27 Ağustos 2018 Pazartesi

Mansfield Park

Mansfield Park Türkçeye Umut Parkı olarak çevrilmiş. Neden bu adı uygun gördüler acaba? Umut derken ne kastediliyor? Fanny'nin Edmund'a olan umudu mu yoksa Edmund'ın Mary'ye olan umudu mu? Şimdi düşününce aslında kitapta pek çok "umut" var. Fanny'nin Edmund'ın Mary'nin gerçek yüzünü anlayacağına dair umudu, Edmund'un Mary'nin özündeki iyi insanı ortaya çıkartacağına dair umudu, Henry'nin Fanny'ye dair umudu, Sir Thomas'ın Fanny'nin parlak geleceğine dair umudu, Price'ların Bertram'lara yönelik umudu... Umutlar bir tek bu kitapta mı var sanki derseniz beni hemen ikna edersiniz. Yine de bu kitaba Umut Parkı adının verilmesine başka bir açıklama bulamıyorum. Sizin bir açıklamanız varsa beni aydınlatın her mihnet kabulüm yeter ki mantık eksilmesin penceremden.


Konuyu hızlıca özet geçiyorum. (Yazı spoiler içerebilir sonra bana içerlemeyin) Price'lar sosyoekonomik bakımdan düşük seviyede ve çok çocuklu bir ailedirler. Fanny'nin teyzesi ise zengin bir beyefendiyle evlidir. Bu aileden Price'ların bir çocuğunun bakımını üstlenmesi istenir. Fanny ailesinin yanından alınır ve Mansfield parka gönderilir. Orada ona kötü davranılmaz fakat kuzenleriyle de eşit bir konumda değildir. Fanny'nin kuzeni Edmund Bertram Fanny'ye bi ağabey gibi davranır ve aralarında kuvvetli bir bağ oluşur. Ve yıllar geçtikçe yeni komşular, yeni arkadaşlıklar, evin çocuklarının evlilik çağına gelmesi vs derken olaylar gelişir. 

Austenzede ile aa o ordan mı geliyormuş kuşağında bugün: Kitaptaki Fanny'nin ikinci teyzesinin ismi olan Bayan Norris J. K. Rowling tarafından Harry Potter kitabında Mr Filch'in kedisine verilmiştir. Karakterin huysuz olması sebebiyle J.K. Rowling'in bu adı uygun gördüğü söyleniyor. Düşününce gerçekten de uygun bir isim hatta direkt Mr Filch'e bile verilebilirdi. İki karakter de "haddini bilmeyen" insanlardan hoşlanmıyor ve gençler bir hata yaptığında en ağır şekilde cezalandırılmaları gerektiğini düşünüyor. Mr Filch'de bu kulaklardan duvara çivilenmek olarak kendini gösterirken Bayan Norris'de ise yaz kış soğuk odada oturmak olarak vücut buluyor. Austenzede ile aa o ordan mı geliyormuş kuşağını dinlediniz.

Kendini bir yere ait hissetmek benim hayatta en çok zorlandığım şeylerden biri. Mesela liseye ait hissetmem tam 4 yıl sürmüştü gerçi lise o zamana kadar bitmişti aman neyse canım. Fanny acaba kendini bir yere ait hissedebiliyor muydu merak ediyorum? Ailesini sonradan görmeye gittiğinde ona hiç tepki göstermedikleri kısımda kitabın içine girip hepsini teker teker sarsmak istedim ama tabii sonradan kendimi toparlayıp olgun bir insan olduğumu kulağıma fısıldadım ve satırları okumaya devam ettim yoğ kitabı kapatıp koltuğa fırlatmadım.

Jane Austen'in -Anne Eliot hariç- karakterlerinin kararlarından bu kadar emin olabilmeleri beni mest ediyor. Jane Austen'in de bir evlilik teklifini önce kabul edip ertesi gün reddettiği biliniyor. Acaba karakterlerine bu sebeple mi kesin kararlar verdirtiyor ve bu kararlar olumlu sonuçlanıyor beni düşündürüyor. (Olumlu sonuçlanmak diye kestirip attığım şey de Bay Darcy ile evlenmek :D) Lizzy'nin yerinden olsam Collins'in teklifini reddedebilir miydim bilmiyorum. Sonuçta tüm aile kurtulacaktı bu evlilikle. Fanny'ye hiç değinmiyorum ben bile bir ara Henry'ye karşı yelkenleri suya indiriyordum vallahi, Fanny dirayetli çıktı. Ben aman eniştemi sevindireceğim kuzenlerim gibi olmayacağım diye ucuz kahramanlık falan yapmaya kalkar sonrada el elde baş başta kalakalırdım! Gerçi Henry kendini bile kandırdı beni mi kandıramayacak ya neyse.

