9 Nisan 2020 Perşembe

Jane Austen'in Yarım Kalmış Romanı Sanditon'ın Dizisi

Ben yalandan da olsa centilmenlik görmek istiyorum ya var mı! Kandırılmak istiyorum, toz pembe bir Jane Austen dünyası görmek istiyorum belki. Ama yok bayılıyorsunuz gerçeğin gözünden bakmaya. Bu tavrınızla sadece beni 2005 yapımı Gurur ve Önyargı izlemeye teşvik edebilirsiniz anca. Biraz sinirlendim ama geçti. Şimdi eski vakur, mantıklı, aklıselim halime dönebilirim. Teşekkürler.



Meğerse ben Jane Austen etkisini unutmuşum. Evli sandıklarım kardeş, kardeş sandıklarım evli çıkıyor. Heywood'lar, Parker'lar havada uçuşuyor. Hangisi soyadı hangisi yer adı başım dönüyor. Jane Austen okumaya yeni başladığım yıllara şöyle bir gittim geldim 8 bölüm boyunca.

Hangi sahne Jane Austen'in kalemi hangi sahne senarist marifeti bilememek küçük, tatlı anksiyete krizlerine sebebiyet vermedi desem yalan olur ama üstesinden geldim. Peki bu bir final miydi, 2. sezon gelecek mi, gelecekse ne zaman gelecek, bu kitabı hangi yüce gönüllü insan Türkçeye çevirecek, çevirecekse ne zaman çevirecek, bana bu soruların cevabını kim verecek?

Tamam sakinim.
Diziyi izleyenleri göreve çağırıyorum. Burada görev diziyi benimle tartışmak oluyor. İzleyen var mı ne düşünüyorsunuz çok merak ediyorum.

Sanditon, Jane Austen'in yarım kalmış bir romanı. Kitaba Jane Austen ilk başta The Brothers adını vermiş ama sonradan Sanditon olarak değiştirilmiş. 

Esas kızımızın adı Charlotte Heywood, esas oğlanımız ise Sidney Parker. Dizide Parker ailesinin Sanditon adlı sahil kasabasını popüler bir tatil yerine dönüştürme çabalarını izliyoruz. Denham ailesinin üyeleri arasındaki miras mücadelesi de anlatılan hikayeler arasında. Bunun yanında işçi kesimini temsilen Stringer ailesi de hikayede kendilerine yer buluyor. Miss Lambe kölelik düzeni eleştirisi için boy gösteriyor. Charlotte Heywood ise bu hikayelerin tamamen dışında ama çokça içinde bir karakter. 



Jane Austen'in olmazsa olmaz teması hayırlı kısmet savaşlarının olmadığını da düşünmediniz herhalde. Evlilik mücadelesinin en mütecaviz halini görüyoruz dizide.

Eserin Jane Austen'e ait olduğunu bilmesem asla ama asla anlamazdım. Kölelik eleştirisi, siyahi oyuncular, ensest, entrika... adeta bir pembe dizi gibiydi. Bir yerlerden İvo falan da çıksa asla şaşırmazdım. Kendimi tutamıyor ve diziye Jane Austen havasından yoksunluk teşhisi koyuyorum.

Dizi janeaustenvari değildi ama dans sahnesi muntazamdı. Herkesçe bilinen bir gerçektir dans sahnesi etkileyici olan dönem dizisinin kendisinin de güzel olacağı! Tamam bunu az önce ben uydurdum ama neden olmasın.




Lord Babington karakterine de bir paragraf ayırmak istiyorum müsaade ederseniz. Ben Bay Darcy'nin bile gerçek olacağına inanırım ama Lord Babington'ın gerçek olabilme ihtimaline hiçbir güç beni inandıramaz. Jane Austen yine acımamış dostlarım. Spoiler olmasın diye fazla anlatamıyorum ama bundan sonra Lord Babington kutsalımdır bu böyle bilinsin, teşekkürler.



