21 Ağustos 2015 Cuma

SIDIKA

         

       Gir içeri kır dizini dön önüne kız Sıdıkağğğ..
Üzgün olduğumda, canım bir şeye sıkıldığında Sıdıka'dan bir sayfa açarım ve sanki en yakın arkadaşımmış gibi beni nasıl güldüreceğini bilir. Sıdıka'dan bir bölüm okumak demek benim moralimin yerine gelmesi demek. Neyse fazla da abartmayalım aslında böyle olmasını isterdim ama moralim bozuk olduğu zaman içimden yemek yemek dışında hiçbir şey yapmak gelmez, dürüst olalım. Tek bir satır bile okuyamam ayrıca benim arkadaşım da yok nereden bileceğim arkadaşlar birbirini nasıl güldürür? Ki bu çok ayrı bir konu nereden geldik buraya?


           Şimdi hatırladım da 9. sınıftayken fizik sınavımın sonucunun açıklanacağı ders okumuştum Sıdıka'yı. Aldığım puanı öğrendiğimde yüzümdeki aptal gülümsemeyi saklamaya çalışmıştım şimdi aklıma geldi. Sıdıka bana gülmeyi öğretmişti. Onun yaşadıklarının yanında benim önemsiz bir notum nasıl üzücü olabilirdi ki. O küçük bir eve şenlikli bir ruh sığdırabiliyorsa ben nefret ettiğim liseye neler sığdıramazdım? Kitabı ilk okuyuşumda işte dedim Sıdıka gibi insanlar yaşamalı dünyada biz kalabalık yapıyoruz sadece. Bu arada aldığım notu merak ediyorsanız hemen söyleyeyim sevimli bir 30. Hey gibi günler hey! Biz eski 30 alanlardan kaç kişi kaldı dünyada.


            Sıdıka'nın zihni her zaman bir düğün yeri gibi. Her renge, her düşünceye, her şekle uygun bir şeyler var. Kendisine gelen görücüleri modern dansla tanıştırıyor mesela, babasının rakı şişesini saran gazeteleri okuyarak bir dünya görüşü oluşuyor, görücülerinden en çok şarap tadımcısı olanı beğeniyor, 40 yıllık minibüs şoförüne sürüş dersi veriyor, o bir araştırmacı ev kızı, annesi iyi bir kek yapmanın sırrını çözmesini beklerken evrenin sırlarını anlamaya çalışıyor Sıdıka,  kendi deyişiyle okusa Madam Küri olup Sıdıkanyum elementini bulacak kız ama...
            Kitaptaki diğer karakterler de Sıdıka kadar dikkate değer. Samim Saka, erkek olmasından mütevellit ailede saygı duyulan birisi erkeksi şeyler dışında pek bir şeye de ilgisi yok esasen.


Zekeriya Saka, içmese özünde iyi insan aslında ya neyse. Safiye Saka, kızının her yaptığı şeyi babasına söylemese o da sevilesi ama kızının dövülerek düzeleceğini(!) sanıyor ne yapsın.


Ve Kenar ahh çekseydi altına bir Tempra Sıdıka dahil tüm kızlar kul köle olacaktı ya kendisine fakat delikanlılığından başka bir şeyi yoğ idi. Benim favori karakterimdir kendisi. Aslında buradan konuyu hala ne kadar çok Sıdıka olduğuna, kızının dövülerek yola geleceğine inanan ne çok Safiye olduğuna getirmek isterim fakat şimdilik güldüren haliyle kalsın Sıdıka bırakalım düşündürmesin.
            Sıdıka benim en sevdiğim, sevdiğim kadar kıskandığım bir karakter. Ne! Siz daha okumadınız mı? Ha unutmadan ben bu kitapta olsaydım babası Sıdıka'ya zorla tavla oynatırken balkondan "yanlışlıkla" düşen taş olurdum.
            
            
         

2 yorum:

  1. aaaa bende bu aralar onu izliyorum şuan 5,ci bölümdeyim=))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aa gerçekten mi? bu yorum yeniden izleme isteğimi uyandırdı :D

      Sil