tarafından tembihlenmedim) “Boğaz
kültürü denince aklınıza ne geliyor?” sorusu beni gerçekliğe döndürdü.
Rakı-balık,
renkli ışıklı tekneler, boğaz turları gibi cevapların ardından aslında Boğaziçi
kültürünün sadece bir denizden ibaret olmadığı, bir yaşama biçimi olduğu ile
ilgili konuştuk.
İstanbul’un
farklı semtlerinden gelenler semtlerin bakışından İstanbul’un nasıl göründüğü
ile ilgili izlenimlerinden bahsettiler.
Başlangıçta
şehirleri sadece fotoğraf çekmek için gezmeyi eleştirir gibi olduksa da
İstanbul’u keşfetme deneyiminin herkes için farklı olduğuna, çekilen bir
fotoğrafın etkisinin herkeste başka anlamlar oluşturabileceğine karar verdik.
Farklı entelektüel birikimlerde bir mimari yapıya bakıp onun güzelliğinden mest
olmakla boğazın karşısına geçip ellerini havaya kaldırıp fotoğraf çekilmenin
doyumunun aynı olabileceğini düşündük.
Bir ekim akşamında bir araya gelip İstanbul’u konuşmak, tekdüzeliğinden yakınmak için hiçbir fırsatı kaçırmadığım hayatımı keyiflendirdi. Boğaziçi Okumaları’nın diğer toplantısı 7 Kasım’da gerçekleşecek. Bu sefer Boğaziçi’nin Saray ve Yalılarını dinleyeceğiz. Okunacak kitap ise Sedat Bornovalı’nın Boğaziçi’nin Tarih Atlası. Ama kitabı okumak zorunlu değil. Sadece dinlemek ve sohbete katılmak için de okumalara gelebilirsiniz.
Çalma listesi de bittiğine göre artık gidebilirim, hoşça kalın.
Sevgili Austenzede, seni bir mime davet etmek için geldim. Yorum yapmadığım yazını buldum, boş geçmeyeyim diye buraya yazıyorum :-) İlgini çeker de cevaplarsan yazını keyifle okuyacağıma eminim: https://suleuzundere.blogspot.com/2020/12/2020-yl-sonu-raporu-mimlendim-42.html?showComment=1608673179095#c1578333069400954378
YanıtlaSilçok teşekkür ederim ilk fırsatta yazacağım yazıyı :)
Sil