Evet gelelim Sidney Parker ve Charlotte Heywood'a. Ana karakterlerimizde Elizabeth-Darcy edası oldukça belirgindi. Bu beni üzdü çünkü birbiriyle anlaşamayan ve sürekli "didişen" çift olma özelliği sadece Lizzy ve Darcy'de cool duruyor. Diğer versiyonlar başkası adına utanmama neden oluyor sadece. Çünkü bu çok hassas bir denge bence. İnce işçilik olmadığında çiğ duruyor ve gülünç bir hal alıyor. Burada senaristin devreye girdiğine yemin edebilirim. Ayrıca Charlotte ve Sidney arasında geçen kişilik tahlili yapma sohbeti Lizzy ve Darcy'ye zimmetli değil mi ben mi yanlış biliyorum. Ya Jane Austen "bi şey" denedi ya da senarist başı sıkışınca yazarın diğer eserlerinden "ilham aldı". Başka nasıl düşünülür bilemiyorum.



Ama ben Sidney Parker'a ikna oldum arkadaşlar. Hatta görür görmez "geç şöyle otur diğer Jane Austen karakteri arkadaşlarının yanına baş köşeye" fElan diyesim geldi. Hem de hiç düşünmedim direkt dış görünüşünden yargıladım.




Her şeyi bir kenara bırakırsak ben alışmışım en ağır hakaretlerin bile altan altan sinsice söylenmesine. Dizinin bam bam bam tavrını sevemedim bir türlü. Hayır zekamızdan şüpheniz mi var nedir yani?

Özetle diziyi beğenir gibi oldum ama Jane Austen kategorisinde değerlendirmeye gönlüm razı olmuyor. Kitabı Türkçeye çevrilene kadar bekleyeceğiz el mecbur. 

-spoiler-

Charlotte'ın Sidney'ye "benim hakkımda kötü düşünmeyin" demesi ve Sidney'nin "hayır sizin hakkınızda kötü düşünmüyorum, sizin hakkınızda bir dakika bile düşünmedim" demesiyle yerle bir oldumsa da Charlotte "madem benim hakkımda düşünmüyorsunuz o zaman neden kaba olmak için bu kadar çaba harcıyorsunuz" dedi ve günü kurtardı. Hasret kalmıştık böyle Jane satırlarına.
Ama dizinin sonunu hafızamdan silmek istiyorum. Ben kafamda kendime göre harka bir son yazdım bile.

-spoiler bitti-

Not: Bu erkek bedeninin bir meta olarak kullanılmasını ne yapacağız yahu? Halbuki bize bir silindir şapka ve 19. yy. outfiti de yeterdi yani bu kadar çabaya gerek yoktu. Biz göl sahnesini savunacağız ama yine de siz bilirsiniz.



Not 2: Hangisi Jane hangisi senarist bilemediğimden tam sinirlenemiyorum ama Sidney ve Bay Darcy arasındaki benzerlikler sizce de aşırı değil miydi. Kitabı okuduktan sonra sinirlenip sinirlenmemeye karar vereceğim o zamana kadar şimdilik hoşça kalın.

10 yorum:

  1. izlememiştim ama hemen başlayıp tartışmaya dahil olmak istiyorum açıkçası :)

    YanıtlaSil
  2. Merhabaa ben izleyenlerden biriyim����‍♀️ Yine aynı duyguları paylaşıyoruz sizinle. Geçen yıl çekimlere başladıklarını duyduğumdan beri heyecanla bekledim. Karantina günlerinde en güzel teselli olmuştu, olacaktı. Fakat o da ne? Tam bir “ne umdum ne buldum” oldu benim için. Şöyle başlayayım, esas kız ve oğlanı beğendim. Birbirlerinden ne kadar hoşlanmadılarsa ben onları o kadar shipledim. Aralarındaki diyaloglar yer yer bana Elizabeth-Darcy çekişmelerini hatırlattı. Bir diğer yakışıklı James Stringer... İşçi sınıfından ama bir o kadar da centilmen. Dizi uzarsa kesin Charlotte ile aralarında bir şeyler olur diye düşünüyordum. Bence bir çay içmelilerdi��
    Esther ve Lord Babington çiftine gelecek olursak bence en “Austensı” hikaye onların hikayesiydi. Ama Esther’in kardeşiyle olan ilişkisi koca bir nooo. Zaten sonra yaptığım araştırmalarda yönetmenin, kardeşiyle olan “yakın” ilişkisini günümüze uyarlamak istediğini, kitaptaki yakınlıklarının sadece “birbirlerine çok yakın oturmak ve saçlarını taramak” kadar olduğunu öğrendim. Bazı sahneler gerçekten Jane Austen kalemine aykırıydı. Acaba Jane izlese ne düşünürdü diye geçirdim içimden.
    Miss Lambe karakteri ise kitapta gerçekten yer alıyormuş ve o dönemde kölelik- siyah ırktan bu kadar rahat bahsedebilecek, sistemi eleştirebilecek olan tabii ki Janeciğimiz olabilirdi.
    Dizinin en güldüğüm sahnesi ananas sahnesi oldu, hatırladıkça hala gülüyorum��
    Sadece 8 bölüm olması içime bir kurt düşürmüştü de dur bakalım dedim, son ana kadar bekledim ama şu an spoiler vermemek adına susuyorum. Bu arada Sidney’i oynayan Theo James ve birdenbire ortaya çıkan eski nişanlı Mary (Kate Ashfield) gerçek hayatta evliymiş.
    *Yazının burdan sonrası spoiler*
    Dizinin aceleye gelmiş gibi bitmesinin sebebi, ekibin 2.sezon izni geleceğinden emin olmasına rağmen iptal edilmesinden kaynaklı olmasıymış. Hikayesi yarım kalan Sidney ve Charlotte için yönetmen sadece şunu söylüyor: “Hikayeler her zaman mutlu sonla bitmek zorunda değil. Evet, Charlotte ve Sidney birlikte mutlu olabilirdi ama hayatta aşktan daha önemli şeyler var, aile gibi..”

