Sizce de hayat bir kitabı 2 kere okumak için çok kısa değil mi? Bence değil! Virginia Woolf'un Kendine Ait Bir Oda kitabını geçen sene okumuştum ve çok beğenmiştim. Onunla ilgili bir yazı yazmaya karar verdim. Altını çizdiğim yerlere bakayım diye başlayan yolculuğum, kitabı baştan sona okumakla son buldu. Baştan söyleyeyim kitap bitince bir 5 dk boyunca tüm erkeklerden nefret ediyorsunuz. Sonra aklınıza Bay Darcy, Bay Knightley falan gelince geçiyor.
Kitabı alma nedenim tanıtımında Jane Austen'i görmemdi fakat okumaya başlayınca Jane Austen'i falan unuttum. Kitap etkileyici bir şekilde yazılmış. Sanki Virginia Woolf'un kafasının içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Kitap, en basit ifadeyle kadınların yazar olma serüvenine değiniyor. Konu bu olunca içinde bolca Austen, Bronte geçiyor tabi. Yazar olmakla yazmakla ilgili tavsiyeler de kitapta yerini alıyor. Yazar olma yolunda kadın ya da erkek olmanın varlıklı ya da yoksul olmanın eğitimli ya da cahil olmanın farklılıklarına değiniyor Woolf. Kitabı bana sevdiren şeyse bunları bilgi verir gibi anlatmıyor olması, süreç içerisinde yazarla birlikte araştırma yapıyor beraber öğreniyorsunuz. Söz konusu Virginia Woolf olunca kitapta feminizm olmayacağını düşünemezsiniz. "Kadın olmamak dışında hiçbir nitelikleri bulunmayan erkekler..." tabirini çok sevdiğimi tam burada söylemeliyim sanırım :D Hasılı kitabı çok sevdim ben, bence hepimiz okumalıyız. Yani bu benim kitabı bir kaç kere daha okuyacağım anlamına geliyor. Kitapta altını çizdiğim yerleri yazarak yazıyı sonlandırıyorum.
-Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır.
-Sadece okumalı, bakmalı, dinlemeli hatırlamalıyız.
-Eğer profesör, kadınların üstün konumda olmadıklarını biraz fazla vurguladıysa, büyük olasılıkla kadınların üstün olmadıklarını değil, kendi üstünlüğünü düşünüyordu.
-Kendimize güvenimiz olmazsa beşikteki bebekler gibi oluruz.
-..herhalde hiçbir kitap, kitap olarak doğarken, yazarın aklına düştüğü anki kadar eksiksiz ve sağlam değildir.
-Kadın özgürlüğüne erkeklerin karşı çıkmasının hikayesi belki de o özgürlüğün kendi hikayesinden daha ilginç.
-Başkalarının fikirlerini mantıksızlık derecesinde umursamış olan insanların enkazıyla doludur edebiyat alanı.
-İsterseniz kitaplıklarınıza kilit vurun; ama zihnimin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit var ne de sürgü, ne de kapatabileceğiniz bir kapı.
Kitabın 123 sayfa olduğu göz önünde bulundurulursa ve buraya yazdıklarımın çizdiklerimin yarısı oluşu, ben galiba satırları değil komple kitabı çizmişim.
Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalı !!! Çok sevdim bu sözü :)
YanıtlaSilçok yerinde bir tespit :)
SilBu kitabı yıllardır okumayı erteliyorum.Kitaplığımda öylece okunmayı bekliyor. Bu yazıdan sonra daha fazla ertelememeliyim dedim. En kısa zamanda okuyacağım. Güzel yorumun için teşekkürler :-)
YanıtlaSil<3 <3
Sil