Gelelim Mary'ye. Kitaptaki Mary'nin Bertram kardeşlerden hangisine aşık olacağına karar vermeye çalıştığı kısma çok güldüm. Ve duygularımız üzerinde ne kadar hakimiyetimiz var merak ettim. Jane Austen'in bir sözü geldi akabinde aklıma "Zaten birini sevmemeye karar verdiysek her zaman geçerli bir sebep buluruz." yani tam olarak böyle değilse de bunun gibi bir şeydi. Mary'nin ilk görüşte tüm mirasın kalacağı büyük çocuğa abayı yakması zaten Tom'un erdemli kişilik özelliklerinden değil de ne!

Kitapta tam Fanny ile Edmund'ın konuştuğu ve Fanny'nin duygularını dizginlemeye çalıştığı bir sohbet esnasında dışarıdan geçen bir arabanın teybinde son ses "Aşkını bir sır gibi senelerdir saklarım." çalıyordu ve saat 01.05 idi. Bu aralar böyle küçük rastlantılar yaşıyorum ve bu çok hoşuma gidiyor ya da deliriyorum ama siz bana aldırmayın. 

Ben böyle daldan dala atlıyorum ama umarım sıkılmadınız. Sesim mi yankılanıyor yoksa yazının bu kısmına kısmına kadar kimse dayanamadı mı? Tamam sizi bıraktım ben devam ediyorum birinin kahraman olması gerek dostlarım!

Kitapta okuyunca beni güldüren cümlelerden birini de şuraya eklemeyi boynuma bir borç bilirim. Bayan Norris diyor ki (Böyle yazınca da sanki sünnet davetiyesi okuyormuşum gibi geldi Oğlumuz Eymen Berat Efe diyor kijashjds ay kendi kendime iyi güldüm içimden.) "Genç bir insanın bütün gün kanepelerde yatıp durması ayıptır, çok ayıp!" Ben bu satırları okurken Allahtan yatağımda oturuyordum aranızda bu yazıyı kanepede oturarak okuyan varsa hemen kalksın ve bu ayıptan kendini korusun rica ederim. 

Bu arada ben bu kitapta olsaydım Fanny'ye çalışma ve dinlenme yeri olarak verilen odadaki şömine olurdum Bayan Norris'in yanmasına izin vermediği.
Altını çizdiğim satırları da ekleyip yazıya son vereceğim. 

"Evlilik bir düzen dolap meselesi." (İnstagram'daki son derece becerikli yeni gelinlerin tek bir toz zerresinin bile misafir olmasına izin vermeyecekleri düzenli mutfak dolapları geldi de aklıma Jane Austen'e hak verdim. İnceyi kaptınız mı?)

"Kenardan bakıp da pireyi deve yapan seyirciler aslında evlenenlerden daha çok yanılırlar." (Bu beni üzer)

"Bencilliği ne yapıp yapıp bağışlamak gerekir, çünkü tedavisi yoktur." (Genelde ben o kişileri beynimde sarsma yöntemini daha çok kullanıyorum ama bu da denenebilir.)

"Ne var ki bütün acı ilaçlar gibi bu da bir an kötü bir tat bırakacak ağızda, sonra yutulacak ve unutulacak." (KPSS puanımdan bahsediyor.)

Not: Kitabın 1999 ve 2007 yapımı iki filmi var ben 1999 yapımını daha çok sevdim arz ederim.


         

(1999)

   

(2007)
                        
                                

2 yorum:

  1. Yazını sonuna kadar okudum. Daldan dala atlasan da keyifli oluyor seni okumak :-)

    Yalnız paragraflar arasında bir satır boşluk bıraksan okumak daha kolay olacak. Zaten yazı karakterin küçük, boşluk da olmayınca miyop gözlerim acıdı :-)

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ediyorum :) ve eleştirileri dikkate alacağım yazıyı tekrar okudum da sağlam gözü bile zorluyor :D

    YanıtlaSil