9 Şubat 2018 Cuma

İpek Ongun'a Açık Mektup

Merhaba!

Dün İpek Ongun'un son çıkan kitabı Anlat Anneanne'yi bitirdim. Öncelikle belirteyim İpek Ongun'la tanışmam ilkokula tekabül ediyor. Ve bugün şu anda olduğum kişi olmamdaki en büyük etkenlerden biri İpek Ongun.. Kendimi küçük yaşta onu okuma şerefine erişenlerden olduğum için şanslı sayıyorum. Ben Serra'yla başlamıştım İpek Ongun okumaya sonra yaşama kültürü serisiyle devam etti okuma serüvenim. İpek Ongun sanırım benim için hayatın incelikli yanı. Sosyoekonomik olarak düşük bir yerde yaşıyorsanız hayatta inceliklere, zarafete pek yer kalmıyor. Her zaman değil ama genellikle hayatın acımasız tarafıyla haşır neşir oluyorsunuz süreç içerisinde de akışa kapılıp hayatın pırıltılarını kaçırmanız kaçınılmaz oluyor. İşte bu yüzden iyi ki İpek Ongun'la, Serra'yla tanışmışım diyorum. 



İpek Ongun'la beni tanıştıran kişi ablamdı biz üç kız kardeş olarak okuduk Serra'yı ve onu dördüncü kardeş olarak bağrımıza basmamız kısa sürede gerçekleşti. Artık hepimiz yirmili yaşlardayız ve hala onu anmadan bir günümüz geçmiyor. Anılar kitabını okuyunca Serra'yı daha iyi anladım ve benim bu kadar yücelttiğim bir roman dizisinin yazılışını dahası yazılışının amacını öğrenmek çok iyi hissettirdi. Ve İpek Ongun'un anıları beni -Serra'da olduğu gibi- iyileştirdi.

Geçenlerde bir hocam gönüllü çalışmalar üzerine konuşulurken "yaşamak da bir gönüllülük işidir" şeklinde cümle kurdu oradan hareketle diyebilirim ki ben bu yaşama işinin pek gönüllüsü olamadım bu sebeple yaşamayı seven yazarların eserlerini okumanın beni iyileştirdiğini düşünüyorum. Sanırım Jane Austen'i de bu yüzden seviyorum. 

İpek Ongun'un anılarının sonuna hayran mektuplarını eklediğini görünce acaba ben neden yazmadım diye düşündüm. Mektubun okunma ihtimali beni yazmamaya ikna etmiş olacak böyle bir işe kalkışmamışım. Ama şu an anlıyorum ki yazma işi aslında çok bireysel bir iş gibi görünse de insan karşıdan bir dönüt bekliyor bu devam edebilmek için önemli. Ama hiçbir şey için geç değil hatamı telafi etmek istiyor ve açık mektubumu buraya bırakıyorum. 

"Sevgili İpek Ongun,
İlkokulda en sevdiğiniz yazar kim sorusuna cevabım olduğunuzu, rehberlik dersinde öğretmen topluca kitap okuyacağımızı söylediğinde yazar önerim olduğunuzu, halen daha yeni birileriyle arkadaşlık kurarken karşımdaki kişiyi tanımak için sorduğum sorunun 'Hiç İpek Ongun okudun mu?' olduğunu, neden günlük tutuyorsun sorusunun 'neden'i olduğunuzu, bir sorunla karşılaştığımda aklımdan geçen sorulardan birisinin de 'Serra olsa ne yapardı?' olduğunu, kitaplarınızın kütüphanemizin her zaman en kolay ulaşılabilir rafına sırasıyla dizildiğini, kardeşlerimle bir gün çocuklarımız olursa onlara sizi okutacağımız konusunda hemfikir olduğumuzu, Serra ile gülüp Serra ile ağladığımı ve bazen onun da benimle birlikte ağlayıp güldüğünü hissettiğimi, hayatım incelikli ve zarif yanı olduğunuzu ve en önemlisi de kardeşlerimle her tiyatro çıkışında vasıta ararken birbirimize bakıp 'tarla gibi taksi vardır şimdi' deyip gülümsediğimizi bilmenizi istedim. Siz hep yazın.
Her daim okuyucunuz
Austenzede"


Son olarak yazıyı hala okumaya devam eden sabırlı azınlığa müteşekkir bir vaziyette sesleniyorum aranızda Serra okuyan var mı?

4 yorum:

  1. Evet bir genç kızın gizli defteri serisinin birçoğunu ben de okumuştum yıllaar önce. İpek Ongun başarılı bir yazar bana göre de, fakat ben Serra karakterini hep kendime çok uzak buldum o yüzden bir türlü ısınamadım en sonunda pes edip çocuk sahibi olunca bıraktım okumayı. Fakat Serra'nın ne kadar şanslı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim ahahaha

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yaa :( ben Serra karakterini çok seviyorum ama herhangi bir kitabı okurken de kendime uzak bir kitap karakteri okuyunca benim daha çok ilgimi çekiyor nedense

      Sil
  2. Ben yazarla lisede tanışmıştım. Okuduğum ilk kitabıyla beni büyülemişti. O günden beri yirmiden fazla kitabını okudum. Yaşım 30 oldu ama yeni kitabı çıktığı anda alıp okumak istiyorum. Bu kitabı da sepetimde alınmak için bekliyor.

    Yıllar önce yazarı hava alanında görüştüm. Elinde Zülfü Livaneli'nin Sevdalım Hayat kitabı vardı, onu okuyordu. Karşısına oturup öylece seyretmiştim. Çekingen biri olduğumdan yanına gidip konuşamamıştım. Şimdi keşke gitseydim ve onu ne kadar sevdiğimi söyleseydim diyorum. Bir okuyucudan böyle bir yorum duymaktan mutlu olurdu. İşini iyi yapan insanlara dönüt vermek lazım ki doğru yolda olduklarını bilsinler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok haklısınız ama ben de görsem yanına gidemezdim sanırım. Yanına gitme şeklinde olmasa bile bir şekilde gerçekten dönüt vermek çok çok önemli ve kitabı hemen alın vallahi elinden bırakamıyor insan!

      Sil