14 Nisan 2020 Salı

Neden Jane Austen'i Yanlış Anlamakta Israr Ediyoruz?

Merhaba, Kalbimdeki Taht filminden geliyorum. Film tam karantina ruhuna uygun. Asla düşündürmüyor, üzmüyor ve mutlu son vadediyor. Ama film oldukça fazla Jane Austen barındırdığı için ben "düşünmeden" edemedim beni mazur görün.

Evet dostlarım sormak istiyorum. Neden Jane Austen'i yanlış anlamakta bu kadar ısrarcıyız?

Aşk ve Gurur (2005)'un afişinin tepesine "Yılın en iyi romantik komedisi" yazdıklarını gördüğümde de aynı soruyu sormuştum kendime. 

Aslında daha önce "Jane Austen Umutsuz Bir Romantik Mi?" diye yazı yazmıştım ama bu konu üzerine söyleyeceklerim bitmemiş bugün onu anladım filmi izleyince.

Filmde sürekli esas kızımızın Jane Austen'i çok çok sevdiğinden, çok "romantik" olduğundan, aşık olmak için bir "centilmen" beklediğinden dem vuruluyordu. Bir sahnede güzel bir manzaraya bakıp bunu da Jane Austen'le ilişkilendirdiler ki Jane Austen'in kitaplarında doğa betimlemelerinin çok olmamasının nedeninin Jane Austen'in doğayı pek de sevmemesi olduğu söylenir.

Jane Austen kendisinin romantiklik, centilmenlik ve doğa manzaralarıyla anıldığını görse üzülürdü herhalde. Jane Austen geleneğe saygılı, duyguların önemini bilen ama onları hayatın gerçekleriyle dengelemeyi tavsiye eden biriydi bence. Yaşadığı dönemde centilmen "gibi" davranmanın moda olması ve yaşadığı yerin de etkileyici manzaralara sahip olması onun seçimi değildi. 

Ama böyle düşünmemizin tek bir nedeni var. O da aşık olup evlenmenin mantıksız olduğunu aklımıza kazımaları. Aşık olmak gibi güçlü bir duygunun etkisi altında değilsen evlenmek mantıksız diyor işte kadın daha ne desin. Hala düşünebiliyorken evlenmek biraz şov olabilir mi acaba ya diyor. Ama biz ille de dramatize edeceğiz. Filmde kızımız gerçek aşk için kralı reddetti diye nasıl romantik oluyor benim aklım almıyor. 21. yy.'da bir kralı reddetmek realizmin öteki adıdır dostlarım. Hiç Crown izlememiş kadar hayalcisiniz. Bu çağda monarşi insana yükten başka bir şey getirmiyor vallahi ben Crown'ın yalancısıyım. 

Ouf Jane Austen'in savunuculuğunu yapmak bana kalmadı ama böyle filmler görünce üzülüyorum. Hem kadına hayran karakter yazıyorsunuz hem onu hiç anlamamışsınız. Şu karantina günlerinde çerezlik film izleyip mutlu olacaktım halbuki. Yine olmadı.

Not: Bu yetmezmiş gibi üstüne Aşk ve Gurur ve Ökse otu diye bir film daha izledim. İkincisinin yıkımı daha büyük oldu. Üstesinden gelmek için mecbur Aşk ve Gurur 2005'i yeniden izleyeceğiz, safi mecburiyet.

Not 2: Filmleri öneren Ece ve Elif'e teşekkürler :)

6 yorum:

  1. Önermez olaydık en azından kendi adıma..�� Tamamen bir zaman kaybıydı. Gerçekten bu kadar gerçekçi bir yazara layık gördükleri film bu muydu gerçekten?! Noel ruhu çok güzel fakat seviyoruz ama olmuş mu? Eserinin ismini de hop diye almışlar. Romantizm akımının kenarından geçmeyen gerçekçi rasyonel bir yazarın klasik olarak anılan eserinin isminden yararlanmak biz hassas ruhları ziyadesiyle üzdü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umuda ihtiyacımız olan şu günlerde bir de bizi böyle yapımlarla üzüyorlar hiç düşünmüyorlar da ya

      Sil
  2. kalbimdeki tahtı izlememiştim hemen bugün izleyeceğim. aşk ve gurur ve ökseotu ise gerçekten iç parçalayan bir fecahatti. benim merakım acaba pride and prejudice:atlanta filmini izledin mi? blogda yazı göremedim ama izlediysen yorumlarını çok merak ediyorum. ben çünkü bu tip adaptasyonları gördükçe artık ağlamaklı oluyorum. gün geçtikçe daha çok austen imzası yada ilhamı taşıyan yapımlar görmek güzel ama bu kadar kalitesiz olmaları gerçekten çok sinir bozucu olmaya başladı!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aa hayır izlememiştim ilk fırsatta izlerim :) kesinlike sinir bozucu! yapımlar çoğaldıkça içleri boşalıyor maalesef

      Sil
    2. bu arada ben de kalbimdeki tahtı izledim ve maalesef sonuç yine hüsran... austenvari bir hava yaratılmış filmde ama arkası desteksiz. ayrıca esas kızımızın bir günde evlenmeyi düşündüğü adamdan ayrılıp küt diye diğerine aşık olması da çok abesti maalesef...

      Sil