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ayrıntılı yorum için çok teşekkürler. Aslında Jane eseri olmasa mutsuz sona bir diyeceğim yok ama bence yapımcılar Jane Austen'i hiç anlamamış bu beni üzdü. Kitabı okumak için sabırsızlanıyorum artık sadece. O zaman Jane Austen daha uzun yaşasaydı kimse onu sakin suların yazarı olarak tanımlayamayacaktı ben onu anlıyorum bu öyküden. Ve gerçekten insan ardında 7'si tamamlanmış 2'si tamamlanamamış 9 eser de bıraksa asla tam anlaşılamayacak bir varlık. Jane Austen ile ilgili tüm bildiklerimizi sorgulamanın vakti geldi sanırım.

      Sil
  3. İzlemedim ama seninle tartışabilmek için izlemiş olmak isterdim. Diziyi izlediğim zaman buraya tekrar döneceğim.

    Yalnız pembe dizi ve Ivo yazınca senin yaşın, Ivo'nun kim olduğunu bildiğim için de benim yaşım ortaya çıktı. Sanırım o yorumu liseliler değil üniversiteliler bile bilmez :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzleyince mutlaka yaz bana.
      Ahh Vahşi Güzel'i çok severdim ben :D ara ara tekrar başlasam mı isteği bile geliyor :D

      Sil
  4. Diziyi tam şu an bitirdim ve hemen yazınızı okudum. Diziyi gerçekten sevdim ve bunda Sidney Parker ve Lord Babington 'ın etkisi çok fazlaaaaaa. Charlotte bana da tamamen Elizabeth gibi geldi. ki oynayan oyuncuyu da benzettim. Dizinin sonunu hafızamdan silip o şekilde değerliriyorum ve 10/10 veriyorum. Sonu Charlotte kadar benim de kalbimi yaralıyor çünkü. Sen ıslah olmazsın Ey Sidney!!! Hayır devam etse ne olacak iş buradan nasıl kurtulacak o da malum! Neyse dediğim gibi düşünmemeye çalışacağım. Ester bile mutlu oldu sen olamadın minik Charlotte :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. öncelikle yorum için teşekkürleer :D bu dizinin sonundan memnun olan kimse yok bence. ben de kafamdan silmeye çalışıyorum.

      Sil
  5. Diziyi dün bitirdim hala etkisinden çıkamadım :( 1.sezon finaline çok takılmak istemedim 2.sezonu var diye ama meğersem baş karakterimiz öldürülmüş, diziye devam edemedim o yüzden Charlotte Sidney hikâyesine uyumuna aşık olmuştum çünkü, sonları yarım kalmış olması kalbimi kırıyor:( theo james yaktın bizi be! 3.sezonda dönseydi keşke..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben henüz ikinci sezonu bitirmedim ama Sidney'i bi yerlerden çıkarıp biz size şaka yaptık falan derlerse hemen affedip unutacak moddayım :D

      Sil