Bu yazıda sizlerle Jane Austen Kitap Kulübü'nün beşinci toplantısında Northanger Manastırı'nı nasıl enine boyuna tartıştığımızı anlatmayı ben de çok isterdim.
Gerçekten.
Samimiyetime inanın.
Ama maalesef üzülerek (tamam çok da üzülmüyorum) bildiriyorum ki bu toplantıda da konu yine asla ama asla anlayamadığımız bir biçimde Bay Darcy'ye geldi. Ve el mahkum 2 saat süren toplantının yarım saatini (toplantı bitip üyelerin çoğu ayrıldıktan sonra kalan 5 kişiyle 2005 yapımı Aşk ve Gurur filminde Bay Darcy'nin Lizzy'yi ilk gördüğünde aslında ona 2 kere bakış attığı bilgisini öğrenip sahneyi tekrar izlediğimizi de sayarsak 1 saat ki konumuz bu değil) Bay Darcy'ye ayırmak mecburiyetinde kaldık. Safi mecburiyet...
Daha önce biri kulüpteki asli görevlerimden birinin konuyu Bay Darcy'den çekip ayın kitabı üzerinde tutmak olacağını söyleseydi inanırdım gerçi olmayacak şey değil.
(gelecek toplantı hazırlıkları)
Konumuza dönecek olursak,
Northanger Manastırı Jane Austen'in en popüler kitaplarından biri olmamasına rağmen roman türünün sorgulanması münasebetiyle benim alakamı çeken bir eserdir. Bundan sebep toplantıda kitabı tartışmaktan büyük keyif aldım.
Öncelikle varlıklarıyla kulübümüzü şereflendiren değerli üyelerimize teşekkür ederek katılımlarının sürekli olmasını temenni ediyor ve toplantıda konuşulan başlıklara geçiyorum.
- Açılışı roman okumanın neden hor görüldüğüyle ilgili düşüncelerle yaptık. Ve bu eylemin hor görülüp görülmemesinin ancak okunan romanın niteliğiyle alakalı olacağına karar verdik.
- Bay Tilney'i, Catherine'i günümüz toplumsal cinsiyet kalıpları ve 19. yy sosyo-ekonomik gerçeklikleri ışığında değerlendirdik. Bu kapsamlı değerlendirme sonucunda Bay Tilney'in harika bir insan olduğu kanısına vardık. İnşallah nasıl vardınız diye sormazsınız.
- Bu sefer kulüp içerisindeki erkek üye sayısı ikiye bölünebilecek kadar çok olduğu için (bir keresinde erkek üye sayısı yalnızca kendine bölünebiliyordu ama şimdi Jane Austen Kitap Kulübü filmdeki sayıyı geçtik yeey :D) farklı cinsten Jane Austen okurlarının karakterlere yaklaşımlarını tartıştık. Erkek okurların Bay Darcy olmadıklarını anlamaları için banka hesaplarına bakmaları yeterliyken kadın okurların Elizabeth olmadıklarını anlamalarının somut bir gerekçesi olmadığının farkına varsak da çok geçmeden aslında kimsenin Lizzy'yi umursamadığı herkesin Derbyshire'ın sefil yarısının sahibinin yanına kendini yakıştırdığını anladık.
- Jane Austen'in annesiyle olan ilişkisi ve bunun eserlerine yansımaları üzerine konuştuk.
- Catherine'in karakter gelişiminde okuduğu kötü kitapların etkisinin olduğu üzerine konuşurken ergenlik döneminde okuduğumuz korkunç kitaplara bir dakikalık saygı duruşunda bulunduk.
- Jane Austen'in mizahi yönünün Northanger Manastırı romanına yansıyan taraflarını tartıştık ve Austen eğer günümüzde yaşasaydı bir Twitter fenomeni olurdu diye düşündük.
- Kitapta alaya alınan Udolf Hisarı, iki kitap arasındaki benzerlik ve farklılıklar da konuştuğumuz konular arasındaydı.
Ve daha bir sürü şey.
Ama bu toplantıdan sonra şunu fark ettim ki Jane Austen okumaya romantiklik haklı gerekçesiyle başlayan herkes bu yolculuğun sonunda azılı bir realist olarak hayatına devam ediyor. Jane Austen, yazdığı karakterlerin hikayelerinin başındaki romantiklikleriyle kalmalarına müsaade etmediği gibi okurlarına da bu özgürlüğü tanımamış ve biz farkında olmadan bir gerçekçi olup çıkmışız. Ve birer Austen karakteri gibi romantikliği iyi tanıyor, saygı duyuyor ama ona çok yüz vermeden realizmin güvenli kollarında kendimizi buluyoruz.
Ve saatlerimizi ayarlayalım. Ekim ayının kitabı Lady Susan. Books are ready!
Sincerely
Austenzede
Not: Bu arada nişan kurdelesi yutmak işe yaramıyormuş kesin ve kahredici bilgidir yayalım.
Son bir not: çok heyecanlıydım sözünü kestiğim, herhangi bir sebeple kırdığım biri olduysa lütfen özürlerimi kabul etsin.
Son bir not: çok heyecanlıydım sözünü kestiğim, herhangi bir sebeple kırdığım biri olduysa lütfen özürlerimi kabul etsin.
Son değilmiş: inşallah romandan bir paragrafı ezberden okuduğum sırada benden korkmamışsınızdır. Deli değilim. Gerçekten. Yani inşallah.
Sanmıyorum ama ilgilenen olursa diye ekledim. 1.50'deki bakış dostlarım.
Ben bu kitabı seviyorum. Hatta Akıl ve Tutku'ya göre çok daha severek okudum diyebilirim. Darcy'nin iki kere baktığını ben de kaçırmışım. O zaman bunu Aşk ve Gurur'u tekrar izlemek için bir bahane olarak kabul ediyorum :-)
YanıtlaSilhaklı bir gerekçe :D
Sil