Küçük bir kız çocuğuyken erkekler bana sadece gizemli gelirdi. Çünkü hiç erkek kardeşim ve kuzenim yoktu. Hayatımda gördüğüm erkekler de benden yaşça çok çok büyüktü. Hayatımın 5 yıllık dönemini erkekler üzerinde hiç düşünmeden geçirdim. Daha sonra ailemize erkek üyeler katılmaya başladı ve onlar benim gözümde anneleri tarafından beslenen ve tuvaletlerini altına yapan varlıklardı. İlkokula geldiğimde erkekler, sınıfta sürekli taşkınlık (ilkokul öğretmenim hep öyle derdi) yapan ve tenefüslerde birbirleriyle boğuşan manasız canlılardı. Büyüdükçe annemin arkadaşlarıyla yaptığı oturmalarda buluna buluna erkeklere olan saygımın cenaze namazı zihnimde kılındı. Bunun için beni suçlamayın rica ederim. Bunun suçlusu annemin erkek çocuğu olan arkadaşları. Erkekler anneleri özel hayatları hakkında bize hiçbir şey anlatmıyor gibi masumane bir düşünceye kapılıyor olabilirler ama fena halde yanılıyorlar. Elimde değil ben, kız kardeşim ve ablam hayatın anlamı üzerine sohbet ederken erkeklerin tüm saatlerini bilgisayarda geçirdiklerini öğrenince ufak şoklar yaşıyordum ben ne yapayım? Tamam biz de hayatın anlamı üzerine konuşmuyorduk, arasındaki farkı iyi kavrayın diye öyle söyledim ama dedikodu yaparak hayatın anlamına ulaşılamayacağını da kimse iddia etmesin şimdi lütfen :D İşte annemin erkek çocuğu olan arkadaşları benim erkeklere olan saygımı mermer havanda ezedursun ben bu sırada filmleri ve kitapları keşfediyordum. Fakat o da ne buradaki erkekler mantıklı konuşabilen.. ya da bu biraz yüksek bir kriter oldu şöyle diyelim konuşabilen canlılardı ve ben onlara aşık oluyordum. Peki erkekler bu kitaplarda yazıldıkları gibiyse benim çevremdekiler neydi? İşte onu fark ettiğimdeyse pek çok erkeğe gereksiz anlam yüklemiş, en sevdiğim kitapları onlarda seviyordur diye düşünmüştüm bile. Bu arada fark ettiğim şey aşık olduğum tüm roman karakterlerinin kadın yazarlar tarafından yazılmış olmalarıydı. Çok fena oyuna getirilmiştim kardeşlik. Kurduğum tüm hayaller tavada annemin daha lezzetli olsunlar diye öldürdüğü soğanlar gibiydi. Hayata darılmıştım bir kere bu da hayatımın ergenlik dönemine tekabül etmişti ben de kendimi derslerime vermeye karar verdim. Bu düşünceyle SBS, YGS ve LYS'yi atlattım. Ama yaptığım hata roman okumaya ve film izleyemeye ara vermemekti. Hala oralarda bir yerlerde Bay Darcy olduğuna inancım duruyordu. O düşünce bir fidandı ve can suyunu bekliyordu. Hayatıma Twitter'ın girmesi de erkeklere olan inancımın salasını okudu, ne diyebilirim. Sevgilisi olana kadar Twitter'ı ölümüne kullanan sevgilisi olduktan sonra da hesabı yetim bırakan nice erkekler gördü bu kız ne acı! Aslında tweet atmaya devam etmemeleri daha mı iyi oldu bilmiyorum. Attıkları tweetler saygımın ruh sağlığı açısından daha travmatikti. Facebook konusuna girmiyorum bile. Ve benim uçuruma her geçen gün biraz daha sürüklenen saygımın en yegane katili mahallemizde yan apartmanda yaşayan ve benden bir yaş küçük olan H. 'dir. Aslında adını açıkça yazabilirim çünkü okuma bildiğinden şüpheliyim bu yazıyı kazara görse de sorun olmaz ama pimpirikli kişiliğim buna engel oluyor. H. ben 7 yaşımdayken yaz kış demeden mahallede arkadaşlarıyla top oynuyordu, ben 10 yaşımdayken yağmurlu bir günde camdan dışarı manzarayı seyretmek için baktığımda da oradaydı, ben 14 yaşımda okuldan dönerken topuyla arkadaşlarını bekliyordu ve doğru söylediğime yemin ederim 20 yaşımda üniversiteden her gün eve dönerken kendinden küçük çocuklarla top oynuyordu. Bu arada hayatındaki gelişmeleri annesi anlatıyordu üniversiteyi bile kazanmış oysaki ben konuşabildiğinden şüpheliydim. Üniversiteye giden erkeklere saygıma da böylelikle "goodbye my lover" demiş oldum. Bir keresinde H. bizim balkona topu kaçtığını söylemişti de şaşkınlıktan bir haftalığına saygım benliğime dönmüştü. Kısa sürdü tabi. Bu yazıyı yazıp yazmama konusundan uzun zamandır düşünüyorum. Birincisi benim için fazla iddialı bir yazı ikincisi tanımadığım çoğu erkeğe haksızlık ediyorum düşüncesi üçüncüsü ön yargımın kelimelerimi gölgeleyeceği düşüncesi dördüncüsü tanıdığım çoğu kızın da bu erkeklerden farkı olmayışı ama erkeklere göre azınlıktaki bir çoğunluk :D beşincisi kendimin de yeterli bir insan olmadığı düşüncesi ve altıncısı ve yedincisi derken yazıyı erteleyip durdum ta ki bu sabah yaşananlara şahit olana dek. 9 yaşındaki erkek kuzenime Facebook'tan bir kız arkadaşı naber nasılsın yazınca ona kuzenimin annesi cevap verdi ve kızla sohbet ettiler. Kız kuzenimle konuşuyor sanıyordu kendini. Teyzeme bunu neden yaptığını sorduğumda kuzenimin mesajı zaten görmezden geleceğini söyledi. Kuzenim o sırada bilgisayar oyununa dalmıştı. Annesi, mesajı ve cevap verdiğini söyledi. Sadece başını sallayıp tamam dedi kuzenim. İşte böyle. Düşüncelerimi suçlamayın! Belki de ben yanlış zamanda yanlış yerdeydim, tüm bunlar bir kamera şakasıydı ya da ben imdb'den 5 almış kötü bir komedi filminin başrol oyuncusuydum. Ben şimdi bu düşüncelerimi biraz olsun ehlileştirmeye gidiyorum balkondan bakıp H.'yi mahallede top oynarken göreceğime kalıbımı basarım ama olsun :D Bu arada filme rastlarsanız diye söylüyorum komik değil hani şu baş rolü olduğumu düşündüğüm imdb'den 5 alan.
haklısın.. neyse sağlık olsun en azından kitaplardaki ve filmlerdeki erkeklerle mutluyuz ya onlar da olmasaydı.. düşünemiyorum.
YanıtlaSilhayat işte Allah bir kapıyı kapayıp diğerini açıyor :D
SilAslinda böyle bir güruh var ama az sayida olup gerçekten kendini geliştirmiş değerli bir güruh da var. Hem kadınların da fesadı çok fesad oluyor diyebilirim. Siz biraz yanlış kişilerle karşılaşmışsınız. Inşallah guzel kişilerle yolunuz devam eder
YanıtlaSil:D :D iyi dileğiniz için teşekkürler
Sil